"Hayır ağlamıyorum saçmalama istersen!" diye çıkıştı Zayn, Louis'nin siyah papyonunu düzeltirken.
Evlilik teklifi üç ay önce edilmişti ve o zamandan itibaren tüm hazırlıklar başlamıştı. Ayrıca sosyal medyada da çok büyük bir ses getirmişti.
Bir çok ünlünün davetli olduğu düğün, sahilde, sade bir dekorasyon ile düzenlenmişti. Her şey bembeyaz ve şıktı.
"Beyaz güller nerede?" diye sordu Niall etrafta iş yetiştirmeye çalışan insanlara. "Ben de, ben de!" diye küçük bir çocuğun seslendiğini duyunca yere doğru baktı. Freddie'nin gülümseyerek elindeki kendinden büyük sepeti ona uzattığını görünce onu kucağına aldı ve öpücüklere boğdu.
"Baba çıkacağı zaman arkasından ilerleyerek dökeceksin bu gülleri tamam mı miniğim? Ben sana işaret vereceğim." Freddie sadece başını salladı ve yere inmek istediğini belirtti. Niall onu bırakıp Harry'e tekrardan döndü.
"Bu kadar güzel olman legal değil, bilmeni isterim." dedi saçını şekillendirirken. Harry ise ona o kadar sevimli gülmüştü ki ne kadar mutlu olduğu gözünden anlaşılıyordu. En ufak şeye bile sırıtıyordu.
"Ağlatacaksın beni, Ni!"
Niall onun alnına bir öpücük bıraktıktan sonra yerine yerleşeceğini söyleyerek odadan çıktı ve çıkarken odaya Louis girdi. İkili baş başa odada kalmış, birbirlerine büyülenmiş gibi bakıyorlardı.
"Çok güzel olmuşsun, bebeğim." Louis onun yanağını okşarken her bir detayını inceliyordu aynı zamanda. Harry'nin de ondan bir farkı yoktu. Yeni yeni çıkmış sakallarını okşuyordu. "Sen de mükemmel gözüküyorsun."
"Müstakbel eşim.." dedi Louis ağzında nasıl durduğunu kontrol edercesine. Harry gülümserken o da tekrarladı. "Müstakbel eşim."
"Karım." Harry buna kahkaha attı. "Kocanım?" Louis başını iki yana salladı. "Karımsın bir kere!" Harry tatlı bir göz devirmenin ardından dudaklarını onun dudaklarına bastırdı ve elini sıkıca tutup odadan çıkmak için hareketlendi.
Giriş müziği başlamış, herkes ayakta onları alkışlayarak karşılıyordu. Arkalarında duran Freddie de Niall'ın dediklerine uyup gülleri arkalarından serpiştiriyordu.
En uca ulaştıklarında ardık karşı karşıyaydılar ve birbirlerine derin derin bakıyorlar, maviler yeşillerde, yeşiller mavilerde boğuluyordu.
"Yeminlerinizi edin." diye buyurulunca Louis konuşmaya başladı.
"Ben Louis Tomlinson, hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde, yoksullukta ve bollukta, ölüm bizi ayırana kadar Harry Styles'ı seveceğime ve Princess Park'tan uzaklaşmayacağıma yemin ederim."
Harry son cümleyi beklemezken kaşlarını havaya kaldırdı ama bir yandan da gülümsedi ve ardından konuşmaya başladı.
"Ben Harry Styles, hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde, yoksullukta ve bollukta, ölüm bizi ayırana kadar Louis Tomlinson'ı seveceğime ve Princess Park'tan uzaklaşmayacağıma yemin ederim."
Herkes onları alkışlarken ikili birbirlerinin dudaklarına yaklaştı ve birbirlerine hapsetti. Alkış sesleri devam ederken ayrıldıklarında gülümseyerek arkadaşları ve yakınlarıyla sarılmaya başlamışlardı.
"Dostum! Bu günün geleceğine çok emindim.. çok mutlu olun." dedi Zayn ikiliye kocaman sarılırken. Ardından Liam araya girerek onları tebrik etti.
Niall arkalarından gelerek ikilinin üstüne atladığında Louis ve Harry ne olduğunu anlayamadan afallamışlardı ama saniyeler içinde "Çocuğunuzu aranıza alın!" bağırışı ile bu adamın kim olduğunu anlamışlardı.
Beşli birbirine sımsıkı sarıldıktan sonra Harry ve Louis, kendi ailelerinin yanlarına adımladılar. Hepsi onları tebrik ettikten sonra herkes kendi halinde konuşup sohbet etmeye başlamışlardı.
Louis, Mitch ile konuşurken, Harry'de James ile konuşuyordu. Diğer kişilerlede edilen sohbetin ardından şampanyalar içilmiş, Niall'ın gazı ile herkes denize girmeye başlamıştı.
Harry ve Louis denizde olan öpüşmelerini artık odaya taşımak istedikleri için düğünden herkese veda ederek ayrıldılar ve balayı için yola koyuldular.
"EVLENDİK!" dedi Louis arabada son ses bağırırken. "EVLENDİK!" diye tekrar etti Harry onu. "Üstündeki beyaz smokin seni ne kadar tanrı gibi gösterse de onu bir an önce çıkartmak istiyorum." Harry utanarak başını öne eğerken Louis gaza daha hızlı bastı.
"Bekle bizi İbiza!"
—————
Yorgun, yeni biten seksin ardından yatakta yatan ikili birbirlerine sokulmuş huzurlu bir şekilde neler yaşadıklarını konuşuyorlardı.
"Hatırlıyor musun, konserde bir hayranımız 1D kitabı vermişti ve Liam onu tutarken hepimiz kitabın sayfalarına bakıyorduk, ardından ikimiz hakkında yazılanlar ve fotoğrafları görmüştük ve sahnedeydik!"
Harry hatırladığı anı ile gülerken konuşmaya başladı, "İstemeden ikimiz de birbirimize bakıp gülümsemiştik ve herkes anlamıştı!"
"Anladıkları bir çok şey vardı... Sen LGBTQ bayrağı sallarken arkasında benim "Always in my heart." twitim yazıyordu. Sonrasında "18 i 16 diye değiştirmen..."
Birçok anıyı saatlerce konuştuktan sonra Louis, onun başına bir öpücük kondurdu ve kulağına doğru fısıldadı.
"Seninle çocukluk anıları yaşadım, seninle gençlik anıları yaşadım ve şimdi seninle evlilik anıları yaşayacağım. Ve belki sonra da çocuklu bir aile olarak anılar... ve sonrada iki yaşlı olarak."
Harry sırıtırken gözleri parladı. Çocuk mu demişti o?
"Bebek mi istiyorsun?"
"Bir bebek daha istiyorum sonrası için, evet."
"Ben sana yeterim bir kere!" diyerek koluna vururken, Louis onun kolunu öptü.
"Salonda koşturan bir bebek daha iyi olabilir.."
"Freddie ağlıyor şu an!" diye dalga geçti Harry ve Louis buna kahkaha attı.
"Şaka bir yana," dedi kollarını sıkılaştırırken. "Sana çok aşığım minik sevgilim."
Harry'de onun kokusunu içine çekerken konuştu, "Ben de sana çok aşığım minik kirpi!"
🤍
Bu fici benimle okuyup, gülüp, ağladığınız için... acılarıma ortak olduğunuz için, mutluluklarıma ortak olduğunuz için çok teşekkür ederim. Umarım fici beğenmişsinizdir.
Yeni bir fic yolda bunu da hatırlatayım!
Çooooook öpüldünüz!Bu arada.......
always in my heart!
- Yours sincerely, Eylül
ŞİMDİ OKUDUĞUN
QUERENCİA// L.S
FanfictionGrup dağıldıktan sonra Harry'i terk eden Louis, Harry'nin verdiği bir röportajın ardından bir cesaretle yazar.