9- Parlak bakışlar ve engeller

406 41 47
                                    

iyi okumalar ♡

-





Yazar

Sieun, dershaneden çıkmış evine doğru ilerlerken, köşe başındaki Kwan ve arkadaşlarını gördü. Pes etmeyeceklerdi anlaşılan. Adımlarını yavaşlatsa da ilerlemeye devam ediyordu. Ne istediklerini anlamak zor değildi, meydan okuyacaktı. Ama onlarla uğraşacak zamanı yoktu şu an. Bir an önce eve varmalıydı. Yanından geçip gidecekken Kwan ona seslendi.

"Yeon Sieun!"

Genç çocuk her ne kadar bunlarla vakit kaybetmek istemese de peşini bırakmayacaklarını biliyordu elbette. Çözüm bu değildi. Bu yüzden kaçmadı. Yavaşlayarak durdu ve arkasını döndü. Her zamanki ifadesiz yüzüyle karşılarındayken, Kwan'ın bakışları sertti. O günkü olay yüzünden sinirli olmalıydı. Böyle insanlar toplum önünde rezil olmayı sevmez, ama insanları rencide etmeye bayılırlardı. Gururlarının kaynağı kişilikleri değil, egolarıydı.

Arkadaşları geride kalırken, öfkeli olan birkaç adımda Sieun'un önüne geldi. Ona yukarıdan bakıp karşısındakini korkutmaya çalışsa da, Sieun göz temasından kaçınmıyordu. "Beni takip et." Kwan normal bir ses tonuyla konuştuktan sonra önden ilerlemeye başladı. Sieun da arkasına dönmüş onu izlerken arkadaşlarının omzundan itmesiyle takip etti adımlarını. Önde Kwan, arkasında Sieun ve en arkada da 2 arkadaşı varken genç çocuk ne yapması gerektiğini düşünüyordu. 3 kişiyle baş edebilir miydi emin değildi, bu çocuklar aptal olsa da güçlüydü. İlerledikleri yola baktı önce. Yıkım kararı alınmayan, inşaası henüz bitmemiş ve terk edilmiş binalarla dolu bir mahalleye benziyordu. Burada fazlaca tuğla olmalı, diye düşündü. Yerdeki boş boya kutularına ve yarısı dolu olan çuvallarda geziyordu gözleri. Her yerde işe yarar şeyler olması onun için büyük bir avantajdı. 

Kwan, inşaası -yüksek ihtimal- durdurulmuş olan bir binanın içine girerek Sieun'a döndü. Çocuğun arkasındaki iki arkadaşı da yanına geçtiğinde konuşmaya başlamıştı. "Kendini zeki sanıyorsun, değil mi?" Sieun sessizce dinliyordu onu. "Okul birincisisin diye bizi ezebileceğini mi düşünüyorsun?!" Kwan elleri cebinde sakin bir şekilde başladığı konuşmasına öfkeyle bağırarak devam etmişti. Sieun yine sessiz kaldı. Onları ezmiyordu aslında, sadece kendisini ezmelerine izin vermemişti. Bu, onlara göre bir baş kaldırıydı. Ve yine onlara göre, itaatsizlik eden herkes kendini yüksekte görüyordu. Sieun gerçeği bilse de onlara anlatmanın yararsız olacağının farkındaydı. Eh, pek iletişim kurulacak tipler değildi sonuçta. Bu yüzden sessizce hamlesini bekledi.

"Kim kimi eziyor göreceğiz." Kwan arkadaşlarına Sieun'u tutmaları için başıyla komut verdiğinde, hızlı adımlarla karşılarındaki çocuğa ilerlediler. Genç çocuk akıllarındaki planı anladı ve kaçmaya karar verdi. Ama öncesinde zaman kazanmalıydı. Solunda duran çuvalı hızlıca savurup var gücüyle koşmaya başladı. Onlar gözlerine giren kumların verdiği acıyla geri çekilirken, Kwan şaşkın yüzüyle olayı kavrayıp Sieun'un peşinden koştu. Çocuk koşmaya devam ediyor, bir yandan da yolu unutmamaya çalışıyordu. Solundaki mor kapı, ilerideki çiçekçi ve mahallenin çıkışındaki oyuncakçı. Her dönüşün köşesinde olan nesnelerin hepsi aklındaydı. Her birini hatırladı.

Fakat ne yazık ki, bacaklarının arkasındaki çocuktan çok daha kısa ve ondan çok daha az sportif olduğu gerçeği değişmiyordu. Koşmaya önceden başlasa dahi yakalanmaması düşük bir ihtimalden öteye geçemezdi. Ona yetişeceğinin bilinciyle kaçmaya devam etse de amacı çıkışa yeterince yaklaşmaktı. Böylece onları atlattığında hızlıca ulaşabilirdi evine. Tek yol buydu.

Çiçekçiyi geçtiği sırada bacaklarındaki gücün tükendiğini hissetti. Kwan ise ona kıyasla oldukça dinç olmalıydı. Çünkü dediğim gibi, aynı değillerdi. Arkasındaki çocuk kapşonundan tuttuğu gibi Sieun'u soldaki metruk binaya fırlattığında, çocuk dinlenmek için yerde kalmaya devam etti. Şu an ayağa kalksa da onunla baş edecek enerjisi yoktu. Kwan yavaş adımlarla yerdeki çocuğun yanına ilerlerken, bir yandan da konuşuyordu. "Kaçarak kurtulabileceğini düşünecek kadar salak mısın? Nasıl birinci oldun sen?" Arkadaşları da nefes nefese onlara doğru geliyordu bu sırada. Kwan sol tarafındaki yoldan gelen arkadaşlarına bakıp onları azarlarken, Sieun aklına gelen fikirle gözünün önündeki ayakkabıların bağcığını birbirine bağlamaya başladı. Bu ona biraz da olsa zaman kazandırır, Kwan bağcıkla uğraşırken kendisi de arkadaşlarını etkisiz hâle getirirdi.

Weak Hero Class 2 ★Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin