"bence tanımadığın insanlara karşı böyle samimi şekilde yaklaşmamalısınız bay Han. aksi takdirde istemeyeceğiniz şeyler olabilir. değil mi?"
dediği şeyi az çok anlamıştım ki tekrar başladı.
"ayrıca babamın parası da değil. üniversiteden mezun olduktan sonra babamın parasını kullanmayı bıraktım."
dedi ve tekrar gülümsemeye başlarken chan hyung içeri girdi.
"bay Lee, arabanın motorunun değişmesi gerek ve arabanın bir bakıma ihtiyacı var. sürekli bir müşteri olmadığın için indirim yapamam."
ben hayla yunan tanrısının bana dediklerini düşünürken.. yani kendimi boş birkaç kelime için daha sinirlendirirken chan hyung bana doğru konuşmaya başladı.
"han bay Lee'nin arabasıyla sen ilgileniceksin. çünkü bu tarz motorlardan doğru düzgün anlayan bir sensin. bitmiştir, kolay gelsin."
ve pis pis sırıtıyordu yunan tanrısı gittikten sonra ben onu teyzeme şikayet etmesini iyi bilirdim. bu yüzden bende ona karşı güldüm. tekrar çok saygılı bir çalışan gibi saygıyla eğidim önlerinde ardından odadan çıktım.
yunan tanrısının arabasının yanına doğru, yavaşça ilerlemeye başladım. o ukalaya sinirlenmiştim. ama benim suçumdu. ona en yumuşak yanimla yaklaşmıştım.
ama onun bana karşı ukala tavrı beni sinirlendirmeye yetmişti, artmıştı bile. hızla assagi indim ve arabanın motoruna göz gezdirmistim. sağlam bir arabaydı. modeli ve yılı da fena değildi. yani Yunan tanrısı doğru söylediyse.
Chan hyung'un dediği gibi motor mahvolmustu. ne yapmıştı ki bu Yunan tanrısı bu arabaya. araba sanki içinde 10 litre benzinle 200km gitmiş gibi yorulmuştu.
bu Yunan tanrısını daha fazla merak etmeme yol açsa da kurcalamamaya karar verdim.
arabayı incelemeyi, yani motoru incelemeyi bitirdikten sonra chan hyung'un odasına gittim.. tekrar.
"hyung motor dediğin gibi pert.. yani zor düzelir. bay Lee eğer isterseniz yeni motor takabiliriz. ama bu 1-1.5 hafta alabilir, şuan elimizde sizin arabaniza uygun motorumuz yok ve size pahalıya patlar. Chan söylemiştir diye tahmin ediyorum."
elimizde onun arabasına uygun motorumuz vardı. ama benim yaptığım motordu. bu motoru tamircinin önündeki arabada tutuyordum.
bu motoru ona asla satmam veya vermezdim. çünkü her bir parçasını kendim bizzat gidip almıştım. hepsini bulup satın almam en az 1 yılımı almıştı zaten. birleştirmesi ve arabaya yerleştirmesi de 2.5 ayımı almıştı. üzerinde bu kadar emek gösterdiğim kıymetlimi, o pis ukala Yunan tanrısına mi vericektim. hayır.
"bay Han size güveniyorum. lütfen benim için yeni bir motor takın. ne kadar beklemem gerekiyorsa beklerim. acelem yok sonuçta."
deyip yine sırıtmaya başladı bende eğildim ve odadan çıktım.
Yunan tanrısı, Chan ile biraz daha sohbet edip gitmişti.
o gittikten bir süre sonra chan hyung aşşağı yanımıza gelmişti. yüzü gülüyordu. kesin yunan tanrısını kazıklamıştı, gerçi kazıklanacak birine benzemiyordu ama kimse kimsenin ne mal olduğunu bilmiyor. çok fazla takmamak lazım.
"ekip, bir toplanın size bir müjdem var."
deyip bizi heyecanlandırmaya çalışıyordu. ben pek heyecanımı dışıma vurmamıştım ama bende heyecanlanmıştım.. çok azcık.
"şimdi paydos veriyoruz. üstüne beraber içmeye gidiyoruz herkes benden bu akşam. nereye gitmek isterseniz."
dedi ve kollarını bizi kucaklayacakmış gibi açtı, ardından duruşunu bozmadan arkasını döndü ve dışarı doğru yol aldı.
changbin, chan'ın arkasından bağırarak şunları söyledi.
"hyung, bu gün lee'nin arabasını almaya giderken bizim çocuklar bir mekan görmüşler. galiba yeni açılmış. oraya mı gitsek ne dersin?"
sordu, gerçi chan'ın cevabını herkes biliyordu. chan, changbin'e hayır demezdi.. diyemezdi. inkar ediyordu ama changbin'i çok seviyordu.
chan daha fazla düşünmekten kaçınarak cevapladı changbin'i.
"tamam madem oraya gidelim. 5 dakika içinde çıkmazsanız tek başıma gidiyorum ona göre. ve süreniz başladı."
ben ve jeongin koşarak ceketlerimizi almaya gittik. sadece kendi ceketlerimizi değil öbürlerinin ceketlerini de almıştık.
"son bir dakikanız."
Chan hyung dışarı çıkmış bizi bekliyordu. aynı zamanda dakika tutuyordu.
jeongin'le dışarı çıktığımızda chan hyung'un arabayı hazırladığını gördük. jeongin'le birbirimize baktık, kafamizla birbirimizi onayladik ve koşmaya başladık. bir anda arabaya binince Chan korkmuştu. bu bizi güldürmüştü ki chan tekrar bağırmaya başladı.
"tas kafalılar ben size bes dakika demedim mi. kaç saat oldu hala gelmediniz. biz gidiyoruz."
demesiyle kilit sesi geldi. seungmin tamirhanenin kapisini kilitlemisti ve çocuklarla beraber koşarak arabanın yanına geldiler.
nefes nefeseydiler bu görüntü komikti. ben gülmemek için kendimi tutarken Chan hyung konuştu.
"hadi hızlı olun da gidelim.. sabaha kadar yolumuz var daha."
bu demek oluyordu ki yarın da çalışmicaktik. herkes ilk önce chan hyung'un ne dediğini anlamaya çalıştı. olayı idrak edenler chan hyung'a övgüler yağdırıyordu.
"tamam, tamam. şımartıyorsunuz beni yapmayın çocuklar."
cilveli şekilde söylemişti şunları. herkes Chan hyung'un bu söylemine güldü ve o sırada Hyunjin konuştu.. hayır yanlış oldu, bağırdı.
"ARKADASLAR BU GUN SABAH OLMASIN. KIM BENIMLE BERABER SABAHA KADAR ICICEK."
"BEN ICERIM HYUNJIN."
diye ona karşılık verdim. işin aslı, herkes sabaha kadar içecekti. ama hyunjin işte. seviyor böyle şeyleri.. bende ona katılmayı tabiki.
-
Selam çiçeklerimmm
Nasilsinizzz iyisinizdir umarımmm💖💖💖Bu bölüm chan çok hoştu bilmiyorum benim çok hoşuma kaçtı dhdhhdjrjf
Her neysee
okuduğunuz için teşekkürler ❤️
oy verip, yorumlarda kendinizi belli edersiniz sevinirimm
❤️🩹❤️🩹Han'a kalinn 😮💨❤️🔥❤️🔥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
super board - minsung
Fanfiction★ 200323 Minho'nun arabası bozulur ve yol üstündeki bir tamircide arabasını tamir ettirmek ister..