8. Bölüm & Düşman İni.

13 2 0
                                    


Willy William - Ego

Burası gelecek mezarlığı..

Geleceğim olduğunu düşündüğüm her olası hayat, ölüm, burada son buldu. Kafamda kurduğum her ihtimal, aslında yanlışmış. İmkansızmış.

Tuhaf gelebilir lakin çocukluğumdan beri yaşamıma son verecek şeyin bir silah olduğunu düşünmüşümdür. Belki de babam beni henüz 6 yaşındayken silahlarla tanıştırdığı içindir.

Karşıma geçip silahını temizlerken ilk önce şarjörü çıkarır, sonra silahın içinde kurşun kalmadığından emin olmak için yapacağı güvenlik atışını namluyu bana doğrultarak yapardı. Düşük riskli bir rus ruletinden 6 yaşındaki bir beden her zaman galip çıkardı. Silahtan gelen boş 'tık' sesinden sonra gülümsemesini takınır ve namluyu ayırırdı. Silah yayını ve diğer küçük parçaları düzgün bir sırayla beyaz bir bezin üstüne dizer, kabzadan başlayarak hepsini ince ince temizlerdi. İşi bittiğinde ise beni yanına çağırır, tam karşısına oturtur ve özenle dizilmiş bütün parçaları olabildiğince hızlı şekilde doğru sırayla birleştirmemi isterdi.

7 yaşına girdiğimde bu bir yarışma haline gelmişti. Önce kendisi birleştirir, sonra tekrar parçalar ve benim birleştirmemi isterdi. Açık ara kaybederdim. Karşımda 20 yıla yakındır silah kullanan yetişkin bir adam vardı. Küçük ellerim, doğru da olsa yeterince hızlı olamazlardı.

9 yaşıma kadar.

Babama karşı kazandığım ilk galibiyet. Silahı ondan daha hızlı birleştirdiğimde hevesle yüzüne bakan gözlerim ve sevinçle gülümseyen dudaklarım boş bir baş sallamayla karşılaşmıştı. Silahı elimden sakince alıp namluyu geri çekmeye çalıştığında başarısız olmuş ve bana ima ile bakmıştı. Silaha bakar bakmaz namlunun içindeki yayı ters taktığımı anlamıştım. Babam o gün bana ömrüm boyunca ikimizin de sesini bastıran o dersi vermişti diğer yanım.

'Beni yenecek olsan bile Siyah, hata yaparak yeneceksin. Hata yapacaksın, ve bunu ben sana gösterene kadar anlamayacaksın bile.'

Haklıydı. Bundan sonraki bütün silah talimlerinde ondan daha iyi de olsam, bir silah uzmanı da olsam, ona karşı asla gerçekten bir zafer kazanamamıştım. 17 yıl geçmişti o günün üzerinden, lakin ben hala galip olamamıştım.

Belki de bu yüzden, sonumu hep bir silahın getireceğini düşünüyordum. İlk ve tek hatamı yaptığım o silahın. Babamın gümüş renk, kahverengi deri kabzalı silahının. O günden sonra 9 yaşından beri ne bir kez hata yapmış, ne kimsenin zaman yarışında beni geçmesine izin vermiş, ne de bir kez hedefi ıskalamıştım. Ancak bir önemi yoktu. İlk hatamı babamın gözlerinin önünde yapmıştım.

Bu yüzden mi hala silahları tercih etmiyoruz diğer yanım? Bu yüzden mi bıçaklara sığınıyoruz? O silahı her elimize aldığımızda kalbimize dayadığımız için mi korkuyoruz? Sonumuzu getiren silahı tutacak elin kendimizinki olduğunu mu düşünüyoruz?

Artık hayır.

O elin bana ait olduğuna inandığım her gelecek ihtimali artık ölmüştü. Kafamın içinde bangır bangır tek bir isim yankılanırken hala buna inanmam saçma olurdu. Bir gün, babamın silahı kalbime dayanacaktı. Lakin tetiği çeken, Kuzey Karadağlı olacaktı..

Anka'nın SilüetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin