Bilmediğin bir dili konuşuyor olabilirim.
Mümkündür.Yaralarımın ilacını ararken ilacın aslında zaman olduğu gibi vasat bir gerçeklikle tanıştım.Oysa ki yaraları iyileştirmenin, zamanla alakası olduğuna asla inanmazdım. Şimdi ise bundan emindim. Benim yaralarım zamana paralel çizerek iyileşecekti.
Bir gün, gözlerimi hiç bilmediğim bir gerçekliğe aralayacaktım, kim bilir, belki. Belki bir gün uyanıp geçmişe dair tek bir duygu kırıntısı bulamayacaktım kalbimde. Her şeyi unutacaktım belkide.
Sahi unutmak nasıl bir şeydi? Sevdiğimiz birini artık sevmediğimizi anlamak nasıl bir sonla ve başlangıçla mümkündü?Bir gün uyanıp artık sevmiyorum yaşasın mı diyecektim yani? Kimbilir, belki.
Mert ile buluşmamızın üzerinden sadece bir gün geçmişti ve ben o bir günü de okulu ekerek geçirmiştim. Zaten hayatımda üç kez okul ekmiştim ve üçüncüsü de dündü. Bir gün önce de Mert ile buluşmak için okula gelmeyerek muhtemelen beni tanıyan herkesi şaşırtmıştım. Hayatım da ilk defa gerçekten kendimi zorlamayı bırakıp yapmak istediğim şeyi yapmıştım.
Şimdi ise annem dahil herkes hasta olduğumu düşünürken uykumu almış ve keyifliye bir kala halimle okul yolunu çoktan arşınlayıp binaya girmiştim bile.
Dersin başlamasına sadece iki dakika vardı ve ben bir ilki daha gerçekleştirip derse en son giren kişi olacaktım. Bu bayrak çoktandır Alper ve ekürilerinin elindeydi.
Koridor boyunca, sınıf kapıları hocalarla birlikte çekilip kapanırken ortalık sessizliğe gömülmüştü. Bense koridorun sonunda ki sınıfa rahat ve sabit adımlarla ilerlerken kendimi bir şekilde daha iyi ve güvenli hissediyordum.
Ne demişti Mert o gün '
"Boş veer delirsin herkes, bu kadar düşünme, fazla iyisin,keyfine bak biraz"
Tek bir cümlesi ile sanki zihnimi telkin etmiş gibiydi. Kendim bile şaşırıyordum şu anki halime.
Sınıfa doğru ilerlerken Mert' in söyledikleri hafızamda tekrar etti.
"Daha önce de aşık oldun mu ?" Apler'den önce yani? "
Bir düşünüp başımı sallamıştım. Hoşlandığım olmuştu ama aşk başka türlü bir histi. Bunu da sadece Alper de tatmıştım.
"Hayır"
"O zaman zorlanman çok normal değil mi?" Belki sonra kendin bile şaşıracaksın kendine, bilemezsin "
"Nasıl yani?"
"Yani, henüz kendini tanımıyorsun, şöyle düşün, bir yemeği yemeden onun hakkında kokusuna bakarak ne kadar doğru yorum yapabilirsin?"
"Hmm"
Dirseklerini masadan çekip arkasına rahatça yaslandı ve olduğu yere hafifçe yayıldı. Zaten uzun olduğu için böyle bile benle aynı oturuyormuş gibiydi.
"İlk kez aşık olup acı çekiyorsun ama bu süreci nasıl atlatacaksın biliyor musun? Hayır, çünkü daha önce deneyimlemedin böyle bir şey"
"Yani?"
"Yanisi abisi" deyip hafifçe gülümsedi.
Gülümsediği zaman dolgun dudakları tam bir eşitlikte değil de sol yanı çok hafifçe, hatta dikkat etmeyen birinin farkedemeyeceği şekilde sola kıvrılıyordu.
İlk defa farkettiğim şey ise, Mert'in Alper'in kine hiç benzemeyen ama en az onun ki kadar güzel görünen gamzesiydi, gülümsediği an sola hafifçe kayan dudağının, tam kıvrıldığı köşeye tünemiş enfes bir çukur oluşuyordu. Daha önce neden dikkatimi çekmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Guguk Kuşu
Художественная прозаOturduğum kaldırım taşında bacaklarımı uzatmış sokağı izliyordum. Düşünüyordum,son bir kaç hafta yaptığım gibi yine düşünüyordum işte. Yaşanmış onca şeyden sonra bir ben vardım bir de kendi içimde ki ben, yine başbaşaydık. Burnumuza kadar alkole...