Hemen sınıfa doğru yürüdüm ama ilk ders zaten kaçmıştı. Bu yüzden ikinci ders gireceğim sınıfın kapısında beklemek en akıllıca seçenekti. Henüz beklemeye başlayalı 5 dakika olmuştu ki İnek Ateş yamuk gülümsemesiyle yanıma geldi. Normal bir motorcuya bu gülüş yakışabilirdi belki ama Ateş için aynı şeylerin geçerli olacağından hiç ümidim yoktu.
"Okulun kapanmasına nerdeyse bir hafta kaldı. Neden bu kadar acele ettin okula gelmek için? İnek filan mısın yoksa sen? " O gülmeye devam ettikçe bende sinirlenmeye başlıyordum. Aslında neden acele ettiğimi bende bilmiyordum. Sonuçta ben dönem ortasında bile canım istemediğinde okula gitmem.
"Ne alakası var? O yüzden değil. Açıklardım ama özel." Sadece o yamuk sırıtamaz dimi. Bende ona sinir edici bir gülüş gönderdim. Bana cevap vermek için ağzını açmıştı ki farklı bi ses duyuldu Ateş'in arkasından.
"Neymiş o özel olan?" Dengesiz Ateş. Dengesiz Ateş'de yamuk gülümsüyordu ama bu İnek Ateş'in aksine rahatsız edici değildi. Gülmek ona yakışıyordu.
"Selam" Dengesiz Ateş'in gözlerine bakarken İnek Ateş arkasını döndü, Denfesiz Ateş'e omuz atarak gitti.
"Dersin ne?"
"Almanca. "
"Ne kadar güzel. Tüm ders huzurlu olacak yani. Benim de Almanca." Söyleyecek birşey bulamadım. Gülümsemekle yetindim. Ama daha önce Dengesiz Ateş'in benimle ilgilendiğini fark etmemiştim.Hiçbir zaman son haftalar neden ders işlendiğini anlayamadım. Sıkıcı dersten kurtulmak için düşüncelerimi İnek Ateş'e yönlendirdim. Benimle ilgileniyor olabilir mi ki? Ama o zaman neden tipi olmadığımı söyledi ki? Peki ya Dengesiz Ateş... O da ilgileniyor gibiydi. Ama sevgi hissi vermiyordu. Daha çok karanlık hissettiriyordu.
Almanca öğretmenimiz Bayan Jenwes'in sesiyle kendime geldim. Hiçbir zaman birine bağırdığını görmemiştim bu öğretmenin. Ciddi bir yapısı vardı ama tatlı bir hocaydı. " Peki ya sen Deniz?" Yüzüne boş ve anlamsız baktığımı fark etmiş olacak ki sorusunu düzeltti. " Kaç dil biliyorsun?
"Mmm 4. Türkçe, İngilizce, Almanca ve Fransızca."
"Hepsini tam olarak biliyor musun peki?"
"Hayır."
"Pekâlâ. Bu dört dil dışında iyi kötü başka bir dil bileniniz var mı?"Arkadan birkaç parmak kalktı. Bayan Jenwes eliyle sıra sıra hepsini kaldırdı.
Kenan: "Rusça." Tanrım. Onun annesi Rus tabiki bilecek.
Savaş: "İşaret dili de sayılır mı?" Sınıfın çoğunluğu da Savaşla beraber güldü.
Bayan Jenwes "Tabiki sayılır Savaş"
Mercan: "Yunanca."
Lee Jin: "Korece" Onun yüzüne bakan herkes Korece bildiğini anlayabilir zaten.
Sınıfa göz gezdiriyordum ki Dengesiz Ateş'in bana baktığını gördüm. Gözünü kırparak selam verdi. Bende gülümseyerek geri iade ettim. Bana bakışları kendine çağırır gibiydi. Fakat hislerim bu teklifi reddediyordu. Kafamı kitabıma çevirdiğim sırada birşey fark ettim. Mercan eğer Yunanca biliyorsa benim şişemin üzerindeki yazıyı çevirebilirdi.Okul çıkış zamanında Mercan'ın dolabının yanına gidip beklemeye başladım. Eşyalarını koymak için buraya geleceğini biliyordum çünkü. Ve yanılmadım da. Mercan dolabına doğru geliyordu. Dolabının kapağını açarken ona doğru çevirdiğim gözlerime döndü.
"Bi sorun mu var?"
"Hayır. Sadece benim için bir şeyi çevirmeni istiyorum. Yunanca bir şeyi."
"Neden internetten çevirmiyorsun?"
"Denedim ama hata verdi."
"Karşılığında ne vereceksin?" Fırsatçı!
"Bir hafta ödevlerini ben yapabilirim."
"Senin notların benden düşük. Önce kendi ödevlerini yap. Başka?"
"Ne istersin?"
"Benimle bi gün geçirebilirsin mesela."
"Peki ya çevireceğin şey buna değmeyecek birşeyse?"
"Beni ilgilendirmez."
"Pekala. Ama elime dâhi dokunmayacaksın."
"Sen bana dokunmazsan dokunmam."
"Seninle neden hiç konuşmadığımızı şimdi hatırladım."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş'e Doğru
Acciónİnsan kaderini kendisi yazar. Peki ya insan değilseniz. O zaman kaderin elindesinizdir. Ya kader sizden kötü olamnızı istiyorsa. Bir çıkış yolu olmalı.Ama nerede? Arkadaşlar beğeni istemiyorum sizden ama hatalarımı düzeltmem için yorum yapmanızı ric...