7.bölüm

473 8 0
                                    

07:05

Alarmın sesiyle gözlerimi açtığımda hava yeni yeni aydınlanıyordu. Buranın temiz havasından mıydı anlamış değildim ama kendimden erken bile uyandığım oluyordu. Alt kattan sesler geliyordu belli ki ev halkı uyanmıştı. Bugün mine abla'nın kına gecesi vardı.

yataktan kalktım ve ayaklarımı sürüye sürüye banyoya gittim. Dün gece ağlayarak uyuyakaldığım için gözlerim şişmişti. Kendimi ılık bir duşun altına attım ve işlerimi hallederek banyodan çıktım. altıma siyah bir tayt ve beyaz bir kısa kollu giymiştim. Saçlarımı kurutarak odadan çıktım. Tim'dekilerin odasından ses gelmiyordu belli ki çoktan uyanmışlardı.

Aşağıya inerken bile çatal, bıçak ve kalabalık sesleri geliyordu. 

"Günaydın kuzum." dedi beni gören Gülbeyaz teyze. ev halkı da günaydın demişti.

sofraya geçip otururken gözlerim utku'yu arıyordu. Masada yoktu ancak sormak da istemiyordum. Sülo ve kerim'in arasındaki boş sandalye'ye geçip oturdum. 

"oğlum şunu uzatır mısın?"

"tuzu verir misin kızım? gülbeyaz tuzsuz olmuş bu."

"sofrada sululuk yapılmaz çok günah çocuğum."

Kahvaltıma devam ederken evin dış kapısının açılma sesi duyuldu. Herkes kapıya bakarken utku göründü karşımızda, arkasını dönerek koluyla birini çağırdı ardından bir kız göründü. Utku kız'a gülüyordu. Elimdeki çatal tabağa düşünce herkes kısa bir an dönüp bana bakmıştı.

"bu hanım kızımız kim oğlum?" diye sordu gülbeyaz teyze şaşkınlıkla.

"yağmur." dedi utku.

"merhaba herkese, afiyet olsun." dedi ahu denilen kız.

"geçip otursanıza oğlum, ayakta kaldınız. Minee, bir tabak daha getir kızım." dedi gülbeyaz teyze.

Onlar geçip otururken ben onları izliyordum. Utku ahu'nun sandalyesini çekmişti, gülüyorlardı. Tam da karşıma oturmuşlardı aksi gibi. Sarışın'dı ahu, güzel yüzü ve güzel fiziği vardı. Tahminen benimle yaşıttı ya da benden büyüktü.

Başımı tabağıma eğmiş kahvaltımı yapıyordum. İştah mı bırakmışlardı insanda?

"kuzum niye oynuyorsun yemeğinle? yesene haydi." gülbeyaz teyzeciğim oğlun karşımda flörtleşirken yiyemiyorum da demek isterdim ancak diyemedim. "pek iştahım yok ya." dedim.

"bugün dinç olman lazım iyi yap kahvaltını." 

Gülbeyaz teyze'yi kırmak istemediğim için, bir süre oturmuştum. Kafamı her kaldırdığımda gördüğüm manzara hiçte hoş değildi, bu yüzden daha fazla dayanamadım.

"Ellerinize sağlık, kesenize bereket. Size afiyet olsun." Demiş ve tabağımı alıp kalkmıştım. Gülbeyaz teyze de beni çok sıkmak istememiş olmalı ki, birşey dememişti.

Mine abla ve Gülbeyaz teyze'ye çok yüklenmemek için mutfağı toplamaya girişmiştim. İçimde sinir krizlerine nasıl girmişsem artık bütün bulaşıkları topladığımı fark edememiştim.

"Haydi sen geç kenara biraz da ben yapayım." Dedi Mine abla. Mutfağa girdiğimden beri ısrar ediyordu ancak kabul etmiyordum.

"Yok abla ben hallettim zaten, bitti." Dedim sarı bezi katlayıp koyarken.

FİRUZEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin