٭ 3.0 ٭

245 16 4
                                    


Bakışlarımı kaçırıp etrafda gezdirmeye başladığımda bir süre sessizlik olmuşdu. Ne söyleyebilirdim ki? Aramızda hiç bir bağ yoktu kenardan bakınca aynı onun dediği gibi görünüyordu ama kesinlikle ona acımıyordum.

Sesli bir nefes verdiğinde bakışlarımı anında onu bulmuşdu, gözlerinin dolduğunu gördüğümde ayağa kalkıp yanına geçtim ve hiç düşünmeden kollarımı beline sarıp başını göğsüme yasladım.

Omuzları titremeye başladığında ağladığını daha yeni fark ediyordum, Lanet olsun! şimdi ne yapacağım? Ağlayan -üstelik hamile olan- bir kadını nasıl teselli edebilirdim ki?

Belkide sadece biraz ağlamaya ihtiyacı vardı ha? Ama ya bu hali bebeğe zarar verirse, işte o zaman kendimi asla affetmezdim.

Ellerimden birini saçlarını çıkarıp yumuşak bir şekilde okşadım ve dudağımı saçları arasına bastırdım. "Lütfen ağlama"  benim konuşmamla birlikte ağlaması daha da şidetlenirken teleşlanarak sırtını ovaladım.

Tamam bu kadarı çok fazlaydı bu kadar ağlaması hiç normal değildi. Ellerimi omuzlarına koyup kendimden uzaklaştırdım ve parmaklarımı çenesine sarıp başını kaldırmasını sağladım.

"Sakin ol, ben yanındayım"  ağlaması sesli iç çekişlere dönüşdüğünde başını tekrar göğsüme yasladım. "Ben kötü biriyim" sanki görüyormuş gibi başımı iki yana salladım, "Hayır bu doğru değil"

Alaycı gülüşü kulaklarıma dolduğunda kaşlarım çatılmışdı. "Beni tanımıyorsun" başını göğsümden kaldırıp geri çekildi. "Günlüğüme yazdığım her şeyi okudun değil mi?" yutkundum ve bakışlarımı kaçırıp başımı salladım.

"Oraya sadece bir kısmını yazdım" dediğinde tekrar yüzüne bakmışdım onun ise bakışları yerdeydi. "Hamile olduğumu ilk öğrendiğimde şok olmuşdum bebeği istemedim ama Minho'nun döneceğini düşündüğüm için hiç bir şey yapmadım" derin bir nefes aldı. Bunları zaten ben biliyordum, neden anlatıyordu ki?

"Bir ay saçma bir umut ile geri dönmesini bekledim sonra çocuğu aldırmak istedim ama hiç param yoktu bende çocuk düşerse kurtulurum diye düşündüm" sona doğru sesi kısılmış ve yanağına bir damla yaş daha akmışdı.

"Kendimi çalıştığım apartmandaki merdivenlerden aşağı atdım" dedi bakışları yüzüme çıkarken, gözlerim kocaman olurken yutkunmuşdum, tamam bu kadarını beklemiyordum kesinlikle.

"Ama olmadı hiş bir seferinde başarılı olmadım" dedi ve elbisesinin kollarını yukarı sıvayıp bileğindeki kesikleri gösterirken.

"Sonra çalışmaya başladım ama artık çok geçdi" burnunu çekip eli ile yanaklarını sildi, "en kötüsü de ne biliyormusun? Onu hala istemiyorum, ona çocuğum diyemiyorum, onu istemiyorum, bazen doğdukdan sonra onu bir yerlere bırakmayı düşünüyorum, evet bu zalimlik ama kendimi düşümmekden alıkoyamıyorum, onu sevmiyorum ve asla sevmeyeceğim"

Söylediklerinin ardından ayağa kalkdığında peşinden gidemeyecek kadar şaşkındım, hızlı adımlarla odasına girdiğinde ayağa kalkdım.

Evet böyle düşünmesi yanlıştı ama bu düşüncelerin sebebi olanlar masum muydu?

Ailesi onu bırakmayıp sevgi gösterseler, sevgilisi yanında olsa, yaşadığı bir evi olsa yine böyle düşünürmüydü?

Kapıyı yavaşca açıp içeri girdiğimde yatakda arkası dönük bir şekilde uzandığını görmüşdüm, titreyen vücudundan ağladığını tahmin edebiliyordum.

Yanına gidip gitmemek arasında kalıp en sonunda yalnızlığın ona bu zamana kadar iyi gelmediğini düşünerek yatağa doğru ilerlemiş ve yanına oturmuşdum.

Bakışlarını kısa bir süre bana çevirse de hemen başka yöne dönmüşdü. "Hiç kimse beni istemiyor, annem, babam, sevgilim" bakışlarımı karanlık odada gezdirip ayağa kalkdım ve yatağın diğer tarafına geçtim.

Açıkcası ne tepki vereceğini bilmiyordum ama bunu yapmak istiyordum, yavaş hareketlerle yatağa çıkıp uzandım ve arkadan beline sarılıp ellerimi karnına koydum.

"Ne olursa olsun yanındayım ve asla gitmeyeceğim"

Do You Like Us Both // 𝑀𝑌𝐺Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin