2. Bölüm

487 48 85
                                    

Mutlu pazarlarr. Arada böyle bölüm atarım belki. 😊

İyi okumalar dilerim.💚

***

Bu sefer alarm kurarak günü bitirdim ve alarm sesiyle güne başladım. Artık ilgilendiğim bir rehber çocuğum vardı ve erkenden gitmeliydim. Hızlıca hazırlandım ve üzerime daha şık bir şeyler giydim.

Anneme kısa bir veda edip otobüse bindim ve şaşırtıcı şekilde oturacak yer bulmuştum.

Evet, tamam Chou, artık bu saatte otobüse biniyorsun ve her gün oturuyorsun!

Yarım saat sonra okuldaydım. Adımlarımı hızlandırıp içeri girdim, bazı çocuklar gelmişti ama Aiko henüz yoktu. Bu yüzden bende diğer birkaç öğretmen gibi kapının önüne çıktım ve gelen çocukları karşıladım. Benim sınıfımdan olmasa bile her öğretmen gibi bende onları gülümseyerek karşılıyordum.

Sonunda dünkü araba kapının yine tam önünde durmuştu. Şoför kapıyı açıp küçük kızın inmesini bekledi. Aiko inip sakin ve küçük adımlarla yürürken gözleri yerdeydi. Gülümseyerek önüne geçtim ve durmasını sağladım. Bir süre bekleyip başını yukarı kaldırdı ve gözlerini benimle buluşturdu.

"Günaydın Aiko! Bugün nasılsın?"

Ona sevimli bir şekilde sormuştum ama o yine sadece bakıyordu. Ne kadar yüzümü onun gibi asmak istesem de yapamazdım bu yüzden daha fazla gülümsedim.

"Pekala hadi gel, içeri geçelim."

Aiko'ya elimi uzattım ama o yine elimi tutmadı. Ne yapmam gerektiğini biliyordum.

Sen yürüyeceksin Chou ve Aiko da seni takip edecek. Küçük bir civciv gibi...

Evet bu doğruydu. Aiko yine beni annesini takip eden bir civciv gibi takip ediyordu.

Bu çocuk neden bu kadar mutsuzdu? Beni de mutsuz ediyordu... Onu böyle gördükçe yanına oturup onun gibi somurtmak hatta ağlamak istiyordum.

Gün, yine tüm öğrencilerle oynayıp aktiviteler yaptığımız, yemek yediğimiz bir gün oluyordu ve yine Aiko hiçbir şeye dahil olmuyordu.

Birkaç dakikalığına lavaboya gitmiştim, döndüğümde benden çok daha büyük olan yeni bir öğretmen Aiko'yu kucağına alıp zorla yemek masasına götürmeye çalışıyordu. Aiko hemen çırpınıp ağlamaya başlamıştı.

"Bayan Hana ne yapıyorsunuz, lütfen bırakın çocuğu!"

Bu cümleyi kurarken hızlı adımlarla yanlarına gittim ve öğretmenin kucağında tepinen Aiko'yu kadının elinden aldım. Küçük çocuk deli gibi ağlıyordu. Onu alıp arka bahçeye çıktım ve bizi birilerinin göremeyeceği bir alan bulup onu banka koydum. Hala ağlıyordu ve ne yapacağımı bilmiyordum.

"Aiko lütfen ağlama. Bak, sana kimse istemediğin bir şey yaptırmayacak merak etme, seni ondan aldım tamam mı? Benimle güvendesin, ben sana istemediğin şeyler yaptırmam."

Beni anlayıp anlamadığını bile bilmiyordum ama onunla konuşmaya devam ettim. O ise hala ağlıyordu. Etrafıma bakınıp onu eğlendirebileceğim bir şeyler aradım ve 5 adet küçük taş bulup yanına döndüm, yere çömeldim ve taşları yere attım. 5 taş oynayarak onun ilgisini çekmeye çalışıyordum. İlk seferde taşları tutamamıştım ama 2. seferde tüm taşları tuttum. 3. sefer tekrar başlarken taşın biri üzerime gelince kafama çarpmıştı, geri çekilmeye çalışırken de devrilip kıçımın üzerine düştüm.

Tam o anda ağlama sesi kesildi. Şaşkınca kıza baktım, gülmüyordu ama ağlamıyordu da. Ne yani düşmem iyi mi olmuştu!

Ah kahretsin, onu bu şekilde nasıl sürekli durdurabilirdim ki. Tanrım bu çocuğu kazanmaya çalışırken kesinlikle kafamı gözümü yaralayacağım...

Maskeler 🎭✅️(SaTzu)(gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin