Gözlerimi açtığımda artık üşümediğimi fark etmiştim. Minho'nun kolları arasındaydım ve üstümüzde yorgan vardı. Ona baktığımda uyuyor olduğunu görmüştüm. Elimi saçlarına götürüp okşamaya başladığımda gözlerini açmıştı."Daha iyi misin?" Kafamı olumlu anlamda salladım.
"Evet." Alnımdan öpmüştü. O sırada içeri Felix'in girmesiyle Minho'yu itmiştim. Yataktan düşmesi hariç hiçbir problem yoktu.
"Abi- Wohoww!"
"Felix; görmedin, duymadın, bilmiyorsun. Tamam mı abiciğim?"
"Görmedim, duymadım, bilmiyorum." Gözlerini kapatıp odadan çıkmış ve arkamızdan kapıyı kapatmıştı.
"Yahu, bir vampir bir vampiri neden yataktan iter ki?"
"Kardeşin geldiği için panik olup itmem normal." Göz devirip tekrar yanıma uzandı ve bana sıkıca sarıldı.
"Şu Hyunjin'e söyle, Felix'den uzak dursun."
"O zaman sen de benden uzak dur."
"Ne? Neden? Ama ben seni seviyorum."
"Hyunjin de Felix'i seviyor."
"Felix'i sevmesin de kimi seviyorsa sevsin, umrumda değil."
"Sen de beni sevme de kimi seviyorsan sev o zaman."
"Jisung, bebeğim. Aynı şey değil."
"Bal gibi de aynı şey. Hyunjin'i sevdiğinden ayırmak istiyorsun. Ama aynı şey sana olunca itiraz ediyorsun. Nerede empati?"
"Ben vampirim, iyi olmama, başkalarını düşünmeme gerek yok."
"Benim de seni düşünmeme gerek yok. Hem eve gitmem gerekiyor."
"Eve gitmen falan gerekmiyor Jisung."
"Gerekiyor."
"Hayır, gerekmiyor."
"Eve ışınla beni." Dudaklarıma küçük bir öpücük kondurmuştu.
"Sen evine gidersen ben de gelirim."
"Tamam, gel." Şaşkınca gözlerini açmıştı.
"Pekala..." Parmaklarını şıklattığında kendimi evde bulmuştum. Benim yatağımda uzanıyorduk.
"Karnım aç." Çapkınca gülümsedi.
"Doyurmamı ister misin?" Göğsüne yumruk atmıştım.
"Pislik!" Gülümsemişti.
"Bugün dışarı çıkalım mı? Seni bir yere götüreceğim." Kafamı olumlu anlamda sallamıştım.
"Nereye gideceğiz?"
"Orası da sürpriz olsun." Omuz silkip oturur pozisyona geldiğimde üstümde onun kıyafetleri oldugunu fark etmiştim. Elimde olmadan sırıtmaya başlamıştım.
"Hm hm... Saat kaçta gideriz."
"1 saate çıkarız işte. Hava kararıyor zaten."
"Tamam. Ben yemek yiyip hazırlanayım." Dudaklarıma bir öpücük kondurdu.
"Tamam mahperim." Parmağını şıklatıp kaybolduğumda yataktan kalkmıştım.
İlk yemek yemiş, sonra da üstümü giyinmiştim. Neden bilmiyorum ama giyeceğim şeye çok önem vermiştim.
Minho geldiğinde yürüyerek gideceğimizi söylemişti. Şaşırmıştım çünkü uçabiliyorken ya da Minho bizi ışınlayabiliyorken yürümemiz saçmaydı. Fazla yakın olduğunu söylediği için yürümeyi reddetmemiştim.
Yavaş yavaş sohbet ederek gidiyorduk.
"Evet, sana yumruk attığım zamanı hatırlıyorum. Yine olsa yine yaparım." Gülmüştü.
"Ben de yine olsa yine umursamazdım. Bu arada, geldik. Arkana bak." Arkamı döndüğümde Jisoo ve Jennie nine dahil tanıdığım herkesin burada olduğunu görmüştüm.
"Minho, neler oluyor?" Geri Minho'ya döndüğümde yere diz çökmüş olduğunu görmüştüm. "Minho?" Cebinden bir yüzük çıkartmıştı.
"Güzeller güzeli mahperim... Daha iyilerine layıksın biliyorum ama bunu bilmene rağmen benimle evlenir misin?" nE?!
_________________________________
Düşünün taşının bakayım ne demiş olabilir
Ben niye turkce klavye kullandim amk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahperi / minsung
Fanfiction"Sen vampirsin, kendine gel. Bir peri gibi olman mantığa ters." "Pardon da nerem periye benziyormuş?" "Periler güzeldir. Sen de onlara benziyorsun işte."