Um...geçmiş olsun soobin!"
Sarı saçlı oğlan,kapının anlık açılmasıyla hafiften affallasada hemen toparlamış ve boğazını temizleyip sevimli bir gülümseme sunarak karşısında yarı kapalı gözlerle kendisine bakan çocuğa doğru konuşmuştu.
Karşısındaki uzun boylu çocuk kaşlarını çatmış,ardından gözlerini birkaç kez kırpıştırıp daha da kısmıştı. Dağılan saçları ve üzerindeki tuhaf desenli pijamasıyla oldukça sevimli görünüyor, hâlâ daha karşısındaki sarı saçlı çocuğun neden şuan evinin tam önünde olduğunu idrak etmekte zorlandığını belli eden bakışlar atıyordu.
"Ah Huening...saol yani...teşekkürler? Sanırım"
Sürekli duraksayıp ne diyeceğini düşünüp daha sonra yeniden konuşması sarı saçlının gözüne hem çok sevimli hemde çok komik gelmişti. Gülmesini zar zor tutarken dişiyle ağzının içini ıssırmış ve ardından derin bir nefes alıp vermişti.
Görünüşe göre evde tek kalmış gibiydi. Ailesi evde yok gibi görünüyordu. Bunu bir fırsat olarak kabul etmiş ve yüzünden belli etmesede içinden memnun olmuş bir şekilde gülümsemişti.
"Ah bunlar,senin için"
Elindeki atıştırmalık dolu poşeti sersem sersem kendisine bakan beyaz tenli çocuğa doğru uzatırken gülümsemiş ve ardından gerginlikle dudaklarını yalamıştı.
"Teşekkürler Kai...cidden gerek yoktu"
Uzun boylu mahçup bir şekilde gülümsediğinde sarı saçlı eliyle problem olmadığını belirtmiş ve ardından siyah saçlının hareketlerini izlemişti.
Elinden nazikçe poşeti alırken hareketleri normalden daha yavaştı. Aynı zamanda dokunsan yığılacakmış gibi olan duruşu Kai'yi daha da tedirginleştirmiş ve daha dikkatlı bir şekilde izlemeye başlamıştı.
Siyah saçlı normale göre çok daha tuhaf görünüyordu. Bunu onu uzaktan veya yakından tanıyan herkes farkedebilirdi. İyi değildi ve bu Kai'nin yeni yeni gözüne çarpmaya başlamıştı.
"Soobin-ah iyi olduğuna emin misin?"
Kendisine sorulan soruyu 1-2 dakika düşündükten sonra kafasını sallamıştı uzun boylu.
"İyiyim"
O sırada Kai umutsuzca karşısında öylece dikilen çocuğa bakmış ve artık kendisinin bi hamle yapması gerektiğini düşünmüştü. Eğer biraz daha boş boş kapıda dikilmeye devam ederlerse karşısında öylece duran çocuğun yığılıp kalacağına emindi.
O yüzden onunla konuşmadan önce bu hastalığına bir el atması gerektiğinin daha iyi bir seçenek olduğunu düşündü. Ve derin bir nefesin ardından aklından geçeni söyledi.
"Peki...acaba bu şekilde ayakta beklemek yerine içeri geçsek ikimiz içinde daha iyi olmaz mı sence?"
Bilerek cümlesini daha uzatarak söylediğinde gerginlikle vericeği cevabı beklemiş ve ardından uzun boylunun ona bakıp sanki her şey yeniden kafasına oturuyormuş gibi kaşlarını kaldırmasıyla kapının önünden çekilmiş ve minik bir gülümseme sunmuştu.
Sarı saçlı gülümsemesine karşılık verip içeriye yavaşça girdiğinde, arkasında kalan Soobin kapıyı yavaşça kapatmış ve içeriye çekinerek giren çocuğun arkasından yavaşça ilerlemişti.
Sarı saçlı çocuk nereye geçeceğini bilmediğinden duraksamış,ardından arkasına düşünmeden dönmüş ve hemen arkasındaki beden ile hafif titreyerek irkilmişti. Uzun boylu fark etmediği derecede ona yakın duruyor,kendisine şaşkınlıkla bakan bedeni kaşlarını çatarak izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No Rules / Yeongyu
Fanfiction"hocam yakışıklı suratınızı her gün hayal edip neler yaptığımı bilseniz ne yapardınız acaba?" (Texting/düz yazı)