(BU BÖLÜM +18 İÇERİKLİDİR VE T*CAVÜZ İÇERİR. GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURUNUZ.)
************************************Bazı anlar unutulmazdır. Unutmamak için hep bir sebep vardır.
Ya o sebep bizi pençeleriyle yaralamıştır ya da yokluğuyla cezalandırmıştır.
Ve en unutulmaz hatıraların çoğu kötü anılardan oluşur.
İyi olanı çabuk sindirir insan. Sindiremediklarini de tutuklar zihninin içinde.
Ona bir suçlu muamelesi yapar zihniyle. Burdaki asıl suçlu kimdir sizce?
Unutulmaz anları unutulmaz yapan hangi düşünce?
Ya da bir insanın o hatırayı unutmaması için ne kadar acı çekmesi gerekir?
Ölmek isteyecek kadar? Öldürecek kadar? Yaşama tutunacak kadar?
Belki de sadece susacak kadar?Hareketsiz kalıp ümidini yitirecek kadar...
Çünkü yaşamak için tek gereken umuttur. Umudun yeşermediği bir zihin ölüden farksızdır.
Ama bizim dünyamızda ölü bedenler de konuşurlar.
Onlar susarak anlatırlar. Yardım isterler sessizliğin kollarındayken. Çığlıklar zihinlerinde patlarken...
Susarak gürültü yaparlar.Acı hatıralar bir kere yaşandığında bu etkiyi yaparken bir genç kız aynı ânı her gece tekrar tekrar yaşıyordu.
Babasının kapısını açış sesi kulağında çınlıyordu.
Geceleri uyuyamıyor, sürekli kusuyordu.
Adım sesleri yaklaştığında yatağında yorganına sarılmış titreyen vücudu kızın kendisini iğrendiriyordu.
Her bir adım sesi odadaki ölüm sessizliğini daha korkutucu hale getiriyordu.
Kapı açılırken çıkan ses ile kız bir kez daha irkildi. Tıpkı diğer günlerde olduğu gibiydi.
Sıcacık yorganın altında genç kız yine üşüyordu. Titremesi ondan mıydı?
Bir kez daha uyuyor numarası yapmak mantıksız mı olurdu?
Nasılsa uyuyup uyumadığı fark etmiyordu.
Bunu denemişti. Ama o uyurken bile bu kıza el sürecek kadar kirli bir adamdı.
Ölü numarası yapıp kaçmış olsaydı her şey biterdi belki de. Keşke o zamanlar geçseymiş harekete.
Çünkü bilmiyormuş daha beterinin onu beklediğini gelecekte.Genç kızın üstündeki yorganın açılmasıyla gözyaşları bir kez daha fırsat buldu dışarıya kaçmak için.
Gözyaşları kurtulmuşken esaretten genç kız bir adım daha yaklaşıyordu esaretin kollarına doğru.
En büyük esareti kendi zihninde yaşıyordu.
Ama en çok acıtan bunu yapanın "babam" dediği insan olmasıydı.Buğulu gözleri adama bakarken bir insan değil acımasız aç bir hayvan görüyordu.
Kırmızı görmüş ve kırmızıya aç olan bir boğaya benziyordu.
Bu boğa ona yavaşça yaklaştı.
Direnmeye çalışan kollar nafileydi. İncecik bilekler bu boğayı durdurmaya yetecek kadar güçlü değildi.
İğrenç nefesini kızın üstüne soluyan boğa çoktan pantolonunu çıkarmıştı.
Genç kız hüngür hünhür ağlıyordu.
Eskiden defalarca ona yalvarırdı.
Bunu dışında ne isterse yapmaya hazırdı.
Yalvardıkça onun hoşuna gittiğini gördüğünde kız sustu.
Susmayı seçti. Ya da zorunda mı bırakıldı?
Adam onun üstündekileri zorla çıkardıktan sonra kızın bedeninde yüzünü vahşice dolandırıyordu.
En kötü kısım ise henüz gelmemişti.
Tüm o umutsuz gözyaşlarını hiçe sayan adam, kızın kıyafetlerini çıkardı.
Kız ise çırpınmayı bırakmıştı. Onu bekleyen sonu defalarca yaşamıştı.
Gece sokaktan geçen iki kişinin kahkahası odanın içine dolduğunda kız gülümsedi.
Birileri mutluydu. Dünya çok acımasızdı. Kız kendini kabusa teslim ederken birileri onun düşlediği hayatı yaşıyordu. Yani rahatça güleceği bir hayat...İşte en kötü kısım kapıdaydı. Adam kızın bacaklarını ikiye ayırdı ve yatak sallanmaya başlamıştı.
Kız başını geriye atmıştı. İçinden ne geçirdiğini kimse bilmiyordu çünkü boşluktaymış gibi bakıyordu.
Sanki o an başka bir evrendeymiş gibi.
Biri onu koparıp götürmüş gibi. Daha fazla ağlamasın diye.
Bedeni hala oradaymış ve adamın bedenine uyumla bir geriye bir ileriye gidiyormuş ama ruhu varlığını yitirmiş gibi...
Umutsuzluğunun bir tablosu olsaydı bu yüzün görüntüsünü geçebilecek bir tablo bulunamazdı.
Zaman o an yine yavaşlamıştı.
Bitmek bilmiyordu.
Adam tatmin olana dek süren işkence sona erdiğinde kız çıplak vücucuyla yatakta kalmış bir cesetten farksızdı.
Tek yanıltmacası nefes alıyor olmasıydı.
Adam giyinip hızlıca odayı terk ettiğinde genç kız çırılçıplak vücuduyla yatağında adamın bıraktığı gibi kalakalmıştı.Tavana bakıyordu. Bir şey düşünmüyordu. Bir kabus daha tekrarlamıştı kendini.
Hissizleşmiş miydi?
Yoksa kilitlenmiş miydi boşluğa bilinmez.
Tek istediği sevilmekti.
Ama böyle sevilmek değildi.
Bir isteği daha vardı; gülümsemekti.
Ama az önce adamın karşısında yaptığı gibi değildi.Yavaşça doğruldu. Yan tarafındaki aynadan kendisine baktı. Kirlenmişti. Midesi bulanıyordu.
Üstüne bir şey geçirip hemen banyoya koştu. Banyoya giderken babası onu tekrar çıplak görürse bu gece daha çekilmez olacaktı.
Suyu açtı ve kıyafetlerini hızla tekrar çıkardı.
Vücudunu keselemeye başladı.
Ama ne kadar keselerse keselesin bir türlü temizlenmiyordu.
Kolları, bacakları, sırtı, boynu ve karnı tamamen soyulmaya yüz tutmuştu ama geçmiyordu kirleri.
Kız yüzünü buruşturdu ve daha asabi keselemeye başladı.
Pislik onun vücudunun üstünde değildi çünkü artık vücuduyla bütünleşmişti.Umudunu temizlemekten kesip dizlerini bükerek çöktü. Elleriyle saçlarının arasından geçirerek onları yolmak istiyordu.
Başı eğik bir şekilde suyun altındaki başını yukarıya kaldırdı.
Bu sefer ağlamak serbestti. Nasılsa su gözyaşlarını alıp götürecekti.Böylece genç kız bir gece daha çaresizliğin içinde susarak çığlık attı.
Ve hüznün içindeyken aptalca mutluluğu düşledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇÜRÜYEN ZİHNİM (+18) TAMAMLANDI!
Misteri / Thriller(! DİKKAT! AĞIR PSİKOLOJİ VE UYGUNSUZ HAREKET, ŞİDDET BULUNDURUR. GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURARAK OKUYUNUZ.) Bir odada kilit altında tutuluyordu. Zaman sadece o odada durmuştu. Karanlık usulca ninni söylüyordu. Ölüm genç kıza fısıldadı. "Artık uyumayaca...