iyi okumalar ♡
-
Yazar
"Sieun? Hoş geldin."
Yavaş adımlarla odaya girdiğinde gördüğü ilk şey büyükanne Ahn olmuştu. İlerledi, her adımında boğazı düğümlense de ilerledi. Önce büyükanneyi selamladı, daha sonra her zamankinden daha ağır gelen sırt çantasını koltuğun üzerine koyup sandalyeyi Sooho'nun yanına çekti. Oda sessiz ve kasvetliydi, Sooho'nun olduğu bir ortam ilk defa kasvetliydi.
Alışmaya çalıştığı ama asla alışamadığı görüntüye baktı sandalyeye oturarak. Makineden gelen kalp atışlarının sesi, eline bağlı serumlar, gittikçe daha da belirgin olan elmacık kemikleri...
İç geçirdi, buraya her geldiğinde yaptığı gibi. Sadece iç geçirdi.
"Sieun-ah, yanımda bir sürü leziz şey getirdim. Beraber yiyelim diye. Ben bir masa getireyim karnımızı doyuralım. Olur mu oğlum?" Büyükanne elinden geldiğince gülümsemeye çalışıyor, sakin ses tonuyla Sieun'un dalıp gitmemesi için uğraşıyordu. Bu süreçte birbirlerinden başka kimse yanlarında yoktu. Sieun büyükanneye destek olmak için çaba gösteriyor, büyükanne Ahn ise Sooho'nun ona emanet ettiğini düşündüğü Sieun'a sahip çıkıyordu.
"Oh, ben getirebilirim isterseniz. Zahmet etmeyin." aceleyle sandalyesinden kalkarken büyükanne Ahn onu geri oturttu. Sieun alttan ona bakarken büyükanne gülümsedi. Yanından geçti omzunu patpatlayarak. Sadece, onları biraz yalnız bırakmak istemişti.
Ve işte, kapı kapandığında tamamen yalnızlardı. Biraz daha yaklaştırdı sandalyesini, elleri yatağın kenarlarına tutunuyordu öylece. Susuyordu yine. Hiç olmadığı kadar konuşmak istiyordu ama yine susuyordu. Haftalardır gördüğü solgun yüze bir şeyler anlatmak istiyordu. Neden? Neden konuşabilecekken sustu? Neden sarılabilecekken sarılmadı, gülümsemedi? İstese de yapamazdı şimdi. Sooho uyanana kadar yapabileceği tek şey ders çalışmak ve biraz da yemek yemekti. Aklına gelen şeyle güldü hâline.
Sooho'yla tanışmadan önce de bunları yapmıyor muydu zaten?
Eskisi gibi olmuştu yine, değil mi? Evet, evet kesinlikle eskisi gibi olmuştu. Tek fark, artık hissettiği duygular vardı. Bir zamanlar varlığından bile şüphe duyduğu duygular.
Pişmanlık, hüzün, öfke.
"Ne komik, değil mi?" ağlayamıyordu bile. "Tükenmiş gibi hissediyorum." o kadar yorgun hissediyordu ki, dudaklarının hareket ettiğini zar zor görebilirdiniz. Ruhsal bir yorgunluk mu? Hayır hayır, ruhu o kadar yorgun ki artık fiziksel olarak da bitkin hissediyor. Hepsi bu.
"Ne zaman uyanacaksın?" Gerçekten, ne zaman uyanacaktı? Sabrı kalmamıştı. Öyle ki daha önce hiç söylemediği adını haykırarak ağlayacaktı artık. Sonuca yaklaşmış hissediyordu. En yakınını kaybetmenin eşiğinde duruyordu hâlâ. İnce bir ipte umursamazca yürüyor; yolun sonuna mı gidecek, aşağı mı düşecek bilmiyordu. Sadece ilerliyordu işte.
Dudakları kurumuştu. Arkasındaki koltuktan çantasını alıp su şişesini çıkardı. Sandalyesine geri otururken birkaç yudum su içti. Kapağını kapatarak yanına koyarken olanlardan bahsetmek istedi. Duymayacağını bile bile.
"Yeni bir okula nakil oldum." ilk gün yaşadıklarını düşününce sinirlendi yine. "Hiçbir zaman akıllanmıyorlar, biliyor musun?" Kaşlarını kaldırarak konuştu. "Hiçbir zaman, asla durmuyorlar." cümlelerinin arasında düşünüyordu. Yorulduğunu, sıkıldığını ve bu işkenceyi nasıl bitireceğini. "Elimde kalan tek şey, yine, eğitimim ama bu okulda o bile mümkün değil." sessiz konuşuyordu, Sooho'nun kalp atışlarının sesini bastırmasın diye. "Young Yi artık büyükanneyi bile aramıyor. Sanırım yeni bir hayat kurdu, ha?" gülümsemeye çalıştı, olabildiğince. "Onun adına mutluyum, eğer mutluysa." Büyükanneyi kontrol etmek için ayağa kalktı.
"Şimdi yalnızca sen ve ben kaldık."
-
"Ellerinize sağlık büyükanne Ahn. Hepsi çok lezzetliydi." Nazik gülümsemesine anlayışlı bir tebessümle karşılık verdi büyükanne. Bu çocuğun çok yorgun ve umutsuz olduğunu biliyordu. Hayatında değer verdiği iki şeyden biri şu anda yanında yoktu. Onu ayakta tutan tek şey dersleriydi artık. Sooho'nun da Sieun'a benzediğini fark etti ve bu düşünceye gülümsedi tekrar. Sieun, Sooho için çok önemli olmalı diye düşünmüştü Sooho'nun ondan ilk bahsettiği gün.
Öyleydi.
Çocuğun uykusuzluktan çökmüş göz altlarına baktı ve konuştu. "Sieun-ah, eve gidip dinlenmelisin."
Sieun, en son ne zaman güzelce uyuduğunu bile hatırlamıyordu. Yavaşça başını kaldırıp büyükanneye baktı. Endişeli bakışları üzerindeydi. Keşke dinlenebilseydim, dedi içinden, böylece onunla daha fazla konuşabilirdim. Onu özlediğimi, ona ihtiyacım olduğunu söyleyebilirdim.
"Siz de dinlenmelisiniz. Yorgun düşmüş olmalısınız." büyükanne kafasını onaylamazca salladı. "Sınavların başlıyor Sieun, çalışmalısın. Sooho onun yüzünden derslerini aksattığını bilseydi çok üzülürdü." Sieun gülmek istedi bu cümleye. Üzülmez, takılırdı kesinlikle. Her zamanki Sooho işte, değil mi? "Hey, beni bu kadar sevdiğini bilmiyordum. Şımardım şimdi." derdi. Evet evet, tam olarak bunu söylerdi.
Aklına gelen şeyle heyecanlı -ama aynı zamanda sakin- bir şekilde büyükanneye baktı. "Bugün Sooho'nun yanında ben kalabilirim. Bir hafta boyunca gelemeyeceğim zaten. Siz de dinlenmiş olursunuz." Elleri her zamanki gibi yatağın kenarında duruyor, karşısındaki kadının tereddüt dolu yüzüne bakıp cevabını bekliyordu. En sonunda, büyükanne derin bir nefes aldı ve kafasını salladı. "Tamam, öyle olsun. Ona iyi bakacağına eminim." büyükanne gülümserken Sieun saygıyla başını eğdi ve yaşlı kadın ayağa kalktı. Ardından çocuk birkaç adım sesi duydu, başının üstüne küçük bir öpücük, şefkatli bir okşama ve kapı sesi.
Gözlerinin dolduğunu hissetti. Biri ilk defa saçlarını okşadığı için mi, o küçük ama duygu dolu öpücük için mi yoksa Sooho'yla yalnız kaldıkları için mi? Cevabı bilmiyordu ama bu saatten sonra önemi de yoktu. Sadece ağlamak istedi. Günlerce içinde tuttuğu tüm duyguları atmak, bütün öfkesini kusmak istedi. Bu yüzden ağladı. Sadece ağladı. Boğazının yırtıldığını hissedecek kadar çok bağırdı o gece, defalarca küfür etti. Özürler diledi, yalvardı, hâli kalmayıncaya kadar adını seslendi.
Bağırışlarını herkes duydu, kimse yanına gelmedi. Alışmışlardı çünkü. Ne kadar basit değil mi? Onlar alışmıştı.
Sooho'nun parmak uçlarına dokunarak başını kollarına yaslayıp uyumadan önce, son kez konuştu.
"Özür dilerim. Orada olmadığım için."
-
Umarım bu hikayeyi beğenirsiniz <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Weak Hero Class 2 ★
FanfictionWeak Hero Class 2. sezon kurgusudur. Gelecek olan 2. sezonla bağlantısı yoktur. yeon sieun ♡ ahn sooho (bromance/bl) bxb