Bölüm 1

130 8 2
                                    

"Sebepsizce yaşamak... Belki de sebepsizdi yaşamak. İnsan bir amaç için yaşar. Kalpte bir amaç yoksa eğer ölmek için yaşamaya başlar insan. Ama umut... Ölmeyi değiştiremez ama sebepsiz kelimesinin yerini doldurabilir. Zaten hayatta ne neyin yerini almıyor ki. Sevgili , ailenin; korku, umudun; ölüm, yaşamın; hayaletler, insanların... Ve belki bir gün siyah, mavinin. "
Sayıfa bitince kitabın arasına annemin kendi eliyle yaptığı yanında küçük mor kurdelenin olduğu kitap aralığını koydum ve kitabı baş ucumdaki masaya bırakıp odadan çıktım. Merdivenlerden parmak uçlarımda hızlı hızlı indim. Kapının yanındaki ayakkabılarımı almaya eğildiğim sırada annem seslendi "yine mi kahvaltı yapmadan gidiyorsun Deniz?" bana bakan tatlı yüzüne sıkı bi öpücük kondurup kapıdan çıktım. Bu aralar kilo aldığım için yememe dikkat etmem gerekiyordu. Yavaş yavaş yürümeye başladım. Bugün ayrı bi neşem vardı. Bugün etrafımı daha dikkatli inceleyecektim. Eğerki birgün kör olursam herşeyi bilecektim. Sıra sıra sağ soldaki evleri incelerken biri bana çarpıp geçti. Çok güçlüydü. Kendi belli etmek istercesine çarpmış gibiydi. Bu dengesizin kim olduğuna bakmak için kafamı çevirdiğimde onun da bana baktığını gördüm. Yamuk bi sırıtışı vardı. Saçları rampa gibiydi. Deri bir ceket giyiyordu ve acayip sexiydi. Hiçbir şey olmamış gibi bir an bile duraksamadan yoluna devam etti. Amacı neydi bu sexi dengesizin. Sinirim bozulmuştu. Çarpmasından daha çok özür dilememesine. Hem belki özür dilerken tanışabilirdik de. Ben çekici değil miyim ki hem. Tamam belki biraz kısa olabilirim. Yada bu aralar biraz kilo da almış olabilirim. Ama bi özrü kesinlikle hak ettiğimi biliyordum. Okula gidene kadar bunu düşündüm. Bir de kokusunu. Vanilya kokuyordu. Okula gittiğimde ilk iki ders tarihti. Ders boyunca bir şeyler karaladım. Saçma sapan resimler çizdim. Tarih defterim baştan sona resim dolmuştu. Üçüncü dersin ortasında müdür kapıyı çaldı. Yanında bir erkekle sınıfa girdi. "Bu yeni sınıf arkadaşınız Ateş. Artık sizinle okuyacak. " Ne? Bizimle mi okucak? 2.dönemin ortasındayız. Ayrıca seneye üniversiteye gidicez. 1-2 ay daha bekleyemedi mi bu çocuk. Kesin zengindir. Başka türlü böyle bir şeye izin vermezlerdi çünkü. Ayakta duran çocuğa baktım. Saçları çok kısaydı. Diş teli takıyordu ve yuvarlak siyah gözlükleri vardı. Baya zayıftı. Giydiği tuhaf pantolanla bide askılık takıyordu. Elinde de birkaç kitap tutuyordu. Resmen inek tipi vardı. Ama inek olsa neden benim liseme gelsin ki. Böyleleri daha kötüdür. Boş yere tipi bozukmuş demekki. Hoca boş bir yere oturmasını söylediğinde sınıfa salakça bir bakış attı ve benim sol tarafımdaki boş sıraya oturdu.
- Evet arkadaşlar. Lise hayatınızın son değerlendirme notunu vericem. Ama iki kişi olarak yapılacak bu seferki ödevleriniz. Herkes sıra arkadaşıyla beraber panoya astığım konulardan birini seçsin.
Elimi kaldırdım. Hoca eliyle bana söz verdi.
-Benim sıra arkadaşım yok. Ben yanlız mı yapıcam.
-Sanırsam yeni gelen arkadaşınızın da yok. Onunla eş olabilirsiniz.
-Ben tek yapsam?
Yeni gelen çocuk bana kendini acındırır gibi baktı. Offf neden ben? Bir tane de dışımdan büyük bir of çekerek tamam dedim. Teneffüste listedeki ödevlere baktım. Çoğunun başına isim yazılmıştı. Kalanlardan en iyi seçenek "efsanevi yaratıklar" dı. Sayısalcı biri olarak bu tür şeyler bana gerçekten çok uzaktı. Yeni çocuğa sormamıstım ne istediğini. Ama zaten benimle çalışmak bile onun için yeterli olmalıydı. Okul sonu çantamı toplarken yeni çocuk yanıma geldi.
- N ne seçtin?
Kekeme miydi bu çocuk?
- Efsanevi yaratıklar. Ne zaman yapabiliriz? Bende yapsak daha iyi olur. Ne zaman gelebilirsin?
- Y yarın cumartesi. Ss size y yarın geliyim mi?
-Tamam.
Bi kağıda onunla konuşurken telefon numaramı yazdım. İki parmağımla ona uzattım.
-Yarın bu numarayı ara. Ben seni okuldan alırım.
-T tamam.
Arkamdan gülümseyerek el sallıyordu. Mutlu olmuştu sanırım. Niye ki?
Okuldan eve giderken annem aradı. Bugün akşam avukat konferansı varmış. Geç geliceni söyledi. Ben onunla konuşurken yine birisi omuzuma sertçe çarptı. Telefon elimden düşerken bi elin onu yere 10 cm uzaklıkta tuttuğunu gördüm. Kafamı çevirdiğimde bu sabahki dengesizdi. Telefonu bana uzatıyordu. Ona kızsam mı yoksa teşekkür mü etsem bilemedim. Ama sırf yakışıklı olduğu için bu sefer kızmamaya karar verdim. Hala vanilya kokuyordu. Bana 5 yada 10 cm kadar uzaktı. Tatlı bir sesle ağzını oynattı. Dudaklarının hareketi özür dilediğini işaret ediyordu. Yüzüne çok dikkatli baktığımı fark edince bi adım geri çekildim.
-Tamam önemli değil. Bidaha olmasın yeter.
Heycanımdan dolayı yere bakarak konuşuyordum. Gözlerimin ucuyla yüzüne bakarken gülümsediğini gördüm. Dişleri pek beyaz sayılmazdı. Bu sefer yamuk gülümsemiyirdu ama tuhaftır ki daha da sexi görünüyordu. İçimden bir şey ondan uzaklaşmamı söylediğinde sağa döndüm ve hızlıca yürümeye başladım. Daha birkaç adım atmamıştım ki bir şey kolumdan tutup geri çevirdi beni.

Ateş'e DoğruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin