Keyifli okumalar ❤️
bu akşam Lee'nin uçağı vardı. babasının yanına uçucaktı. ama konuştuğumuz gibi ben onun yanına gidip gelicektim. zaten hongjong ve hwa da onun peşinden gidicekti. yani aklım onda kalmicakti.
daha birbirimizi yeni farketmisken çok özlem cekicegimizi bildiğim için, dün minhoyu koynumda uyutmustum. sanki onun annesiymis gibi.
ben rahat uyuyamaz diye düşünmüştüm ama bir bebek misali deliksiz uyumuştu. gerçi bende aynı şekilde uyumustum.
hayla onun evinde kalıyordum. artık böyle olucak gibiydi. çünkü ona kediciklere bakma sozu vermiştim.
şimdi de kalkabildigim en erken saatte kalkmış ve kahvaltı hazırlamak için mutfağa gitmiştim. ne yapacağım hakkında bir bilgim yoktu ama girismistim bir işe yapicaktim yapmak zorundaydım. çünkü ben burda kaldığım süre boyunca minhoyu kölem gibi çalıştırmıştım. bunu en iyi siz biliyorsunuzhdhdhdhf.
10-15 dakika boyunca buzdolabı ile bakismamiz sonucunda menemen yapmaya karar vermiştim. domates ve biberleri yıkadim ardından diğer malzemeleri de tavaya ekledim ve pişirdim işte orayı karıştırmayalım. yanına da patates kızartması yaptım ve kahvaltılık koydum. ardından minhoyu uyandırmaya gittim.
pamuk prenses misali uyuyordu, prensi onun için gelmişti ve şimdi onu uyandıracak ti.
yavaş bir sekilde yattığı yerin hemen yanına oturdum. minho sanki hissetmiş gibi kollarını belime sardı. ama hala uyuyordu. ne derin uykusu vardı bu adamın.
bende prenslik görevimi yerine getirmek için dikkatli sekilde prensesimin yüzüne doğru yaklaştım ve yumuşak şekilde öptüm ve geri çekiliyordum ki bir guc beni tekrar onun dudaklarına bastırdı. uyanmıştı. prensesi uyandirmis ve görevimi tamamlamıştım ama prenses daha yeni başlıyor gibiydi. çok hoşuma gidiyordu..
20 saniye kadar sonra zorla da olsa kendimi lee'den ayırdım.
"Lee sen ne gucluymussun öyle lan." güldü böyle soylememe.
"okuldayken de böyle söyleyip dururdun..." özlemle baktı bana, uzun uzun...
"bakma öyle. biticem yoksa."
"öyleli diyosun."
"diyorum ki kahvaltı hazır. bende pamuk prensesi uyandırmak için gelmiştim. ama pamuk prenses hızlı çıktı."
belimi bırakıp kendini yataga sırt üstü bıraktı ve esnedi. bende bu dalginligini fırsat bilip o güzel baldirlarina vurdum.
"ayyss. jisung hemen gel buraya! ahh çok aciyo."
ama ben çoktan mutfağın yoluna koyulmuştur bile ama onun sizlanmalarini duyuyordum. sırf ben duyayım diye bağırdığı makuldu.
"abartma Lee azıcık güçlü ol. bu hiç birşey ben vurmadım bile."
diye ona doğru bağırdım. o da birşeyler demişti ama anlamamıştım. o sırada lavabonun onundeydim ve salatalıkları yıkamaya başladım.
"Lee ne oldu içine mi konu-"
bir anda belimde iki fay hattı dolu el ve arkamda yapılı bir beden hissettim. normalde ben böyle kala kalıcak biri değildim. ama bu adamdan sonra oldu hep. birde üstüne geldi boynumdan öptü. Allah'ım aklımı kaybetmek üzereyim.
"ne oldu jisung şimdi de sen mi icine konuşuyorsun." ve ani bir hareketle beni kendine döndürdü.
"çok ani hareket yapiyosun. yavas ol min."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
super board - minsung
Fanfiction★ 200323 Minho'nun arabası bozulur ve yol üstündeki bir tamircide arabasını tamir ettirmek ister..