all for you.

152 15 131
                                    

Bana küfür etmeyin lütfen😻 iyi okumalar <3

Gözlerimi aniden açtığımda olduğum yerde gözlerimi gezdirdim, hava kapalı olmalıydı çünkü sabahın güneş ışığı evde yoktu. Kalkmaya yeltenecekken belimi sarmış sıkı kollar yüzünden olduğum yerde kalmıştım. Noah.. Doğru ya, dün gece. Onu uyandırmamak adına kollarını yavaşça kendimden uzaklaştırdığımda mırıldansa da uyanmadı. Uyurken bir meleğe benziyordu. Siyah uzun kirpikleri kapalı gözlerinin çevresini sarıyordu, benleriyle süslenen yüzüyle sanat gibi görünüyordu. Bu gerçekti. Bu çocuk bana dün gece aşık olduğunu söylemişti. Etrafta onunla çıkmak isteyen ve onunla hayalleri olan milyonca kız vardı ama o bana aşıktı. Hayat gerçekten de çok garipti.

Daha kendime bile açılamamışken nasıl onunla olabilirdim ki? Sürekli ataklarım tutuyor, ani duygu değişimlerim oluyordu. Bir süre çok iyiyken bir an da kendi kendime aptalca triplere giriyordum. Ve de kıskançlık krizlerim tutuyordu. Tam anlamıyla iğrençliğin vücut bulmuş hâliydim. Toksik ilerleyeceğine ve sürekli Noah'ı üzeceğime hiç başlamaması daha cazip geliyor. Ama onu bırakmakta istemiyorum, onunlayken ilk defa kendimi mutlu hissettim ben. Ailemden görmediğim sevgiyi onda gördüm. Bu benim için çok özel. En bok gibi dönemimde hayatıma girmişti benim, onu nasıl terk edecektim ben?

Gözlerimin dolduğunu hissetmemle ayağa kalkıp mutfağa adımladım. Resmen bir çıkmazın içindeyim. Yanıma gelmemeliydi. Gelip bana bunları söylememeliydi. Onu orada bırakıp gitmem aptalcaydı, onu bu kadar kıracağımı düşünmemiştim. Ama yapacak başka bir şeyim yoktu. Büyük ihtimalle o an bana acıyacaktı ve ben o an da onun kalbini bile kıracaktım. Bu isteyeceğim son şey bile değildi.

"Heavenly?" Noah'ın titrek sesini duymamla hemen ona döndüm, üstündeki beyaz gömleği kırışmışken saçları dağınıktı. Sıçayım, şimdi ne diyeceğim?

"Hey, günaydın." Ensesini kaşıdığında yüzüme anlamamış bir yüz ifadesiyle bakıyordu.

"Günaydın, şey ben.. Buraya nasıl geldim?" Hatırlamıyordu, tabii hatırlamaz. Ben de o kadar içsem hatırlamam. Gerçi ben bunu yaptım ama, lanet olsun konumuz bu değil!

"Dün sarhoş olmuşsun Noah. Gece 12 gibi geldin, sonra uyuya kaldın." Yanakları kızardı, utandığı belliydi.

"Ah kusura bakma. Hiçbir şey hatırlamıyorum, seni de rahatsız etmiş olmalıyım." Dediği şeyle hemen ona baktım, hayır beni asla rahatsız etmemişti.

"Hayır hayır, rahatsız etmedin merak etme." Gülümsediğinde gülümsemeye çalıştım.

"Peki bir şey falan dedim mi? Yani, seni rahatsız edecek bir şey dememişimdir umarım." Eh, aklından çıkmadığımı ve delirmek üzere olduğun için kendini alkole verdiğini söylemiştin. Tanrım, aklıma geldikçe mideme kramp giriyordu. Dilim tutulmuştu, utançtan ölüyordum.

"Şey.. Aslında o gün dediklerini dedin. Beni sevdiğini."

"Eh, iyi ki bu sefer beni bırakıp gitmemişsin." Yaptığı imayla şaşkınlıkla ona baktım. Gerçekten bunu demiş miydi?

"Noah, bak o gün.."

"Boşver. Gerçekten bu konuyu açmamalıydım." Sustuğumda o da nefesini verip yanıma geldi.

"Çıkmaza düşmüş olabilirsin Heavenly, bu çok normal. Ama o gün veremediğin cevabı şu an verebilirsin öyle değil mi?" Tanrım, bana çok beklentiyle bakıyordu. Hayır hayır, ona yapamayacağımı söylediğimde ne tepki verecekti? Düşünmek istemiyorum. Bana daha da yaklaştığında yavaşça kafamı kaldırıp gözlerine baktım. İki elimi de elleriyle tutup avucuna aldı.

"Heavenly, seni dinliyorum." Nefesim kesik kesik çıkmaya başlamıştı, ne diyecektim? Ya ona yapamayacağımı söyleyip terk edecektim, ya da devam edecektim. Devam edersem her şekilde anksiyetem tutacak. Eğer onu terk edersem de bir daha asla yüzüme bile bakmayacak.

Heavenly (Noah Schnapp) BırakıldıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin