küçük prens ve o

9.7K 413 79
                                    

"Bekliyorsun, bekliyorsun da ömür geçiyor sevdiğim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bekliyorsun, bekliyorsun da ömür geçiyor sevdiğim."

&

"Acaba yıldızlar, günün birinde herkes kendi yıldızını bulsun diye mi yanıyorlar?"

Kafamı ne zaman gökyüzüne çevirsem orada bir yerde mutlaka parlayan bir yıldız görüyordum. Ancak o kadar sönük yanıyordu ki bir gün kafamı çevirdiğimde görmeyeceğimi düşünüyordum.

O yıldız ben onu bulayım diye mi yanıyordu?

Ben onu çoktan bulmuştum. Adım atamıyorum, elimi uzatamıyorum diye yok mu olacaktı?

Elimdeki küçük prens kitabını daha kaç kere okuyacaktım bilmiyordum. Her seferinde başka bir cümlenin altını çiziyor, o cümleyle dalıp dalıp gidiyordum.

Okulda artık tektim, yapayalnız. Elbette çevremde insanlar vardı, sınıfımda konuştuğum insanlar ve benimle konuşan insanlar ancak bu yapayalnız olduğum gerçeğini değiştirmiyordu. Tuana ile o gün, o kafede konuşmuştuk her şeyi. Daha doğrusu, ben abimin öldüğünü söylemiştim ve onun pişmanlıklarını dinlemiştim. Şimdiyse konuşmuyorduk, benim kararımdı bu. Çünkü onunla istesem de konuşamayacağımı biliyordum.

Her ne kadar bu durumdan sadece ben etkilensem de o da çok mutlu görünmüyordu gördüğüm kadarıyla. Garip bir şekilde abisi ve abisinin arkadaşlarıyla takılıyordu, ki bunlar Soner, Alperen ve Bulut oluyordu. Ara sıra kantine su almak için indiğimde veya yemekhaneye gittiğimde görüyordum onları. Soner her zamanki gibi gülüyor ve konuşuyordu, Tuana abisini dinliyordu, Alperen ara sıra onlara katılıyordu ama çoğunlukla telefonla ilgileniyordu. O ise... Sessizdi. Hiçbir zaman çok konuşmazdı ancak bu sefer cidden sessizdi. Gözleri kısık, dudakları düz ve saçları dağınık. Yapılan şakalara ufak bir tebessüm ediyordu, ara sıra cevap veriyordu.

Bir kere onlara bakarken göz göze gelmiştik, gözlerinde gördüğüm ifadeyle mesajlarını hatırlamış sinirlenmiştim. Gözlerimi sertçe çekip yanlarından hızlıca geçmiştim.

Benim hatamdı.

Bulut'un nasıl bir insan olduğunu ve beni önceden nereden vurduğunu biliyordum. Ona silahı verip vuracağı yeri tekrar gösteren bendim. Yaram iyileşmişti evet ama, hala sızlıyordu.

Basit bir şeydi onun için bir başkasına orospu iması yapmak, benim için değildi. Başkasından duysam güler geçerdim belki ama ondan duymuştum o sözleri. Hem de hiçbir şey yapmamışken. Günlerce kendimi yargılamıştım, aynaya bakmaya korkmuştum, koyu renk rujlarımı terk etmiştim.

Kalbimi kıran şey bunca şeye rağmen hala bir yanımın ona inanmak istemesiydi.

Aptaldım.

Sırama başımı yaslayıp gözlerimi pencereye çevirdim. Hava bulutluydu. Gelen ayak seslerinin benimle bir ilgisi olmadığını düşünerek kafamı kaldırmamıştım ancak adım sesleri baş ucumda durduğunda kaldırmak zorunda kaldım. Saçlarımı düzelttim ve bakışlarımı siyah montuyla baş ucumda dikilen kişiye çevirdim.

Bu Kekre Dünyada|| yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin