Dinner

381 46 64
                                    

"Hoş geldiniz!" diye neşeyle şakıdı Niall. Harry'nin elindeki pastayı eline alırken teşekkür etti ve onları içeriye davet etti.

İkili eve girdiklerinde salonda büyük bir masayla karşılaştılar. Liam ve Zayn çiftini de gördüklerinde onlarla selamlaşıp masaya oturdular.

"Ellerine sağlık Niall, her şey harika gözüküyor." dedi Louis sandalyeye yerleşirken. "Ay hepsi hazır ben bunlarla uğraşacak adam mıyım? Yaparken yerdim hepsini ne yemek kalırdı ne bir şey."

Herkes bi kahkaha patlatırken Niall'da en baş köşeye oturdu ve sohbet etmeye başladılar. Hem yemekler yeniyor hem de bir yandan Louis ve Harry'nin ilişkileri hakkında konuşuluyordu.

"Twitter da gördüm, herkes kafayı yemiş halde." dedi Liam salatasını yerken. Zayn ise başını salladı. "Larry'e inanan insanlar bile öyle bir şok yaşıyor ki onlar bile inanamıyor."

Cidden öyleydi. Herkes kendisini bir rüya aleminde sanıyor veyahut delirdiklerini düşünüyorlardı.

"Her şey çok ani oldu tabii, çok normal." dedi Harry. Niall hiç kimseyle konuşmuyor, sadece yemekleri mideye indirmekle ilgileniyordu.

"Eee Niall," dedi Louis. "Yeni albüm veya bir single çıkartmayı düşünüyor musun?" Niall yemeğe o kadar dalmıştı ki anlık olarak Louis ile göz teması kurup "Efendim?" diye sordu. Louis gülümserken göz devirdi.

"Albüm diyorum.. çıkarıcak mısın diyorum."

"Heee," dedi ve ağzına bir tavuk gönderdi. "Albüme daha altı ay var. Hala yazma aşamasındayım." Louis başını salladı. "Aynı şekil..."

Louis albüm konusunda fazlaca özgüvensizdi. Grupta hayranların onu en düşük görmesi, annesini kaybedişi vs her şey üst üste gelmişken bir albüm çıkaracak olması onu ürkütüyordu.

Harry bunu fark ettiğinde elini Louis'nin eline koydu ve destek verircesine sıktı. Louis ona burukça gülümserken çatalıyla tavukları didikliyordu.

Yemeğin ardından Louis ve Harry, çocuklara veda edip evden ayrıldı. Louis'nin hala düşük olan modu etkisini devam ettirirken Harry onun elini tuttu. Sklı başka yerlerde olan Louis, kafasını Harry'e çevirdi ve sırıttı.

"Asma yüzünü artık." diye hayıflandı Harry. "Başarabileceğini biliyorum." diyerek devam etti. Louis ise nefesini soludu. "Ben bilmiyorum ama.."

Harry bu sefer karanlık sokakta onu durdurdu ve yüzünü elleri arasına aldı. "Sen bu hayatta tanıdığım en güzel sese sahip insansın, Louis." dedi ve parmağı ile yüzünü okşadı.

"Sevgilimsin diye söylemiyorum, çok güçlü bir sesin var. Yeri gelince baştan çıkarıcı, yeri gelince duygusal, yeri gelince mutluluk verici. Bu güçlü sesi insanlardan mahrum bırakırsan bu dünya seni affetmez."

Louis aptal gibi sırıtırken "Sevgilin mi?" diye sordu. Harry ise güldü. "Onca şeyden buna mı takıldın cidden?" diye sordu hala gülerken.

"Evet," dedi Louis. O da sırıtışına engel olamıyordu. "Buna takıldım, sevgilim."

Harry aptal ergenler gibi sırıtmaya devam ederken dudaklarını onun kırmızı dudaklarına yerleştirdi ve sertçe öptü.

—————

"Hayır bunu kesinlikle istemiyorum."

"Neden?

"Ya ne demek neden? İlişkimizden bir sürü dizi/film, röportaj veya bir sürü sikim sonik şey çıkartmak istemiyorum. Bu gerçek bir aşk, Jeff. Magazine veya şirketlere meze edebileceğim bir aşk değil."

Harry'nin sesi ofiste yankılanırken Jeffrey daha da sinirlendi.

"Sana bunu yap demiyorum ki! Sadece insanların yıllardır beklediği şeydi ve bir açıklama yapmadan böyle devam edecek olmanız yanlış karşılanır."

"Böyle bir ilişki istemiyorum, Jeffrey. 'Zorla beraberim. Sadece magazin için, takipçi için beraberim-"

"Ya alakası yok!"

Louis konuşmanın sadece son kısmına şahit olduğunda ne hissedeceğini bilemedi. Kalbinin sıkışmaya başlamasıyla kapının ardından onlara görünmeden çekip gitti.

Harry ise hiçbir şeyin farkında değilken lafını kesen Jeffrey'e bağırmaya devam ediyordu.

"İnsanlar bu dediklerimi düşünecek! Bak, Louis'ye çok aşığım tamam mı? Ne onu ne kendimi ne de ilişkimi, bu siktiğimin projelerine dahil etmeyeceğim!" ardından ne diyeceğini beklemeden kapıyı çekti gitti.

Şu an sadece Louis'nin yanında olmaya ve ona sıkı sıkı sarılmaya ihtiyacı vardı. Telefonunu cebinden çıkartıp Louis'nin numarasını tuşladı ve aradı.

"Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor.."

Harry kaşlarını çatarken neler olacağından habersiz Louis'nin evine doğru yola çıktı.

Yaklaşık on beş dakika sonra eve geldi ama kapıyı ne açan vardı ne de içeriden bir ses geliyordu. Tekrardan aradı ama telefonu hala kapalıydı. Derin bir iç çekti ve bu sefer Zayn'i aradı. O da ulaşamadığını söyleyince sinirle telefonu kapattı ve kendi evine gitti.

Aradan üç saat geçmesine rağmen hala Louis'ye ulaşamadığında kafayı yiyeceğini hissetti. Louis'nin menajerini aramasına rağmen o da nerede ve nasıl olduğunu bilmiyordu.

"Nerdesin..." diye konuştu kendi kendine. "Nerdesin maviş."

Harry saatlerce beklemişti ama Louis hala gelmemişti. Beni tekrardan bırakmadın değil mi? diye düşündü kendi kendine. Gözlerine yapılan sulu baskıya dayanamayıp ağlamaya başladığında telefonuna bir mesaj geldi.

Louis Tomlinson: Evimize gel, Harry.

Princess Park. Evimiz.
















Tekrardan kontrol edilmeden atılan bir bölüm🥺 hatam varsa affola. Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Birkaç bölüm sonra final bölümü yayınlanacak. Bu fic hayal ettiğim gibi kısa öz ve tatlı oldu. O yüzden çok mutluyum. Bitmesini istemediğinizin farkındayım ama yeni bir kurguyla geleceğimi önceki bölüm belirttim. Hepinizi seviyorum. Ayrıca 'Larry' hastaginde 1. Sıradayız! Hepinize çok teşekkür ediyorum🥺🤍🍓🥹🫶🏻💌💗🥰

QUERENCİA// L.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin