Sabah bizimkilerin 'iyi misin, hastaneye gidelim mi?' temalı soruları eşliğinde hazırlanmıştım. Şimdi ise ben yemek yerken annem saçımı örüyordu.
Tam annem örmeyi bitirdiğinde Mert'ten sokağın başında olduğuna dair mesaj gelmişti. Bizimkilere görüşürüz diyip üstüme de salaş bir hırka alıp çıkmıştım.
Kulaklığımdaki müzik resmen son seste ilerlerken birinin kolumdan tutmasıyla irkildim ve hemen ona döndüm."O kadar seslendim resmen kopmuşsun" demişti Kaya. Yanında da tayfası vardı.
Ruhsuz bir şekilde "Duymamışım ya" demiştim. O ise bu cevabımdan sonra yüzümü incelemeye başlamıştı.
"İyi misin? Dün de bir baktım yoktun" demişti
"Baksan görürdün gittiğimi" diye kendi kendime mırıldanmıştım ama o duymamıştı.
"İyiyim ya dersim var diye yatmaya gittim" diye kısa bir açıklama yaptım.
Kaya hala emin olmaya çalışır gibi yüzüme bakıyordu. "Halsiz gibisin. Gel okula bırakayım seni" demiş ve gülümsemişti.
Gülümsemesiyle salak kelebekler yerinde durmuyordu sanki. Yumruk atacaktım o olacaktı en son. Tam konuşacaktım ki yanımıza gelen arabayla sözüm yarıda kesildi.
"Lan hadi hadi. Geç kalırsak özür tatlısını sen alırsın ben almam" demesiyle Mert'e dönmüştüm. Burada olması hem rahatlatmışken bir yanım da Kaya ile gitmek istiyordu.Kaya ciddi bir yüz ifadesine büründü. "Seni tutmayayım. Arkadaşın da gelmiş zaten" diyip arkasını dönüp gitmişti. Bense ne olduğunu anlamamıştım.
Arabaya bindim ve okula gittik. Okulda bizimkilere olanları anlattıktan sonra herkes bir fikir uyduruyordu.
Mert belki de o kızın kafasında kurduğunu söylemişti. Çünkü bugünkü tavrını görmüştü.
Cansu ise ağır bir sövmüş sal bunu demişti. Uğur da hanımcılık yaparak Cansu'yla aynı fikirde olduğunu söylemişti.
Defne ise o zaman onu boşver ben sana birini ayarlayayım diye ısrar etmişti. Günün sonunda ise sadece kafam daha çok karışmıştı.
Çıkmama yakın abim aramış. Beni Kaya'nın alacağını söylemişti. Yemek yemeğe gideceklerini ve beni de götürüyorlardı. Reşit olanlar kulübü olarak eğlenmek hakkımızmış.
Okulun ana kapısında beklerken birinin kolumu tutmasıyla ona döndüm. İnsanların kolumla ne derdi vardı anlayamıyorum.
"Gece iki dakika konuşalım mı?" demişti Bora.
Haftalarca peşimden koşmuş en sonunda tamam düşünceli çocuk bir konuşalım demiştim. Kısa flört döneminden sonra ise tamamen mantığımı kullanarak 'benimle ilgili ve değer veriyor' diyerek çıkmaya başlamıştım.
Beyfendi daha kırkı çıkmadan beni aldatmıştı. Tam olarak 16. günde öğrenmiştim. Kalbimin normalde beni yarı yolda bırakmasını normal buluyordum ama mantığımın bu sefer başarısız olmasıyla ayakta alkışlamıştım resmen.
Aldatılmamı da gittiğimiz kafedeki garsondan öğrenmiştim. Garson "Abi geçen gün getirdiğin yenge nerde. Sevdiği pastadan çıktı" demişti. Bora ne kadar toparlamaya çalışsa da başaramamıştı.
Ben de sadece yüzüne sessizce bakmış sakin bir şekilde eşyalarımı toplayıp gitmiştim. Defalarca ulaşmaya çalışmıştı bana ama her defasında engelliyordum. Ama maalesef ki yüz yüze engelleme özelliği gelememişti.
Bora'nın bana beklentiyle bakmasına karşın ben ona aşırı derecede duygusuz bakıyordum.
Sessizliğe dayanamayan Bora "Gece konuş benimle hadi. Bak kaç yıldır seviyorum seni. Anlattım di mi sana? Hadi gel kırma beni. Bir dinlenmeyi hak ediyorum" demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucize Mahallesi
ChickLitYeni taşındığımız mucizelerle dolu bu mahallede önceden bildiğim her şeyin farklı olduğunu anlamıştım. Aşkı da dostluğu da burada yeniden öğreneceğimi bilmiyordum. Komedi, tatlı kaos, arkadaşlık, aşk, mahalle temalı bir kitap! İçinde argo bulunur ba...