‼️⚠️2.GÜN⚠️‼️(Kafesteki Beyaz Kuş)

666 16 5
                                    


Herkes kilitli kafesteki beyaz kuşun hikayesini bilir. Kafesten kurtulmayı düşler ve özgürce uçan  diğer  kuşları gördüğünde çaresizce ötmeye başlar.
Sesini biri duyarsa kurtulacağını umarak sesi kısılana kadar çabalar.

Dört duvar arasında sıkışmış kızın beyaz bir kuşla benzerlik göstermesi normaldi.
Bugün o da beyaz kuşlardan biri gibi sesinin fark edilmesi için çabalamıştı.
Hadi her şeyi kuş diğer özgür kuşlara kendini, kafesinde   fark edilmek için çaresizce  çırpındığı anın öncesinden anlatmaya başlayalım.

***********************************

Kuş cıvıltıları duyulmaya başlanmış gün ağarmaya yüz tutmuştu.
Bunca zamandır hareket edemeden yerde acı içinde sızlanmış ve yanık izleri sayesinde tek bir an bile uyuyamamıştı.
Başını hafifçe kaldırıp pencereden sızan küçük ışık zerresine baktı. Bugün kilit altında tutulduğu ikinci gündü.
Rüya artık bunun basit bir cezalandırma olmadığının farkındaydı. Kendi öz çocuğunun vücudunu zavkle kanlar içinde bırakmak bir annenin yapabileceği bir şey değildi. Kendi evinde kendi ailesi tarafından kaçırılmış ve işkence görmüştü. Bu basite alınamazdı.
Gece boyunca ne kadar ağladığını kendisi de hatırlamıyordu ama asıl sebebi yaraların verdiği acı mı yoksa yaşadığı bu iğrenç hayatın ruhuna yansıması mıydı bilinmez.

Vücudunu hareket ettirmesi zordu çünkü her yeri küçük yanık ve jilet yaralarıyla kaplıydı. Yine de eğer zorlarsa hareket etmesi mümkündü.
Elleri ve ağzı hala bağlıydı ama gece boyunca ağladığından olsa gerek ağzındaki bez parçası ıslanmıştı.

Annesi bu sefer de ona yemek vermeye niyetli değildi belli ki. Kapıyı açmayı bırak bir bardak su bile vermemişti iki gündür.

Genç kız kıpırdamakta zorlandığından yatağına çıkıp uzanmaya karar verdi. Şu anda kurtulmak  için yalvaracak kadar bile takati yoktu.
İhtiyacı olan acısının hafiflemesiydi ve bu da ancak zamanla olabilirdi.
Vücudunu doğrultmak için büyük bir cesarete ihtiyacı vardı. Bacağını hareket ettirmeyi denediğinde acıyla sarsıldı.
Yaraların olmadığı tek yer avuç içleriydi. Ellerini yatağın kenarına koyarak destek aldı ama yatağa uzanması hala bir hayli zordu.
Her hareketinde kasılan yaraların verdiği ağrıya dayanarak zar zor yatağa kendini atabildi.
Bir süre tavana bakarak hayal kurmaya çalıştı ama beceremedi.
Zihni bulunduğu duruma kilitlenmişti ve başka bir şey düşünmesi mümkün değildi.

Kilitli kalalı yirmi dört saatten fazla olmuştu. Odada ne saat ne televizyon ne de başka bir şey olmasına rağmen kız bunca saattir hayaletlerin top oynadığı bu odada hiç sıkılmamıştı.
Bazen titreme tutuyordu vücudunu.
Geri kalan zamanlarda ise ya ağlıyor ya da boş boş izliyordu duvarları.

Derken birden zil sesi duyuldu. Kapı çalıyordu.Rüya umutla irkildi. Gelen de kimdi?
Her kim olursa olsun onu fark ederse burdan kurtulmasına yardımcı olabilirdi.
Kapının açılma sesini duyunca genç kız, her yeri ağrımasına rağmen güçlükle doğruldu uzandığı yerden.
Sonra tüm sessizliğin içinden dinlemeye karar verdi kimin kapıyı çaldığını anlayabilmek için.

"Merhaba Nermin teyze. Annem bu sarmaları size gönderdi."

Rüya bu sesi tanıyordu. Bu Sena idi.
Karşı binada oturan Kevser teyzenin 11 yaşındaki kızıydı.

"Merhaba yavrum. Keşke annen zahmet etmeseydi ne gerek vardı."

"Olur mu öyle şey hiç. Afiyet olsun."

"Ben sarmaları koyup tabağı geri getireyim iki dakika burda bekle kızım."

İşte fırsat ayağına gelmişti. Kurtulmak için bir ışık olabilir miydi? Kapıya ulaşıp sesini duyurabilirse kafesinden kurtulacaktı. Kafesinin anahtarı şu an bu küçük kız çocuğunun elindeydi. Tek yapması gereken kendisini fark ettirmekti.
Ne kadar ağrı çektiği aklına bile gelmeden ayağa fırlamıştı.
Tek ayağını yere aniden basar basmaz ayağının altındaki yara, duruşunu düzeltmesini engelledi. Yere kapaklanmış ve büyük bir gümbürtü kopmuştu.
Yarayı tamamen unutmuştu. Fakat amacı bu olmasa da düşerek çıkardığı ses ile kapıda bekleyen Sena 'nın dikkatini çekmeyi başarmıştı.

ÇÜRÜYEN ZİHNİM (+18) TAMAMLANDI! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin