Bölüm [1] - Kanlı Turta

138 11 6
                                    

Bugün hava ayrı bir soğuktu. Nefes alırken tereddüt edecek haldeydim. Dişlerim birbirine çarparken çıkan tıtıtıtı sesleri ile ilerliyordum. Isınmam lazımdı. Yürüme tempomu arttırdım ve hızlanmaya başladım. Terlemeden 5 dk boyunca koştum fakat bu yetmezdi. Bu hale gelmemek için çok uğraştım fakat olmadı. Son çare cebimdeki sigara paketini çıkarttım. İçinde son bir dal kalmıştı. Elime aldım tam dudağıma götürecekken "çıt"... Sigara ortadan ikiye bölünmüştü.


Yeterince derdim yoktu sanki. Bu sefer Azrail yeminliydi canımı almaya. Ya donarak yada sigarasızlıktan ölecektim. Yakındaki çalıların altına uzandım. Artık yorulmuştum. Hayat zaten beni hiçbir zaman sevmedi. Ama bu son yaptığı ...


Soğuk hava ciğerlerimde dans ederken son kez nefes alıp gözlerimi yumdum...


***


"Mmmm". Bu güzel koku. Elmalı turta. Cennetteydim sanırım. Önümde hiçbir engel yoktu. Koştum fakat o benden kaçıyordu. "Nereye gidiyorsun" diye bağırdım. O kadar güzel kokuyordu ki onu tek lokmada yiyebilirdim. Sadece bir saniyeliğine yukarıdan gelen ışığa baktım ve Pfff. Yüzüme çalıların arasından sıyrılıp vuran güneş selam veriyor gibiydi. Ölmemiştim henüz.


Su içmem lazımdı hemen bir binanın önüne gelip ilk dairenin ziline bastım. Kapı sorulmadan açıldı. İçeri girdim. Tam zile basacaktım ki kapı açıldı. Çıkan kız şaşırmıştı. Sanırım annesini bekliyordu. Gözlerindeki endişe ben bile ürküttü.


- Kusura bakmayın sizi annem sandım.

- Asıl siz kusura bakmayın rahatsız ettim fakat bir bardak su verseniz çok güzel olur.


Fakat attığı bakış yetti bana. Bu bakışına rağmen kapıyı kapattı ve tekrar açtı bir bardak su getirdi. Sakince içmeye çalıştım fakat ağzımın kenarından 4 damla aşağı doğru kayıyordu. Fark etmiş olacak ki kıkırdamaya başladı. Uzatmak istemedim. Teşekkür edip binayı terk ettim.


***


Sokağa çıkınca güneş daha az canımı yakıyordu. Nefes kesen adımlarımla beraber ilerlemeye devam ettim. Bu sefer geç kalmadan yetişmem lazımdı yoksa 1 gün daha bekleyemezdim.


Plan gayet açıktı. Saat 11:30 da hedef, binadan çıkacaktı. Elinde evrak dolu çantası ile 7. sokağa girecekti. Köşede ben olacaktım. Güzel bir tehdit ile çantayı alıp uzaklaşacaktım. Sıradan görevler işte ne beklersin ki.


Bekleyiş uzun sürdü kafamı geldiği tarafa çevirdim. Kimse yoktu. Birazcık daha olduğum yerde bekledim. Gelen giden yoktu. Geldiği yöne doğru gitmeye başladım. Tam köşeyi döndüm ki gördüklerim beni şok etti. Bu gerçek olamazdı. Adam bir kız çocuğunun elini tutuyordu. Beklediğim yere doğru yaklaştı. Çocuğu köşede bırakıp gelmesi için dua ettim. Ve çocukla beraber bana doğru yöneldi. Selam verip yanımdan geçti. Gidip çantayı alabilirdim sonuçta kimsenin canını yakmak istemiyordum. Döndüm ve hızla yaklaştım. Vaktimin daraldığını fark ettim. Adamı duraklatarak saati sordum. İlk başta sağ eline baktı, sonra sol elinde takılı olduğunu fark etti sol elini kaldırdığı anda çanta bana gülümsedi. Tek seferde elinden aldım ve koşmaya başladım. Adamda peşimden koşmaya başladı. Yetişmesi mümkün değildi. Arkamdan bağırıp çağırıyordu. Duyularımı kapattım ve işime odaklandım. Hata yapmıştım fakat telafisini şimdi yapamazdım. Koşmaya devam durmak yok...

NefessizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin