11- Sürtük

583 76 69
                                    

Yunho evinin yeni kapısını kilitledikten sonra arabada onu bekleyen üçlüye koştu ve arka koltuğa yerleşti.

San arabayı çalıştırdıktan sonra Wooyoung emniyet kemerini takıp aynadan arkadakilere baktı.

"Bu akşam için sizi yemeğe götürmek istiyoruz çocuklar."

Yunho tam itiraz edecek gibi olacaktı ki San sevgilisinin elini alıp dudaklarına götürdü ve yoldan gözünü ayırmadan onu susturdu.

"İtiraz yok. Akşam 6 gibi ikinizi de kafenin önünde istiyorum. Sizi oradan alıp geçeceğiz."

Çoktan kafenin önüne gelmişlerdi. San arkaya eğilip gülümsedi.

"Hadi şimdi inin bakalım, iyi işler ikinize de."

Wooyoung da el salladığında aşağı inip kafeye yürümeye başlamışlardı.

San ve Wooyoung çok geçmeden gözden kaybolmuştu.

Yunho çantasını omzuna astı ve cebindeki anahtarı çıkartıp kafenin kilidini açtı. Açılan kapıyla zil şıngırdadıktan sonra ikisi de panjurları açmaya koyulmuşlardı.

Uzun olan gülerek diğerine laf attı.

"Kafede benden çok çalışacaksın yakında, Yeosang sana maaş bağlamalı."

Hongjoong da güldükten sonra omuz silkti.

"Keyfine yapıyorum."

Arkadaşı ciddileşmişti. Elini onun omzuna koydu.

"Joong ama cidden parayla ilgili bir sıkıntın olmadığına emin misin?"

Hongjoong kahkahayla güldü.

"Ne sıkıntısı Yunho! Tüm kafenin kazancının iki katını veriyor bana San."

Yunho'nun ağzı açık kalırken gülüşüne o da eşlik etmeye başlamıştı.

"Senden ev kirası almaya başlayacağım."

Kırmızı saçlı ona gülümseyerek elindeki sandalyeyi masanın altına itti.

Kapının zili tekrar çınladığında gelene baktılar. Yorgunluktan zor ayakta duran bir Yeosang'dı.

Yeosang ceketini ayaklı askıya astıktan sonra saçlarını geriye attı ve önlüğünü bağlamaya başladı.

İkisi de ne kadar bitkin göründüğünün farkındaydı. Yunho onun daha yeni taktığı önlüğü alıp çıkarttı başından.

"Yeo. Git uzan içeride. Biz Joongi ile hallederiz."

Sarışın çocuk itiraz etmek için tam ağzını açacaktı ki duraksadı. Gerçekten berbat yorgundu. Sadece yarım saat kestirse onlara yük olmayacağını düşündü ve başıyla onayladı.

O arka odaya kestirmeye gittiğinde Yunho elini ensesine attı.

"Joong."

Küçük olan merakla ona bakıyordu.

"Ne oldu?"

"Umarım." dedi yanındaki arkadaşına bakarak ve dudaklarını bastırıp mırıldandı. "Umarım kafe batmaz..."

•••

"YUNHO BU YANIYOR!"

"TANRI AŞKINA HONGJOONG SADECE YAĞI ERİTECEKTİN!"

Büyük olan yanan tavayı alıp lavabonun içine attı ve koşarak masadaki sürahiyi üstüne boşalttı.

Üzerlerine sıçrayan birkaç kızgın yağ damlasıyla geriye çekildiler.

Hongjoong hızlıca mutfağın camını açtı ve mahcup bir şekilde ayak parmakları ve topukları üzerinde ileri geri sallandı.

Tek kelime etse ölür müydü ki?

"Şey... Belki de bugün sadece kahve servisi yapsak ve Yeosang'ın dünkü pastalarını satsak iyi olur."

"Sanırım..."

•••

Hongjoong kasadaki deftere yeni notlar tutarken dibinde beliren karartı ile gülümseyerek başını kaldırdı.

Gözleri iki çift hare ile buluştuğunda dudaklarındaki gülüş önce şaşkınlığa sonra da utanca dönmüştü.

"Ah Bay Park, hoşgeldiniz..." birkaç saniye durduktan sonra bir şey unuttuğunu fark edip başını sağa çevirdi.

"Ve siz de hoşgeldiniz Bay Song."

Mingi hafifçe sırıtarak elinizi Seonghwa'nın omzuna attı.

"Bir dilim karamelli pasta ve Latte."

Hongjoong heyecanla siparişi yazdıktan sonra Seonghwa'ya döndü ve aralarında küçük bir akım başladı.

Seonghwa'nın her mimiğini ezberleyerek dinliyordu onu.

"İki tane çikolatalı donut ve Vanilyalı Frappe."

"Hemen."

Hongjoong gülerek uzaklaşacağı sırada mutfaktan Yunho'nun bıkkın sesi yükseldi.

"JOONG! GEL VE ŞU SÜRTÜKLE İLGİLEN."

Üçü sırayla birbirine bakıyordu. Pekâlâ. Peki o bunu nasıl toparlayacaktı. Ne olduğunu bile bilmeden nasıl toparlayabilirdi ki.

Ortam berbattı.

Yunho dudağının kenarındaki çikolata bulaşığı ve elinde spatulayla çıktığında bakışlar ona çevrilmişti.

Hongjoong onu kurtarması için yalvarır bakışlarlaydı. Mingi ve Hwa bir açıklama bekliyordu.

Tam olarak bu muamelenin sebebini çözemeyip Hongjoong'un koluna dokundu.

Kırmızı saçlı diğer ikiliye gülerek arkadaşını çimdikledi ve mırıldandı.

"Ne sürtüğü seni köpek."

"Ya... Kremayı kast etmiştim ben."

Mingi duyduğu konuşmayla gülümseyerek hafifçe öksürdü.

"Biz cam kenarındaki masadayız."

Yunho ve Hongjoong baş başa kaldıklarında kısa olan elini alnına koyup gözünü kapattı.

"Seonghwa donut istedi."

"İyi de... Az önce onları yaktın."

Kırmızı saçlı yanaklarını şişirip yüzünü ekşitti.

"Biliyorum, biliyorum!.. Ama söyle bana onu nasıl reddedeyim..."

Yunho onu yakasından tutup kasanın altına indirdi ve kimsenin göremeyeceğini bildiği için yakasına iyice yapıştı.

"ADAM SANA EVLENME Mİ TEKLİF ETTİ SANKİ BENİ DELİRTME ÇİLEK!"

•••

Judas  // YunGiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin