8.Bölüm

16K 631 128
                                    

Günün ikinci bölümü.

Lütfen biraz daha fazla yorum yapar mısınız? Yorumlarınız beni motive ediyor ❤️

Kemerlerinizi takın, asıl bebek için şimdi başlıyor!

~

"Güzel bir belasın."

Gerçekten elim ayağıma dolaşmıştı. Ne yapacağım hakkında zerre fikrim yoktu. Saf saf gözlerine baktım. Kendimi toparlayarak ondan bir adım uzaklaştığımda belimdeki ellerini çekmişti, "Ben içeri geçeyim." diye mırıldandıktan sonra mutfaktan kaçarcasına çıktım.

Birbirimize bir şey hissetmeyecek iki insan olduğumuza kendimi fazla inandırmıştım, şu an yaptıkları garip geliyordu. Zor bir zamandaydım ve boşluğuma dek gelip bir şeyler yapmak istemiyordum, hele adamın evinde kalırken asla olmazdı. Hoş onun da davranışları bir anlıktı ve değişkendi.

"Biz artık kalkalım." dedi Çiğdem Hanım, "Senin de biraz dinlenmeye ihtiyacın vardır. Sonrasında ise kısa bir selamlaşma faslından sonra evden çıkmışlardı.

Ben ise sanki kendi evimmiş gibi bir rahatlıkla mutfağa doğru ilerledim ve tezgahın üzerindeki poşetlerin içinden çikolata aldım. Elimde çikolata ile salona döndüğümde, Yamaç koltukta oturuyordu. Gözleri beni buldu, ben de az evvel hiçbir şey olmamış gibi koltuğa oturdum. Karnım şişmişti, baya şey yemiştim ancak bugün niyeyse doymak bilmiyordum.

"Televizyonu açsana." dedim Yamaç'a, kumanda onun önündeydi. Dediğimi yaptıktan sonra, kumandayı bana uzattı ve kanallar arasında gezindim. "Ben çıkıyorum." dedi Yamaç ayağa kalkarken, "İstediğin odada kalabilirsin, sıkıntı yok." derken gözüme bir şey çarptı. Ayağa kalkarken fark etmiştim.

Belinde silah vardı.

Doğrulduğunda üzerindeki gömlek tekrar silahı kapattı ancak ben gördüğümü biliyordum. Yerimde doğruldum ve Yamaç'a doğru yürüdüm. O bana bakarken, belindeki silahı çekip aldım. "Bu ne?" derken silahı gözünün önüne götürmüştüm.

Bu adamda silahın ne işi vardı? Üstelik çıkıyorum demişti, beni almaya eve geldiğinde Alp'i bir adama götürttüğünü, ben gelene kadar ölmesin dediğini de anımsıyordum. Şimdi ise belinde silah görüyordum.

"Efsun, ver şunu." Bana bir adım attığında geriledim. "Sen nasıl bir insansın, kimsin sen?" derken elimdeki silahı sehpanın üzerine atmıştım. Hissettiğim korku değildi, sadece sinirliydim bebeğimin babası belinde silah taşıyan bir adam olmamalıydı.

"Güvenlik içi.." diyecekti ki lafını kestim. "Çocuk mu kandırıyorsun ya sen!" bana yaklaştığında geriye doğru bir adım attım. "Ne bok döndüğünü bana anlat!"

"Bana bağırmayı kes, sinirleniyorum!" dediğinde bu kez o da bağırmıştı. Onu göğsünden sertçe ittim, zerre kıpırdamamıştı ancak umrumda değildi. "Sinirlenmeye hakkın var mı senin ya? Sen bana dedin düşmanlarım var, Alp'i bir adama götürttün ölmesin dedin, şimdi belinde silah var. Sen kimsin Yamaç bana bir söylesene?!"

"Sorgulama kızım!" diye bağırdı bu kez, ses tonumuz iyice artmıştı ve birbirimize nefret kusar gibi bakıyorduk. Sorgulama diyip geçmekle olmuyordu o işler, bebeğimi tehlikeye atacak bir adamla neden kalayım ben? "Güvende olacaksınız işte, sorgulama."

Bebek İçin - Yeniden Yazılıyor.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin