"Nasıl yani? Şimdi ben yoldan geçen bininci kişi olduğum için bana 10 bin dolar mı veriyorsunuz?!" demiştim şaşkınlıkla. Resmen hayatımın şansıydı bu.
Takım giyen adam gülümseyerek "Elbette size veriyoruz. O yüzden kabul edin lütfen" demişti
"Hayır kabul edemem bunu" diyerek itiraz etmeye kalkıştım. Sonuçta para nereden geliyordu belli değildi.
"Lütfen hanımefendi alın bu parayı. Tek bir şey istiyoruz sizden" demişti. İşte kesin dolandırıcılık yapıyorlardı bunlar.
"Ne istiyorsunuz acaba?" demiştim. Sadece merak yani canım.
"Koca kıçını kaldır" demişti adam gülümseyerek.
Sinirle "Terbiyeni takın ne demek bu şimdi" diye çemkirdim.
Adam kollarımdan tutup beni sarsmaya başladı. "Koca kıçını kaldırmazsan sınava geç kalıyorsun" diye bağırıyordu.
Yerimden fırladım bir anda. Uyandığımı anlamama fırsat vermeden Tuğkan abim elime kıyafet tutuşturup tuvalete sürüklemişti. Ben mal mal giyinirken en sonunda ayılıp sabahki sınavıma geç kaldığımı farketmiş ve bir hışımla banyodan çıkmıştım.
Oğuz elinde sandiviç ile benim çantama koşuyor Burak da montumu ve bugün teslim etmem gereken projem ile girişte duruyordu.
Tuğkan abim arabanın anahtarlarını alarak dışarı fırladı ve kapıyı yüzüme kapattı. Gerçekten şu ailede normal bir günüm geçemeyecekti. Hemen ayakkabılarımı giyip abimin peşinden fırladım.
Gittiğimde abim arabayı çalıştırmaya çalışıyordu. Evet bu çok saçma bir cümleydi ama sorunumuz bu değil. Araba çalışmıyordu. Resmen şans bugün beni es geçip duruyordu.
Abim arabadan inip "Koş şu ileride durak vardı taksiye bindiricem" diyip benden önce fırladı. Ben ise ondan kısa olduğum için anca gidiyordum.
Durağın oraya vardığımda taksi olmadığını gördüm. Ama abim kenarda Kaya ile konuşuyordu. Beni görünce el işareti ile yanına çağırdı. Hızlıca yanına koştum.
"Gece, Kaya seni bırakacak okula hadi atla arabaya" demişti nefes nefese. Ben ise bön bön bakıyordum.
"Kızım hala ayılamadın mı bin arabaya. Sınava git hayde" diyip arabaya ittirmişti beni.
O kadar koşturmadan sonra oturmam ile rahatlamıştım ama resmen ciğerlerim yanıyordu. Nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum.
Daha 5 dakika önce 10 bin dolar kazanmıştım şimdi ise anca nefes almaya çalışıyordum. Ne olurdu ki gerçek olsaydı.
Kaya sınava yetiştirmek için çok hızlı bir şekilde okuluma gelmişti. Ben projemi de çantamı da hızlıca sırtlayıp hemen arabadan indim.
Cama doğru eğilerek "Sözüm olsun istediğin şeyi ısmarlayacağım sana. Cansın var ya sen" diyerek fakülte girişine koştum.
O an ne dediğimi farketmemiştim bile. Şimdi düşünmem gereken tek şey vizesine girmezsem finalinden net kalacağım sınavdı.
Son saniyede sınava yetişmiş ve sınava girmiştim. Yani girdiğimi düşünüyordum. Girmeseydim daha iyiydi.
Sınav çıkışı kafeteryaya gitmeye karar vermiştim ki bizim tayfa oraya kurulmuştu. Hızlıca yanlarına uçtum.
"Nasıl gidiyor gençler? Genç kalanlar?" diye neşeli bir giriş yapmıştım.
Mert bu enerjik tavrıma göz devirip "Sınav mı bize girdi biz mi sınava belli değil nereden geliyor bu enerji?" demişti.
Göz kırpıp "Genetik genetik canım benim" demiştim.
Cansu bizim atışmama gülüp "Akşam sana mı geliyoruz Gece?" demişti.
"Aynen annemden izin kopardım. Abimler işte olur zaten. Bebeleri de evden atarım olur biter." demiştim.
Çıkışta vizelerin bitişini kutluyorduk. Sanki derdimiz yokmuşçasına. 5 kişilik yakın arkadaş grubunda üçümüz aşk acısı çekiyorduk. Diğer ikisi de vıcık vıcık ilişki yaşıyorlardı. Lise sondan beri ayrılmayan bu ikili resmen aşk acımızı çektirmiyordu bize.
"Yeter artık açalım iki şarkı ağlayalım. Ah kalp acısı bu be" diye hayıflanmıştı Defne.
"Bilmez miyim..." diyerek omzunu sıvazladım.
Defne bunu dememle hızlıca bana dönüp "Bilmezsin lan. Seninki aşk acısı değil acımsı. Aşık da değildin. Neyse olsun gel ağlayalım" demişti. Anlık duygu değişimi resmen bendi.
En sonunda ayrılmıştık ve son dersten sonra buluşup evime doğru gitmeye başlamıştık. Ama hiçbirimiz akıllı olmadığı için yolda yürüyemiyorduk. Gülmekten iki dakikada bir yere çömelip duruyorduk.
Aramızda insancıl gülen biri yoktu. Herkes anırarak gülüyordu. Mert resmen etrafındakileri dövüyordu. Uğur ise o gülmüyordu içinden başka bir şey çıkıyordu. Ama Cansu'ya göre 'bebek' gibi gülüyordu. Eğer bahsettiği katil Bebek Chucky ise doğruydu.
Gülerek mahalleye girmiştik sonunda. Eve gitmeden bakkala uğrayıp cips çikolata ne varsa almalıydık. Olabildiğince düzgün durarak almaya çalıştık. Ama kasaya geçtiğimizde Defne'nin iyi günler diyeceğine iyi götler demesiyle kendimizi tutmuştuk.
Dışarı çıkmamız ile arkamdan birinin (Mert), hafifçe (hayvan gibi) vurmasıyla yere amele sümüğü gibi yapışmıştım. Mert bu duruma daha çok gülerek yanında kim varsa dövmeye başlamıştı.
Ben de gülüyordum. Düştüğümde ağlayan biri değildim. Yanında nazlanabileceğim biri olduğu zaman hemen ağlardım o ayrı ama arkadaş ortamında hep gülerdim.
Kolumdan birinin tutmasıyla hemen o tarafa döndüm. "Kusura bakma düştün de yardım edeyim demiştim" diye konuştu Kaya.
'Sana da düşeyim mi yine tut beni' gibi saçma bir espiri yapmıştım içimden.
Kaya sinirle Mert'e doğru ilerledi. "Sen hayırdır. Mahallenin kızlarını mı rahatsız ediyon lan hayvan " diye çıkışmıştı.
Mert ise hızla kendini açıklamaya çalışıyordu ama Kaya'nın ayaklandığını gören gençlerin de ona katılmasıyla işi zorlaşıyordu.
"Hayır hayır. O üniversiteden arkadaşım. Onun elinin ayarı yok gülerken hep böyledir. Hepsi arkadaşım" diye araya girmiştim.
Bunu duyan Kaya anlamadığım bir biçimde bana bakmış sonrasında ise gençlere dağılmasını söylemişti. Şimdi gücünü daha net anlıyordum. Adam resmen ayaklandığı gibi hindi sürüsü de peşinden geliyordu.
Eve gitmek için adımlarken Kaya bileğimden tutmuştu. "Hadi geçin eve siz ben de geliyorum" demiştim bizimkilere.
"Bir şey mi oldu?" diye merakla sordum."Sabah dediğinde doğruyu mu söylüyordun?" demişti sadece. Hemen hafızamı yokladım.
"Elbette. Ne istersen söyle ısmarlarım. Delikanlı kızım ben. Yalan yok. Var da yok yani anladın sen" demiştim. Benim bu cümleme sadece gülümsemişti ve bileğimi bırakmıştı.
"Hadi sen de geç eve iyi eğlenceler." demişti. Ben de ona el sallayıp içeri geçtim. Sağa dönmem ile bizimkileri koltuğa 'biz sizi izlemiyorduk' edasıyla dizildiklerini gördüm. İşte olaylar şimdi başlıyordu. Gelsin eğlence.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucize Mahallesi
ChickLitYeni taşındığımız mucizelerle dolu bu mahallede önceden bildiğim her şeyin farklı olduğunu anlamıştım. Aşkı da dostluğu da burada yeniden öğreneceğimi bilmiyordum. Komedi, tatlı kaos, arkadaşlık, aşk, mahalle temalı bir kitap! İçinde argo bulunur ba...