8.Bölüm

745 222 10
                                    

Çok yakında seni almaya gelecek.

Yakında seni almaya gelecek.

Seni almaya gelecek.

Almaya gelecek.

Gelecek...

Kulaklarımda kalan bu son beş kelime azalarak beynimin içinde yankılanıyordu. Dahası aheste aheste odamın kapısını aralayıp ve yine aynı uyuşuk adımlarla odamdan dışarı çıkan yabancının ardından öylece bakıyordum.

Ne yaşamıştım ben az önce?

Dışarının rüzgarını içeri savuran camın önünde bekledim öylece. Ne bir adım hareket ettim ne de hâlâ aralık olan dudaklarımı kapatabildim. Yalnızca bekledim, neyi beklediğimden bir haber.

Korkuyor muydum? Belki de.

Ne için korktuğumu bilmiyordum ama. Bu yaşadıklarıma mı yoksa yaşadığım bunca olaya bir isim veremeyişimden mi dahası saniyeler önce resmen hiç tanımadığım birinden tehdit aldığıma mı korkuyordum emin değildim.

Yalnızca bir hafta içinde başıma gelmeyen olay kalmamıştı. Bu zaman içerisinde tahmin bile edemeyeceğim şeyler yaşamıştım. Kimi gerçek, kimi hayal, kimi ise doğaüstü bu yaşadıklarım beni artık korkutuyordu.

Titreyen bedenim bana sert bir tokat gibi kendini hatırlattığında daldığım düşüncelerden sıyrıldım. İyice şiddetlenen rüzgar yatağımın üzerinde ki örtüme kadar kendini belli ederken biraz camdan uzaklaşarak dışarıya baktım. Bomboş sessiz bir karanlıktı. Ne de olsa az önceki tüm gürültü son bulmuştu. Derin bir nefes alırken uzanıp camı kapattım ve perdeyi de sonuna kadar örttüm.

Yatağımın hemen yanına fırlattığım bez parçasına sadece baktım ama asla uzanıp onu oradan almak gibi bir girişimde bulunmadım.

Her şeyden önce babamı görmem gerekiyordu.

Bir hafta önce başlayan tüm bu tuhaflıkları oturup babama anlatmam ve hemen buradan gitmemiz gerektiğini söylemeliydim. Dahası benim bunca çıkardığım gürültüye rağmen sesimi bile duyup gelmemişti ve bu durumda babama gerçekten de çok öfkeliydim.

Hızlı adımlarla odamdan dışarı çıktığımda babamın kapısının önüne geldim ve hiç duraksamadan büyük bir gürültüyle kapıyı aralayarak içeri girdim. Gece lambasından yansıyan ışık görmem için yeterli olmuyordu. Bende bu yüzden duvarda elimi gezdirerek elektrik düğmesini buldum ve ışığı açtım.

Bakışlarım doğrudan örtüsü bile dağılmamış yatağı bulurken hızla odaya göz attım. En son gördüğüm dağınıklığına nazaran çalışma masası bile topluydu. Dahası babam odada yoktu.

Derin bir nefes alırken tıpkı bu odaya geldiğimde ki gibi hızlı adımlarla geri çıktım ve bu kez salona girdim. Burası da en son bıraktığımız gibiydi. Ve yine burada da babam yoktu. Mutfak, hol, misafir odası derken evin tüm odalarına tek tek baktım. Evde benden başka kimse yoktu. Kardeşlerim bile...

Kendimi tekrar babamın odasında bulduğumda sıkıntıyla kendimi yatağının üzerine bıraktım. Duvarda ki saati gecenin üçü olduğunu gösteriyorken babamın nerede olduğunu düşünüyordum.

Son zamanlarda ihtiyacımın olduğu hiç bir anda babamı yanımda bulamamıştım. Bir şekilde hep evden uzakta oluyordu. Ne zamanki ben bir şeyler yaşıyor kendime gelmeye çalışıyordum işte o zaman babamda karşıma çıkıyordu. Ama ne yaşadıklarıma ne de anlattıklarıma inanmıyordu. Bunun en yakın örneği elektriklerin gitti gündü.

O gün gerçekten de çok şiddetli bir kaç kere gürültü duymuştum. Benim öyle bir gürültüyü duymam ve babamın duymaması oldukça tuhaftı.

KARANLIKTA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin