*Tanrısal bakış açısı*
Sahada yayılan adım atma sesleri ile kapıya doğru döndü uzun saçlı çocuk. Elindeki telefonla hızla arkadaşlarına veda edip telefonunu kapattı ve bir süre altında olan şortun cebini aradı. Ancak herhangi bir cep bulamamasıyla pes etti ve telefonu elinde tutmaya karar verdi.
Kendisine yaklaşan adım sesleri yavaş yavaş onu gerilime sokarken daha fazla bekleyemedi ve adım seslerinin geldiği yöne doğru döndü.
Elleri ceplerinde, kendisine doğru gelen adamla yutkundu ve zorlukla gülümsedi. Yavaş yavaş aralarındaki mesafe sadece 10 adımlık uzaklığa döndüğünde büyük olan durdu ve uzun saçlı çocugu bir süre inceledi.
Büyük sahada sadece sessizlik hakim sürdüğünde uzun saçlı çocuk daha fazla dayanamadı ve konuşmayı başlattı.
"Merhaba hocam"
Başlattığı konuşma üzerine karşısındaki adam gülümsedi ve cevapladı.
"Merhaba beomgyu"
Selam verdikten hemen sonra sohbeti kesmiş,arkasını dönmüş ve kapıya doğru ilerleyip konuşmuştu büyük olan.
"Benimle gel"
Sahanın ortasında öylece dikilen çocuk ikiletmemiş ve hızlı adımlarla önden giden öğretmenini takip etmişti.
Tüm gerilim gittikçe vücuduna yayılırken ellerinin buz gibi olmasıyla ellerini birbirine sürtmeye başlamıştı. Sahadan ayrılıp bahçeye çıktıklarında ise rüzgar yüzüne, çıplak kol ve bacaklarına dolanmış,hafiften titremesine sebep olmuştu. Ellerini kollarıyla birleştirmiş ve birbirine sürtmüş,asla işe yaramayacağını bilsede ısınmaya çalışmıştı.
Kısa bir süre içinde okula girmişler ve merdivenlerden çıkmaya başlamışlardı. Nereye gittiklerini iyice merak etmeye başlayan uzun saçlı oğlan soru sormaya kendini alıkoyamamış ve boğazını temizleyerek konuşmuştu.
"Hocam acaba biz nereye gidiyoruz?"
"Spor odasına"
Aldığı net cevap üzerine sırtını izlediği adama kısa bir bakış atmış ve yavaşça kafasıyla onaylamıştı.
Spor odasının kapısının önüne geldiklerinde yanındaki adam yavaşça kapıyı açmış ve eliyle içeriye girmesini işaret etmişti.
"Ah olur mu hocam? Ilk siz girin"
"Misafirimsin,beomgyu. Gir içeri"
Uzun saçlı ısrar etmiş ve büyük olanın bıkkınlıkla iç çekişini duymuştu.
"Hocam siz girin söz ben giricem"
"Çocuk"
Çatık kaşlarla kendinden birkaç cm kısa olan çocuğa dönmüş ve gözleriyle içeri girmesini işaretlemişti ancak uzun saçlı omuz silkmiş,yine aynı şeyi tekrarlamıştı.
"İllaki diyorsun ki zorla sok şuraya..."
Sessizce mırıldanmasından sonra hızlı bir hareketle içeri geçmiş ve hafif yüksek bir ses tonuyla konuşmuştu.
"Kapıyı kapat"
Arkasında kalan öğrencisi, dediğini uygulamış ve kapıyı kapatmış,yavaş adımlarla içeriye doğru ilerlemişti.
Odadaki mayhoş koku ve sıcaklık bir süreliğine uzun saçlı oğlanı sakinleştirmeye yetsede kalp atış hızı sakinleşmesine izin vermiyor,her an onu ele vericek hızda atıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No Rules / Yeongyu
Fanfiction"hocam yakışıklı suratınızı her gün hayal edip neler yaptığımı bilseniz ne yapardınız acaba?" (Texting/düz yazı)