Bölümü geç attığım için özür dilerim :3 (evet sadece böyle kuru bir özür :|)
hadi iyi okumalar dilerim <3
_____________
3 gün sonra...
Bir iki gündür çok kötü hastaydım ve ara sıra da kusuyordum. Ayağa kalkıp yürüyebiliyorum, yani pek de önemli bir şey değil sanırım. Diye düşünerek yorganıma iyice sarıldım.
"Nora Hanım, Jack Bey sizi odasına çağırıyor." dedi Emily. 'Tamam' anlamında başımı salladım ve yavaşça yataktan çıktım. Şuan haylazlık yapacak bir enerjim olmadığı için ayaklarımı sürüye sürüye odamdan çıktım ve hemen yanımdaki odanın önünde durdum.
Kapıyı tıklatıp içeri girdim. Jack sandalyesinin üzerine oturmuş ciddi(?) bakışlarla bana bakıyordu. "Beni çağırmışsın?" dedim yorgun bir sesle. Yavaşça ayağa kalktı ve aynı yavaşlıkla yanıma kadar geldi.
"Son günlerde garip davranıyorsun, iyi misin?" dedi. Mükemmelim! O kadar iyiyim ki odama gidip gebermek istiyorum! "Ne alakası var?" dediğim sırada bir adım geriledim. Kaşlarını çattı ve elini kaldırıp alnıma koyduğu an hızlıca geri çekildim.
"Nora sen yanıyorsun!" diye endişeyle bağırdı. "Aa! Öyle mi, hiç fark etmemişim. Gideyim, yatayım geçsin. Merak etme bana bir şey olmaz." dedim ve arkamı dönerek kapıyı açtım. Jack kapıyı kapattı ve beni kendine doğru çevirdi. "Jack ciddiyim birazdan gidip yatmazsam bayılabilirim."
"Saçmalama! Hemen hastaneye gidiyoruz." dedi ve beni kolumdan tutarak çıkış kapısına doğru yürütmeye başladı. "Jack çok yorgunum bırakır mısın!" diye kolumu kurtarmaya çalıştım ama inatla bırakmıyordu. "Tamam, ama lütfen tut, galiba bayılacağım." dedim.
Jack'ten...
"Tamam, ama lütfen tut, galiba bayılacağım." dedi ve bir kaç saniye sonra kendinden geçti. Aptal kız...
~~~
"Emin misiniz? Uzun süredir alkol almıyordu."
"Bu normal bir ateşli hastalık olabilir ama buraya getirilmeseydi mide kanseri olduğu çok geç fark edilir ya da hiç fark edilmezdi. Ve arz edersiniz ki bu vakit bile Nora Hanım'ın sağlığı için oldukça geç. Fakat kanserin %15'i de genetik."
"Yani, ne yapmalıyız?"
"Nora Hanım'ın bir an önce hastaneye yatırılması ve ameliyat olması gerekiyor.."
~~~
"Ne olmuş yani biraz ateşim çıktıysa, ölecek miymişim?" dedi. "Dediklerine dikkat et ve biraz ateş dediğin kırklarda vardı." dedim. "O normal değil mi?" diye sordu. Bir dakika, ne?
"Tabii ki de değil, kafayı mı yedin?" diye sertçe konuştum. "Son 2-3 aydır hastalandığımda hep ateşim kırkları buluyordu." dedi ve omuzlarını silkti. "Sık mı hastalanıyorsun?" diye sordum. "Evet, bu biraz garip." dedi elini çenesine koyarak. "Ama sen neden şimdi beni sorguya çekiyorsun anlamadım?" Kaşlarını çatarak söylediği şeye sakince gülümsedim.
"Tamam sen biraz dinlen sonra tekrar yanına gelirim." dedim ve saçlarını karıştırdıktan sonra sandalyeden kalktım. Odanın kapısından çıkmadan hemen önce omzumdan arkaya bakarak konuştum. "Ha! Bu arada, çabuk iyileşte odanı baştan sona yenileyelim." Tepesine kadar çektiği örtüyü yavaşça indirdi ve o kocaman gözlerini daha da büyüttü.
"Sen ciddi misin?" dedi şaşkınlıkla. Yüzüm ona bakacak şekilde arkamı döndüm. "Evet, niye? Sonuçta ev benim evim." dedim sırıtarak. "Şu an ayakta olsaydım sana sarılabilirdim." dedi mutluluk fışkıran gözlerle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorla Aşk
Подростковая литература"Merak etme seni kendime elbet bir gün aşık edeceğim." Başımı iki yana salladım. "Zorla aşk olmaz." Güldü ve elimi dudaklarına götürüp öptü. "Hikayenin adı Zorla Aşk'tı ve bu hikayenin iki ana karakteri vardı. Kız erkeği kaç defa yüz üstü bıraksa d...