Fear

349 46 79
                                    

Bu bölüm size iyi gelecek, yaralarınızı saracak❤️‍🩹

Oy ve yorumları unutmayalım





5 gün sonra

Harry hastaneden çıkmış, ne beyin yüzünden bir yürüme sorunu ne de herhangi bir hafıza kaybı geçirmişti. Sadece kolunda ve bacağında hafif çatlaklar vardı ve başında da birkaç bandaj vardı. Turu ertelenmiş, Mitch ve Niall Londra'ya geri dönmüştü. Gemma ve Anne'de Harry'nin iyi olduğundan emin olduklarında Louis ile onu baş başa bırakmayı uygun bularak onlarda evlerine dönmüştü.

Tabii ki her yerde Harry'nin geçirdiği kaza konuşuluyordu ama Harry bir tweet atarak iyi olduğunu duyurmuş ve insanlara rahat bir nefes aldırtmıştı.

İyce iyileşene kadar New York'da kalacaktı çünkü bacağını veya kolunu zorlamak istememişti. Zaten doktorda bir süre buradaki evinde dinlenmesinin daha iyi olacağını, ne kadar hareket etmezse o kadar iyi olacağını söylemişti.

Şimdi ise Louis ile beraber buradaki evlerinde kalıyorlardı. Tabii Harry bu durumdan çok memnun sayılmazdı ama Louis tam aksine çok mutluydu.

"Hadi Harry," dedi elindeki tepsiyle. "Yemek vakti." Harry göz devirdi. "Tanrım Louis, bana çocukmuşum gibi davranmayı bırakır mısın?" Louis omzunu silkerken tepsiyi onun kucağına bıraktı. "Söylenmeyi bırak."

Yanına yerleşip çorba kasesini eline aldı ve bir kaşık alıp soğuması için üfledi. Ardından Harry'nin ağzına götürdü. Harry Louis'ye tereddütle bakarken korkuyla çorbadan bir yudum aldı. Aslında gayet güzel olmuş, Harry çok beğenmişti ama bunu tabii ki belli etmedi ve yüzünü büzdü.

Louis kaşlarını çatarken bir kaşık daha aldı ve onun ağzına direkt olarak soktu. Evet, yaptı bunu. Harry sıcaklığın verdiği yanma hissiyle olduğu yerde zıpladı ve söylenmeye başladı.

"Çok konuşma, çok konuşma." dedi Louis ve tüm çorbayı ona eziyet ettire ettire yedirtti. Tabii Harry'nin içten içe hoşuna gidiyordu ama bunu kendisine bile henüz söyleyememişti.

"Ben hamburger, pizza falan istiyorum çok açım. Çorbayla doymam."

Louis başını iki yana salladı. "Hasta yemeği bunlar, Harry. O ağır yemekleri yiyemezsin."

"Öyle mi doktor Tomlinson? Ne yiyeceğim beki?"

Louis bir şey demeden yanından uzaklaşıp mutfağa gitti ve elinde iki tabak ile birlikte geri döndü. "Ispanak ve yoğurt!" dedi neşeyle.

Harry gözlerini kocaman açtı ve ağlak bir ses ile "Bana onu asla yedirtemezsin." diye yakındı. Louis ise halinden çok memnun olduğunu belli eden bir şekilde gülümsedi ve yanında oturarak çatalı ıspanağa daldırdı. Harry'e yaklaştırırken Harry'nin ağzı sımsıkı kapandı.

"Aç şu ağzını." dedi dişleri arasında. Harry ise başını sertçe iki yana salladı. "Aç o ağzını döverim." Harry en son pes edip ağzını açtı ve ıspanağı çiğnemeye başladı. Tanrım, nefret ediyordu!

Zar zor ıspanağı da bitirdiğinde derin bir nefes aldı ve telefonuyla ilgilenmeye başladı. Louis ise havuz kenarında sigara içiyordu. Gözü yandan yandan ona kaysa bile bunu belli etmedi ve telefonuyla ilgilenmeye devam etti.

Annesine neden gittiklerini ve Louis ile baş başa bıraktıklarını sorduğunda Anne, işleri olduğunu ve Louis'nin kendisine bakmak için zamanı olduğunu söyleyip onu geçiştirmişti. Adam şarkıcı ve ünlüydü! Ne demek zamanı vardı?

"İstediğin bir şey var mı, Harry?" diye sordu Louis sigarasını bitirmiş salona girdiğinde. "Tuvalete gitmem gerek." Louis onun yanına gelip kalkamasına yardımcı oldu ve bir koluna girerek yürümesine destek oldu.

QUERENCİA// L.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin