٭ 3.3 ٭

215 15 0
                                    


Bir kaç saniye gözlerime bakıp ardından dili İle dudağını ıslatdı. "Ama bu-" kapı çaldığında elini karnımdan çekmiş ve bakışlarını gözlerimden ayrımışdı.

Gelen kişiye içimden beni bu tuhaf durumdam kurtardığı için teşekkür ederken kapıya doğru yönelen Yoongi'nin peşinden mutfakdan çıktım.

Yoongi kapıyı açtığında BTS üyeleri ve Hana içeri girmişdi, "ah Yoongi harika bir aşçı ile arkadaş olduğun için şanslısın" Seokjin kendine hitafen konuşup eve girmiş ve salona doğru ilerlemeye başlamışdı.

Mutfakdan çıkıp salona geçip hepsine kısaca selam verdim, "otur lütfen ayakda kalma" dedi Namjoon odaya girer girmez. Başımı sallayıp kanepenin bir köşesine oturdum.

Hana benim ardımdan gelip yanıma oturmuş ve karnımı okşamışdı. "Küçük bebeğimiz nasıl?" dediğinde gülümsemeye çalıştım, benim dışımda her kes bebeği sahiplenmişdi bile.

"İyi" dedim yutkunurken, başkaları nasıl bilmem ama ben eskiden de pek çocuk meraklısı d eğildim, hatta hiç kimsenin çocuğuna tahamül edemezdim.

Bebekler benim için tatlı değildi aksine fazlasıya çirkin varlıklar olduğunu düşünürdüm. Ki hala düşüncem değişmemişdi.

Bu çocuğu istemiyordum ve sanırım asla istemeyecekdim, çoğu kişiye göre canice gelebilir ama bu benim elimde değildi.

Yüzüne her baktığımda beni bir başıma bırakan babası aklıma gelmeyecek miydi? Ya da ailemin onu istememesi ve bu yüzden beni sokağa atması.

Hiç birini zaten unutamıyordum, unun sayesinde her zaman gözümün önünde olacakdı.

Yaklaşık bir saatin ardından onlar koyu bir sohbete dalmış bense artık her detayını ezberlerlediğim halıyı inceleyerek oyalanıyordum.

Telefonum çaldığında bir anda her kes susmuş ve bana bakmışdı, arayan kişiye bakıp yeşil tuşa basdım ve aramayı cevapladım. "Efendim?"

"Jongin şu an burda konuşmak istiyormusun? Onu evine yollayabilirim sifariş ayağına" alt dudağımı dişlerim arasına alıp bir kaç saniye bekledim, konuşmak istiyordum ama şu an doğru zamanmıydı?

"Evet istiyorum adresi atarım" telefonu kapatıp konum atdım ve ayağa kalkdım, diğerleri sohbete daldığı için beni fark etmemişlerdi bile.

Odama geçip üstüme uzun bir ceket alıp ayakkabılarımı giyindim ve saçımı düzeltip odadan çıktım. Evden kimseye farketdirmeden çıkıp kapıdaki korumalara doğru ilerledim. "Bir şey mi istediniz bayan kim?"

"Birazdan bir arkadaşım sifariş getirecek onu arka bahçeye yönlendirimisiniz?" adam başını salladığında gülümseyip arka bahçeye doğru ilerledim.

Diğerlerinin yanında Jongin ile konuşamazdım sonuçta, arka bahçedeki masanın yanına ilerleyip sandalyeye oturdum, hava artık eskisi kadar soğuk değildi ama sıcak da sayılmazdı, özellikle akşam olunca fazla soğuk oluyordu.

Kollarımı bir birine bağlayıp arkama yaslandım en fazla onbeş dakika sonra Jongin gelecekdi, kafe burdan çok uzak değildi. Hava hafif kararmaya yüz tutmuşdu, tamda kapanma saatleriydi hatta Jongin'in gelirken bütün sülaleme küfür etdiğine eminim.

"Bayan kim Misafiriniz geldi" arkamda duyduğum ses ile doğrulup oraya döndüm, Jongin'in gözleri beni gördüğü an büyürken bir kaç saniye sonra kaşları çatılmışdı.

Koruma bizden uzaklaştığında bir kaç adım atıp yanına ilerledim, "beni kandırdınız?" dedi Jongin şok olmuş sesi ile. Kollarımı beline sarıp başımı göğsüne yasladım.

"Özür dilerim amacım sizi kandırmak değildi sadece söyleyemedim"

Do You Like Us Both // 𝑀𝑌𝐺Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin