24.Bölüm

113 35 4
                                    

Yeni bir bölümle daha karşınızdayım. Bol bol yorum yazmayı ve ☆'a dokunmayı unutmayın!

Keyifli okumalar!

☆☆☆★☆☆☆

Zaman kavramını yitirmiş,sanki dünya kendi ekseninde dönmeyi unutmuştu. İnsanoğlu bu dünyada sevdiklerini kaybetmekten korkar ya hani...

Küçük yaşında en derinden hiss etmiştim bu acıyı kadın. Öyle büyük bir acı ki, litrelerle buz gibi soğuk su içindeki yangını söndüremiyor. "Bir kişiyi daha kaybetsem artık kendimi toplayamam" diyorken,şimdi güç bela ayakta durmaya çalışıyordu.

Kasvetli havada, kalbinin atmasını durduran aramadan tam tamına on yedi saat geçmişti.

Kos koca On Yedi saat.

Dile kolay,ama kalbe değil.

İnsanın sevdiği hayatda kalmak için mücadele ederken,onu bir camekanın arkasından izlemek acı veriyordu.

Alaz..

İlk kez kalbinin bu kadar hızlı attıran adam. Şimdi morarmış gözaltlarıyla,
bembeyaz vücüduyla öylece uyuyordu. Sanki onca günün yorgunluğunu almak için uyuyordu. Aşığı olduğu elalarını uzun kiprikleri gölgesi altına almış öylece uyuyordu.

Bir gece ansızın gelen aramayla sevdiği adamın yaralandığını,üç kurşunun vücuduna isabet etdiğini öğrendiğin de hastaneye nasıl geldi,kiminle geldi bilmiyordu genç kadın. Tek hatırladığı ise sevgilisinin kanlı bedeni sedyede, bir eli boşlukta sallanmasıydı.

Üç kurşun.
Kurşunlardan biri bacağına isabet etmiş,diğeri karın boşluğuna, diğeri ise kalbinin altına isabet etmiş.

On saat süren zorlu ameliyyatda bir kez kalbi duran genç adam,hayatla olan mücadelesine devam etmiş,doktorların uzun uğraşları sonucu kalbi yeniden atmaya başlamıştı.

Şimdi ise ilaclarla uyutulan adamın uyanmasını her kes umutla bekliyordu. Doktorun kalbi bir kez daha durursa, yorgun vücudunun bunu kaldıramayacağını söylemesiyle Makbule hanımın acı dolu feryadı hastanenin tüm duvarlarında yankı yapmıştı.

Bir anne için evlat acısı hiç bir şeyle karşılaştırılamazdı. Onca acının içinde Alaz'ın hayatlarına girmesi kış mevsiminde ilk baharı yaşamakla eş değerdi. Yaşlı adam bir eli kalbinde, karısını kanatları altına almış, her şeyin iyi olacağını, oğullarının bunun da üstesinden geleceğini anlatmak dışında elinden başka bir şey gelmiyordu.

Sahi kaç kez hastane köşelerinde oğullarının hayat mücadelesine şahit oldular?

Kaç gece soğuk hastane köşelerinde oğullarının gözünü açmasını beklediler?

Bir? İki? Üç?.. sayısız kez Makbule hanım acı feryatlarıyla oğlundan,ilk ve tek gözağrısından haber alamadan,sessiz göz yaşlarıyla bekledi.

Genç kadın kimseyi umursamadan yoğun bakımın kapısı önünde sırtını duvara yaslamış,boş bakışlarla yerde oturmuş göz yaşlarını akıtıyordu. Sevgilisinin onu bırakmayacağına,onunla yaşayacağı güzel anların hayalini kurarak genç adamın gözlerini açacağına kendini inandırmal istiyordu.

Sürekli "A-alaz uyanıcak...b-beni bırakmayacak." Diye sayıklıyordu.

Selinay arkadaşına sarılmış bir şekilde yanında dururken, abisi Çınar kardeşinin haline içi acıyarak bakmaktan kendini alamıyordu. Her şeyin farkındaydı genç adam. Kardeşinin arkadaşına olan sevgisini görmeyecek kadar kör değildi. Bu yüzdendi ya kardeşine bir şey diyemiyordu. Kardeşinin mutlu olmasını her kesden,kendinden bile çok istiyordu.

Çoban Yıldızı(Texting) FinalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin