"Al şunu sil üstünü başını"
"Off çok yedim ya ondan taştı işte bak" derken keyifle sırıtıp arkama yaslandım ve Mert'in elime tutuşturduğu ıslak mendille gömlek koluma dökülen ketçabı sildim ama lekesi kalmıştı.
Islak mendili buruşturup iyice sıkıştırarak kağıdına geri sokup masada ki kül tablasının içine bıraktım sonra da başka bir mendil ile ellerimi silip gömlek düğmelerimi açmaya başladım.
"Hoop dur ,len? n'apiyosun civciv?"
derken kaykılarak oturduğu yerden aniden doğrulup bana uzandı."Ateş bastı acil soyunmam lazım" derken sırıtıp, elimi beş parmak açıp, sıcaklamış gibi yüzümü gözümü yelledim.
"Lan, ne ateşi, o kadar sıcak değil, giy onu giy, götün donacak"
"Abartmazsan Mert, hava sıcak"
"Soyunacağın kadar değil civciv"
"Şaka yapıyorum ya, leke kaldı, gezemem böyle ortalıkta ben"
"Tamam dur, burda soyunma, ne var içinde?"derken gözleri üst bedenimi turladı.
"Tişörtüm var ya sıkıntı yok" deyip tekrar gömleği çıkarmaya yeltenince, ufaktan bir omuzum açılıp sıfır kol tişörtüm meydana çıktığın da eli ile bileğimi tutup durdurdu beni.
"Civciv, prematüre misin oğlum sen?"
"Yoo"
"Annenin karnında nasıl durdun dokuz ay?" deyip düğmemin üzerinde ki elime bir şaplak attı.
"Ah, ya, niye vurdun be?"
"Çek elini, git tuvalette soyun" deyip üstünde ki gömleği tek çırpıda çıkarıp kucağıma attığın da gözlerimi kocaman açtım.
"Bunu da giy üstüne"
"Allah allah ya, bana diyene bak, sen niye soyundun? "
"Benim içimde tişört var"
"E benim de var, dedik ya"
"Olsun, kolsuz o, sayılmaz, git yürü tuvalet şurda, değiş gel"
"Yok olmaz öyle"
"Olur olur, bak kıymetini bil, her kula nasip olmaz benim mis kokulu gömleklerimi giymek" deyip ukala ukala sırıttı. Ben de suratına tip tip bakıp ayağa kalkarken kucağıma attığı gömleği çekiştirip silkeleyerek tripli tripli aldım.
"İyi anladık ver"
"Aferim bebeme akıllı ol işte böyle" dediğin de kaşlarımı çattım.
"Kıskanç arkadaş"
Söylediğim ile birlikte tekrar arkasına yaslandı. Uzun bacaklarını genişçe açıp yayılırken, dudağının köşesine tünemiş olan o güzel gamzesini göstere göstere gülümsedi.
"Öyleyimdir"
Gözüm ilk, gamzesinde oyalansa da bir an sonra sırıtarak bana bakan suratını farkettim, önüme engel gibi yayılmış olan uzun bacaklarını dizimle sertçe dürttüm.
"Çekil şuradan"
Dediğim de kaşlarım yalancı bir kızgınlıkla çatılmıştı. Mert ise bunun farkındalığı ile daha çok sırıtarak hafif kendini toparlayıp_
"Geç, geçç, hızlı git hızlı dön, tuvalette de kabine gir ortada soyunma"
Elimi kaldırıp yüzüne doğru hafif bir hamle yapıp dokunmadan geri çektim.
"Döverim bak seni" derken dizini tekrar ittirdiğimde hala otuz iki diş piç piç bakıp gülüyordu.
Bir saniye sonra uzun bacaklarını sanki mümkünmüş gibi geriye çekti ama yine de zor yer açmıştı bana. Yanından geçerken aynı gıcık olmuş ifademi koruyarak tepeden tepeden yüzüne baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Guguk Kuşu
General FictionOturduğum kaldırım taşında bacaklarımı uzatmış sokağı izliyordum. Düşünüyordum,son bir kaç hafta yaptığım gibi yine düşünüyordum işte. Yaşanmış onca şeyden sonra bir ben vardım bir de kendi içimde ki ben, yine başbaşaydık. Burnumuza kadar alkole...