Adsız Bölüm 8

235 14 5
                                    

Bense o rahat yerde gözlerimi kapadım.

***

Sabah gözlerimi açtığımda hem giyiniktim hem de yanımda Minho yoktu. Acaba gördüklerim rüya mı diye düşündüm. Ayağa kalkıp etrafa baktım. Minho'nun evindeydim ve üstümdekiler de Minho'nundu. Yani rüya olma ihtimali yoktu. Çünkü popom da çok pis ağrıyordu. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım ve geri odaya döndüm. Saçımı düzeltip aşağı indim. Salondan (amerikan tarzı mutfak var ona göre) güzel kokular geliyordu. Yavaş yavaş, topallayarak ve acı içinde salona gittim. Keşke birazcık daha yumuşak davransaydı. Salona girdim ve sessizce mutfağa gittim ve arkadan Minho'ya sarıldım.

- Günaydın.

- Sana da günaydın. Ağrın sızın felan var mı?

Gülerek-daha doğrusu kahkaha atarak-söylemişti .Ona ters bir bakış gönderdim. 

- Bir hayvan biraz daha yavaş davransaydı daha az canım yanardı.

Bana döndü ve oda belime sarıldı.

- Yaparken öyle demiyordunuz ama Bay Han.

- O zaman ayrıydı şimdi ayrı. İkisi farklı zamanlar, farklı şeyler.

- Hayır aynı şeyler. Neyse. Şu çekmece de ağrı kesici var. Onu al masaya geç ben de geliyorum.

- Ben de yardım edicem.

- Hayır tabi ki de.

Ona tatlı bir bakış attım.

- Bebeğim. Zoru mu istiyorsun?

- Yardım edicem dedi- AĞAĞAĞAĞA MİNHO İNDİR BENİ!

Minho beni sırtına almıştı. Şu an onun sırtıyla bakışıyordum ve çırpınıyordum. Ama pek fayda etmedi. Çekmemecenin oraya gitti. Hafif eğilerek çekmeceden ağrı kesiciyi aldı ve masanın oraya gitti. Bense bu sürede çırpınmaya devam ettim. Beni masaya oturttu, masadaki bardağa su doldurdu ve ilaçtan ilaç çıkarıp ağızıma koyup suyu içirdi.

- Bebek değilim.

- Hayır öylesin bebeğim. 

- Minho bugün okul vardı!

Minho güldü.

- Bugün cumartesi Jisung.

- He tamam o zaman. Hadi kahvaltıyı hazırlayalım!

- Bunu yemedim bebeğim. Sen otur ben getiriyorum.

Ona ters bir bakış atıp arkamı döndüm. Bana gülüp gitti. 

 Tüm her şeyi getirince bana arkadan sarıldı..

-Hadi önüne dön yoksa ben yediririm.

İnatçılık yapıp dönmedim. Oda ayağa kalkıp sandalyeyi çevirdi ve yanıma oturdu.

-Bana öyle çatık kaş bakma. Canının yanmasını istemiyorum.

-Dedi gece beni siken Minho.

Sadece gülüp yemeğini yemeye başladı. Bende yemeğe gömüldüm. Evet bildiğiniz gömüldüm. Bana bakıp gülerek yemeğine devam etti. Gerçekten çok güzel yapmıştı yemeği.
- Sen gizli aşçı felan mısın?
- Hayır. Neden ki?
- Yemeklerin harika ötesi olmuşta o yüzden.
- Çok mu beğendin?
Ona 'bunu gerçekten sordun mu?' bakışımı atıp yemeğime geri döndüm.
- Ben doydum!
- Tamam sen geç salona bende burayı toplayıp geliyorum.
Ona ters bir bakış atıp tabağımı ve bir kaç kahvaltılığı alıp mutfağa götürmeye başladım.
- Jiji! Dinlenme lazım bugün!
- Yardım ederken de dinlenebiliyorum ben Lino!
Oda kahvaltılıklardan bir kaç tane alıp arkamdan gelmeye başladı.
- Bu lakabı sevdim bundan sonra bana böyle seslen.
- Tamam Minho.
Bana ters bir bakış attı. Ona gülüp yeniden kahvaltılık almak için yemek yerine gidicekken çalan telefonum yerine telefonumu koyduğum koltuğa döndüm. Arayan Jisoo annemdi.
- Efendim anne?
- ...
- N-ne? Neden? Hangi hastane? Noldu anne?!
- ...
Annem telefonu kapattı. Ekstra bir şey demedi. Bense yine bir ebeveynimi kaybetme korkusuna kapıldım...
***
Çok heyecanlı bitmese de güzel bitti👍Bir sonraki bölümde görüşmek üzere...
Sizi seviyoree♥️

High School/MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin