Bölüm 3

66 8 1
                                    

İnek çocuk beni arayıp onu almamı söyledi. Ama gizli numaradan aramıştı. Sanki numarasını versin diye bitiyordum bende. Okula gidip onu aldım. Eve gelene kadar yürüdük. Bari arabası olsaydı. Kapının kilidini açarken konuşmaya başladım.
-Adın neydi senin?
-Ateş.
Bugünlerde ateşleri çekiyorum herhalde.
-Annem evde. İstediğin bir şey olursa çekinme lütfen.
Ahh şu kibarlık yok mu? Aslında içimden geçen şey"bir şey istersen yada canın isterse lütfen çekin ve bana söyleme. "
Odama girdiğimizde sehbanın üstünde iki bardak gazoz ve atıştırmalık bir şeyler vardı. Sanırım annem bizi rahatsız etmek istemedi. Konu ders olunca hep düşüncelidir annem.
-Sen bilgisayarı aç ve araştırmaya başla. Bende birkaç kağıt yada karton filan çıkarıyım.
İnek Ateş masaya oturdu ve bilgisayarın dümesine bastı. Bilgisayarın açılmasını beklerken biraz sağa döndü. Ben kağıtları ararken beni izlediğini fark ettim. Ona hafifçe gülümsedigimde dalmış gözlerle:
-Çok güzelsin biliyorsun dimi.
Önce biraz gözlerim açıldı. Sonra boğazımı temizleyip başımı önüme eydim.
-Mmm şey eee baktın mı ödeve.
İnek Ateş hemen önüne döndü. Söylediği şey yeni kafasına dank etmiş gibiydi. -Bakıyorum.
-Kağıtları buldum.
-Bende ödevi. Burada vampirler, kurt adamlar ve hayaletler var. İnanır mısın?
-Bunlara mı? Hayır, pek sayılmaz.
-Ben hayaletlere inanırım.
-Gercek olsaydı bunca yıl bulunurdu. Ama hiçbir şey yok.
-Herkes bilseydi efsanevi olmazdı ama değil mi?
-Bilmem. Yinede saçma geliyor.
-İstersen sana kanıtlarım.
-Bilmem. Olabilir.
Hayaletlere kim inanır ki? Fazla çocukça. Ama bırakıyım da kanıtlasın. Hem o da anlar gerçek olmadığını.
Ödevimizi tamamladığımızda hayaletlere inanma seansını şimdi yapmayı isteyip istemediğimi sordu.
-Yapalım şu işi.
Şakacı görünmeye çalışıyordum.
-Bana beşe kadar bir sayı söyle.
-2
-O zaman bu yapıcamız şeyde yanına gelecek olan hayalet bir ay senin yanında kalacak. Bir ay sonunda teşekkür olarak sana bir şey sunacak. Ama yanında kaldığı zaman boyunca varlığını çok fazla hissetmeyeceksin. Endişelenme.

Endişelenen kim ki. Ellerini uzattı. Ellerimi ellerinin üzerine koydum. Gözlerini kapattı ve anlayamadığım bi şeyler fısıldamaya başladı. Sözcükleri git gide hızlanıyordu. Ve sonunda geri atıldı. Yerdeki gözlüğünü alırken itiraf etmeliyim ki gerçekten de çok itici ve gülünç duruyordu. Ama gülmedim.
-Bir şeyler yanlış gidiyor. Böyle olmaması lazımdı.
-Sorun ne?
-Bak tek bir hayaletin gelmesi gerekiyordu. Ama iki kişi geldiler
-Eee. Sorun bunun neresinde?
-İki hayalet birbirlerini kovmak isteyecekler.
Hayaletlere inanmadığımdan benim için bir sorun teşkil etmiyordu.
-Benim için sorun yok. Hava da geç olmuş. Birazdan babam gelir. Sanırım gitsen iyi olacak.
-Peki
Kapıya kadar yolcu ettim onu. Neden kafamı böyle saçma sapan işlerle meşgul etti ki.
Her neyse odama tekrar girdiğimde yatağımda bir kız oturuyordu. Gözleriyle hic çekinmeden odamı incelerken "güzel bir odan var " dedi.
-Sen kimsin?
Odama girebildigine göre bana da zarar verebileceğini düşünerek sert davranmamaya çalışıyordum.
-Ben biraz önce çağırdığınız kişiyim.
-Yani sen...
-Evet hayaletim
Bunu söylerken oldukça samimi ve sıcak kanlıydı. Zararlı görünmüyordu.
-Şaka mı bu.
-Hayır. Sadece başka bir hayalet çağırdığında ben gelirim. Buda pek olmadığı için çok nadir görünüyorum.

İnanmiyordum. Aptalca çünkü.
-Öyle mi? Kanıtla o zaman.
-Peki, sana seninde bilmediğin bir şey söylicem. Ateşten uzak dur.
-Hangisinden?
Ortadan kayboldu. Durup dururken. Nasıl bir anda kaybolabilir. Bu çok saçma ve mantıksız. Yatağa uzandım ve tavana bakarak düşünmeye başladım. Yan tarafımda bir şeyin hareket ettiğini görür gibi oldum. O yöne baktığımda İnek Ateş'in olduğunu anladım. Aniden yatakta oturur pozisyon aldım.
-Ne işin var burada. Sen gitmemiş miydin?
-Gittim.
-O zaman nasıl girdin. Ama asıl soru neden izinsiz odama girdin?
-Beni sen çağırdın.
-Ne çağırması ya?
Sinirim bozulmaya başlıyordu. İstemeden hafif kaşlarım çatık ve hızlı konuşuyordum. O ise oldukça sakin ve görünüşününden farklı olarak cool davranıyordu.
-Aslında sadece benim gelmem gerekiyordu ama diğer hayalet de geldi. Ama çok sorun olacağını sanmam.
Etraf bir anda bulanıklaştı. İnek Ateş miydi karşımdaki yoksa Dengesiz Ateş mi ayırt edemiyordum. Ama dengesiz Ateş burada değildiki. Nasıl? Gözlerimi görüşüm düzelsin diye hızlı hızlı kırparken dengesiz Ateş'in sesini duydum.
-Sanırım rüya olduğu için gerçek halimi görüyorsun.
Ne rüya mı? Acaba o yüzden mi ikisini ayırt edemiyordum. Elimi başıma götürdüğüm sırada karşıdaki Ateş'in bana doğru geldiğini gördüm. Yanağımı iki parmağıyla hafifçe okşayarak birşeyler mırıldanmaya başladı. Tek anladığım şey "bir gün seni bir tercih yapmak zorunda bırakacağım için özür dilerim sevgilim "

Gözlerimi açtığımda yatağımda yatıyordum. Sanırım gerçekten rüyaymış. Kimilerine göre rüya bir işrettir ama ben rüyanın sadece insanın bilinçaltında olanlar olduğuna inanırım. Herhalde o kız da rüyaydı. Sanırım bu aralar pek iyi değilim.

Ateş'e DoğruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin