3- Teşekkür

441 54 80
                                    

iyi okumalar♡


-



Yazar


Yavaş adımlarla Young Yi'nin karşısındaki sandalyeye doğru ilerledi. Kız telefonuyla ilgileniyordu, her zamanki gibi. 

Sandalyeyi çekip oturduğunda nihayet gözleri ona dönmüştü. Kız telefonu kenara bırakıp ellerini bacaklarının arasına sıkıştırdı, Sieun ise elleri cebinde konuşmasını bekledi. Her zamanki yüz ifadesiyle.

"Sooho... Nasıl?" Çekinerek sormuştu sorusunu. Son 2 haftadır tek iletişimde olduğu kişiyle, büyükanneyle, konuşmamıştı. Bumseok'un sözleri... Haklı olduğunu düşündü. Sooho'nun durumunu merak etse bile sormaya hak görememeye başladı kendisinde. Onun yüzünden olmuştu her şey. Evet, en büyük suçluyu kendisi olarak görüyordu. Bu yüzden onların hayatından tamamıyla çıkmak istedi. Yapabildi mi? Pek sayılmaz, işte buradaydı.

Sieun iç geçirdi gözlerini masaya dikerken. Young Yi'yi suçlamıyor, hatta onu anlıyordu. Düşüncelerini tahmin edebiliyordu ve kızamazdı ona bu yüzden. "Aynı." demekle yetindi. Durumun özeti buydu, aynı.

Genç kız başını salladı ve konuşmak için ağzını araladı tekrar. "Özür dilerim." Sieun şaşkınlıkla karşısındakine dikti gözlerini. Neden özür dilediğini anlamamıştı. Young Yi bakışlarını masadan ayırmadan devam etti. "Aranıza girmemeliydim." Söylediği şeye karşı bıkkınlıkla nefes verdi Sieun. Saçmaladığı için ciddiye almıyordu bile. "Yapma şunu, Young Yi." dedi ve ona dönen gözlere bakarak devam etti. "Senin suçun değildi." Bumseok'un suçuydu. Kabul etmek istemese de gerçek buydu. Bumseok yüzünden bu hâldeydi Sooho. Düştükleri duruma gülmek istese de yapamayacağını bildiği için sustu. Young Yi'yi beklemeye devam etti.

"Önemli bir şey yoktu, seni meraklandırmış olmalıyım. Sadece özür dilemek istedim." Mahcup bir şekilde konuşmasına karşı sustu Sieun. Çünkü ne diyebilirdi ki? Söyleyeceğini söylemişti zaten. 

Tam o sırada, büyükanne Ahn aradı. Aramayı gören Young Yi "Hoparlöre al, hoparlöre." dedi. Sieun telefonu açarak hoparlöre aldı ve "Evet, büyükanne?" diyerek cevapladı. Kısa süreli bir sessizlikten sonra konuştu yaşlı kadın. "Sieun-ah..." büyükannenin titreyen sesi Sieun'u endişelendirirken Young Yi karşısındaki çocuğa baktı korkuyla. Sooho'ya bir şey mi olmuştu?

"Sieun-ah, Sooho-Sooho parmağını hareket ettirdi!"

İşte o an zamanın durduğunu hissetti.

Telefonu kapatarak sandalyeden hızlı bir şekilde kalktı ve asansörü bekleyemeyeceğini düşünerek merdivenlere doğru tüm gücüyle koşmaya başladı. Sonunda, sonunda bilinci yerine gelmişti. Artık tek yapması gereken biraz beklemekti. Uyanacaktı, emindi artık. 

Odanın olduğu kata ulaştığında nefes nefese kalmıştı çoktan. Hızlı adımlarla doktor ve hemşirenin göründüğü odaya girdi. Büyükanneyle konuşuyorlardı. 

"Tekrar geçmiş olsun." Saygıyla eğilip odadan çıktıkları sırada Sieun her zaman oturduğu sandalyesine doğru ilerlemiş, büyükannenin umutlu yüzüne karşı aynı şekilde bakmıştı. Yerine oturup Sooho'nun elini tuttu. Gözlerinin dolduğunu ve çenesinin titrediğini hissetti yine. Alışamıyordu bu hisse. Ağlamak istemiyordu. "Teşekkür ederim." dedi kısık sesle, bırakmadığın için teşekkür ederim. O kadar sessiz bir fısıltıydı ki kendisi bile zor duymuştu. 

Büyükanne torununun saçlarını severken Sieun avucu içindeki eli okşuyordu. O kadar sıcak hissettiriyordu ki...

Aklına Young Yi'nin gelmesiyle ayaklandı. Büyükanne'ye dönüp "Young Yi gelmiş, onunla konuşsak iyi olur." dedi. Büyükanne onu onaylayıp Sooho'nun başına bir öpücük kondurdu ve odadan çıkmak için ilerledi Sieun'un ardından.

Weak Hero Class 2 ★Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin