1

1.4K 78 15
                                    

Mart 2018

Arda.

"Alper lütfen bunu yapma"

"söyleyeceğimi çoktan söyledim Arda evine geri dön "

"dönemem dönemem ben dönemem bana dön deme nefes alamıyorum dönemem"
diyen isyankar sesim ve bir taraftan nefes almak ister gibi yakamı çekiştiren elimle hıçkırmaya başladım.

Kılı bile kıpırdamamıştı.

Yanında ki arkadaşlarına bakıp esmer kaşlarını çatmakla yetinmiş, onlar hızla ortamı terkederken siyahlarını yine bana çevirmişti.

Onun gibi iradeli olamıyordum, karşısında bir salyangoz  gibiydim şu an ama ayrılık kararını geri alacaksa öyle olmaya da razıydım.

'salyangoz..'

Beynimin içinde dönen kelimelerin hangi anıya ait olduğunu hatırladığımda elimi kalbime çıkarıp sıkıcı bastırdım, sevişmemizin sabahında salondaki tvden yükselen sesle zihnimize doluşan kelimeler..

"Kara salyangozları türleri çoğunlukla ‘hermafrodit’dir, yani hem erkek hem de dişi üreme organlarına sahiptirler. Bununla birlikte, genellikle kendi başlarına yavru yapmazlar; başka herhangi bir salyangozla çiftleşmeleri gerek..." sus artık,susun artık..

Bir kaç  damla  gözyaşım ardışık halde  yanağımdan aşağıya süzüldü.

"böyle mi bitecek gerçekten, sebepsiz, birden bire, benden sıkıldığına inanmamı mı bekliyorsun? "

Sıkıntılı bir nefes daha verdi.

Aslında bu ona yönelttiğim bir soru değildi, bunu günlerdir kendime soruyordum şimdi ise sadece kendime tekrar ederken onun gözlerine bakıyordum.

"Evine geri dön Arda konuşacak bir şeyimiz yok artık"

Çenesindeki gerginliğini, öpmeye doyamadığım o enfes çukurunun nefes alışından anlayabiliyordum , sakin görünüyordu ama içerde dişlerini sıkıyordu biliyordum.

Ne ara böyle duygusuz olmuştu bana karşı?

Arkadaşları yavaş yavaş etrafından kalkıp içeri girmişlerdi ve geride ben, beni durduramayacağını anlayınca benimle gelen Asya ve karşımda rahatca oturmaya devam eden Alper kalmıştık.

Babasına ait bilardo salonunun önünde yan yana dizilmiş sandalyelerden birinde oturmuş ifadesiz bakışları ile beni izliyordu.

Ne ara bu kadar taş kalpli olmuştu bana karşı yoksa baştan beri mi böyleydi?

Kendi acımasızdı ama  az önce yanında oturan arkadaşlarının yüzünde ki acımayı görmüş ve böyle bir anda bundan medet bile ummuştum, çünkü içimdeki acı dayanılmazdı ve gitgide bana ölümü çağrıştırıyordu. Ölmek istiyordum çünkü onsuz nefes bile alamıyordum artık.

Hatırama düşen sahne ile elimi karnıma indirdim, kramp gibi bir ağrı girmişti aniden.

Zihnimde canlanan sahnede Alper çayımın şekerini atıyor elimde ki kaşığa uzanıyordu.

"bebeksin sen beceremezsin şimdi dökersin ver" diyerek kaşığı  elimden alıyor ve çayımı karıştırıyordu. Gözlerim yüzünün keskin ve buğday rengi pürüzsüz köşelerine dokunup dudaklarına iniyordu.
"seni seviyorum, çok seviyorum" cümlesi dudaklarımdan istemsizce döküldüğünde karşılık vermese de gülüşü dudağının kenarına oturuyordu ve ben uzanıp utanarak dudağının kenarına tünemiş olan o enfes çukuru  öpüyordum.

Guguk KuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin