Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Potter evinin bulunduğu büyük arazi bütün gün sürecek kalabalık akışı için ışıklandırılmış, Quidditch sahası temizlenmiş, havuz temizlenip tekrar doldurulmuş ve evin her yeri oyuncak istilasından temizlenmişti.
Öyle ki Harry bile bütün oyuncaklarını uzun bir sürenin ardından ilk defa oyuncak odasında bütün olarak görüyordu. Bugün evin herhangi bir yerine oyuncak götürmesi yasaktı. Misafirler için evi toplu tutması gerekiyordu. Severus onu düzgün bir dille uyarmıştı.
Bugün herkes onların evinde toplanıyordu. Ev cinleri arka bahçede büyük bir masa kurmuş, yemekleri dizmişti. Büyülerle korunan ve sıcak tutulan yemeklerin ardından getirilmek üzere 13 çeşit tatlı da mutfakta bekletiliyordu.
Severus, James'in yine midesinin bulandığını ve yattığını bilerek her şeyin peşinden kendisi koşuyordu. Son kez bahçeye çıkıp gümüş çatal bıçak takımlarının kaldırıldığına emin oldu. Remus kurt adam olduğu için gümüşe alerjik reaksiyon gösteriyordu. Sonra masadan bazı sarımsaklı sosların kaldırılmasını istedi. Sirius o sosların kokusundan o kadar tiksiniyordu ki kusması birkaç dakika anca sürerdi.
Yemeklerden özellikle sarımsak uzak tutulmuştu.
Sonra, James'in yine mide bulantısını tetiklememesi için yumurta kokusunu alabileceği şeyleri masanın diğer ucuna doğru koydu. James midesi hassasken yumurta kokusuna dayanamazdı.
Midesini üşüttüğü her seferinde yumurta kokusu onu tiksindirmişti.
"Efendim, Sirius Black ve eşi Marlene Black geldiler."
Severus masadan uzaklaşıp koyu lacivert gömleğini düzeltti ve eve girdi. Şöminenin önünde ev cinlerinden biri çiftin üstünü temizlemiş onları oturmaları için yönlendiriyordu.
Normalde böyle yaptıklarından değil, Sirius babasının eviymiş gibi elini kolunu sallaya sallaya girer, mutfağı boşaltıp James'le ana salona yayılırlardı.
Ana salon onların taktığı bir isimdi. Genelde oturdukları, vakit geçirdikleri ve yakın çevrelerini aldıkları salondu. Sade ve şıktı. Öte yandan misafirleri ağırladıkları salon gösterişli ve genişti.
"Severus! James nerede?" dedi Sirius ona sarılırken. Severus bir kolunu beline sarıp diğeriyle sırtına hafifçe vurdu.
"Gelecek birazdan... Tamam yeter, bırak beni sülük." diyince Sirius kulağının dibinde yüksek sesli bir kahkaha attı. O dokunaçlarını çekince Marlene samimi bir gülümsemeyle koluna vurdu.
"Selam Sev."
"Selam yeryüzünde en çok saygıyı hak eden kadın," dedi Severus, Sirius dramatik bir şekilde gözlerini devirirken. Marlene bazen çılgın olabiliyordu ama Sirius gibi bir deliye katlanabildiği için oldukça saygıdeğer bir varlıktı.
