"adım, Lee Know ."
demişti narin güzel sesiyle. bende kafamı sallayıp onu onayladıktan sonra konuşmaya tekrar başladım.
"Bay Lee, lütfen şöyle içeri geçin ve bize arabanızın plakası ve modelini söyleyin. bende çocuklara söyliyim de gidip alsınlar ordan buraya getirsinler. kontrol edelim."
yunan tanrısı Lee'yi chan hyung'un odasına götürmeyi planlıyordum. buranın sahibi chan hyung'du. biz her ne kadar buranın ortakları olsak da chan hyung'un payı daha buyuktu.
yunan tanrısı Lee ile chan hyung'un odasına girerken chan hyung gelmişti. ona olayı hemen kısa bir özet geçtim. chan hyung beni kafasıyla onayladı ve yunan tanrısına karşısındaki koltuğa oturmasını rica etti.
yunan tanrısı oturmuştu, chan hyung da karşısına oturdu. ben o sırada yunan tanrısının önüne bir kağıt bıraktım. oda arabasının plakasını, marka ve modelini ve nerede olduğunu yazdı ve bana uzattı. chan hyung o sırada bana şöyle emretti.
"han; sen, felix, seungmin ve hyunjin beraber gidin arabayı getirin. bir bakalım ne varmış. birde ne içersiniz Lee bey."
"çay lütfen."
"tamam. jeogin yada changbin'e söyle de bize iki çay getirsinler."
dedi bende, sadık bir çalışan edasıyla chan hyung'u onayladım. ardından baş selamı verip odadan çıktım. yine kendi kendime konuşmaya başladım.
"han! sana ne oluyor oğlum. iki yunan tanrısı gibi adam gördün diye yelkenleri suya indiriyorsun. nerede o gamsız, en zengini gelse bile yüz vermeyen han."
diye yakındım. her neyse bir kaç güne düzeltirim diye kendi kendime soylendim tekrardan. ardından felix, seungmin ve hyunjin'i aramaya başladım.
arabayı alıp gelmiştik ve ben bunu haber vermek için Chan hyung'un odasına doğru gittim. içerden chan hyung'un gülme sesleri geliyordu. bu demel oluyordu ki chan hyung ile yunan tanrısı iyi anlaşıyordu.
bu sırada ben geldim ve chan hyung'un çaprazında olan tekli koltuğa yayıldım. chan hyung ve bay yunan tanrısı anlamaz gözlerle bana bakıyorlardı. sanki ne yapıyorsun diyorlardı gözleriyle. bende hemen yanıtladım gözlerini.
"hyung bay Lee'nin arabasını getirdik. şimdi changbin ve seungmin motoru kontrol ediyorlar."
diye yanıtlamıştım gözlerini. chan hyung memnun bir şekilde kafasını salladı ve oda bana karşı şunları söyledi.
"sen niye arabayı o aklı iki karış adama emanet ediyorsun akılsız."
ve Lee'den izin alıp arabanın yanına söylenerek gitti. bizde fırsattan istifade yunan tanrısıyla baş başa kalmıştık. o başını eğmiş, hayla kendi kendine sessizce gülüyordu. bende onu izlemeye başladım.
yüz hatları çok güzeldi. yani böyle güzel bir surat için kelimeler yetmez. beni içkisiz bile sarhoş edebilecek bir surattı. ben boşuna yunan tanrısı gördüğümü sanmamıştım.
bir süre sonra çeneme hakim olamayıp konuşmaya başlamıştım.
"eee bay Lee. ne iş yapıyorsun? böyle bir arabaya sahip olabilmek için ne yaptın?"
dedim sorumla güldü. tam benim sorumu yanıtlamak için konuşmaya başlıyordu ki ben tekrar konuşmaya başladım.
"sakın baba parası falan deme, bu çok klişe çünkü."
aslında klişe değildi, sadece sohbeti daha fazla uzatmak için alakasız bir konu daha yaratmıştım. galiba işe de yarayacaktı.. yani düşüncem o yöndeydi.
yunan tanrısı tekrar güldü ve ardından bana doğru eğdi kafasını ve elini ona doğru eğilmem için salladı. ve kulağıma doğru sadece benim duyabileceğim şekilde konuştu.
"bence tanımadığın insanlara karşı böyle samimi şekilde yakmaşmamalısınız bay Han. aksi takdirde istemeyeceğiniz şeyler olabilir. değil mi?"
-
selam çiçeklerimmm🌸🌸🌸
nasilsinizzz iyisinizdir umarımmm.han iç sesimin rolünü oynuyor burada. Lee Know'u her zaman inceleyip böyle yorumlar yapıyorum bende.. 🥹
her neyyseee
okuduğunuz için teşekkürler ❤️
oy verip, yorumlarda kendinizi belli edersiniz sevinirimm
❤️🩹❤️🩹Chan'la kalinn 🫂
big hugg 🫂🫂
ŞİMDİ OKUDUĞUN
super board - minsung
Fanfiction★ 200323 Minho'nun arabası bozulur ve yol üstündeki bir tamircide arabasını tamir ettirmek ister..