i'm

371 38 44
                                    

selam, ben geldim! lütfen yıldıza basmayı ve bolca yorum yapmayı unutmayın... 23.59 ayberi sizlerle yaralarını paylaşmayı çok seviyor.💖

iyi okumalar perisi en güzel perilerime🧚‍♀️

aybike ile berk, ortak seçmeli derstelerdi. bu, haftada bir gün ders esnasında birlikte olabildikleri tek saat dilimiydi. tiyatro kolunun başında olan öğretmenleri, tahtayı etkili bir şekilde kullanarak sanat tarihi işledikleri sırada aybike notlar alıyor, berk ise yanında oturan kızı kaçamak bakışlarla izliyordu.

ona doya doya bakamamasının tek nedeni dersi dinlemesi gerektiğini söyleyen öğretmeniydi. o yüzden daha temkinli yaklaşıyordu. bilirdi, zaten resul özkaya'nın namı sayesinde dersten asla atılamazdı ama onu çok kullanmak, ismiyle hatalarının üstünü kapatmak istemiyordu. 

çünkü resul özkaya başlı başına bir hataydı ve oğlunun hatasını kapatmaya çalışırken yeni yaralar açabilirdi.

sıranın altından, bacağıyla kızı dürttüğünde aybike fısıldadı. "ne oldu?" 

omzunu silkti, kızıl. "bir baksana." 

aybike, bakışlarını tahtadan ayırıp kızıl oğlana baktığında dudaklarına yayılan geniş tebessümü izledi. "bana bakmanı özledim."

belli belirsiz tebessüm etti, kız. "ama dersteyiz..." gözüyle bir yandan tahtaya yazı yazmakla meşgul öğretmeni kontrol ediyor, diğer yandan da berk'e bakıyordu. 

"inan bana umurumda bile değil."

genç kız, oğlana cevap verecekken otoriter sesle hemen önüne döndü. "fotokopiyi çektirmeyi unutmuşum, hemen halledip geleceğim gençler. ses yapmayın." 

aybike, sınıfın boş kaldığı an vücudunu kızıl oğlana çevirdi. elindeki tükenmez kalemle hafifçe burnuna vurdu. "neden düzgün durmuyorsun?"

berk sırıttı. onun bu hallerini seviyordu. ağlayışlarının, yaralarının ve acılarının arkasında tatlı, sevimli ve enerji dolu bir genç kız yatıyordu ve berk özkaya, bu genç kıza hayatını adayabilirdi. 

gülen gözlerle elalara bakmayı sürdürdükçe içine bir sıcaklığın yayıldığını hissediyordu, kız. ama ona baktıkça utanıyordu da. bir yandan çillerini izlemek istiyordu, diğer yandan gözlerini kaçırmak. 

aklına gelen fikirle kocaman gülümsedi. "kolunu uzatır mısın?" neden olduğunu sorgulamadı, berk. kolunu kıza uzattığında, gömleğinin katlı olan kollarını özenle biraz daha yukarı doğru kıvırışını izledi.

tenine değen zarif parmak uçları özgürleştiriyordu. o, farklı bir ten hissinde ilk defa özgürlüğü tadıyordu.

"şimdi..." dedi sıranın üzerine bıraktığı tükenmez kalemi alarak. o kadar sevimli görünüyordu ki boştaki eliyle dayanamayarak burnunu işaret ve orta parmağının arasına sıkıştırdı, kızıl. "ciddi bir iş yapıyorum... lütfen."

güldü, berk. "özür dilerim. devam et lütfen." 

aybike, kızıl oğlanın koluna küçük yıldızlar çizmeye başladığında berk gülümseyerek kızın ciddi yüzünü izlemeye başladı. her bir kıvrımını hapsetmek istiyordu zihnine, buna ihtiyacı olacağını biliyordu. 

"sen hep benim yaralarıma yıldızlar çizdin..." son yıldızı da çizip buruk bir tebessümle kızıla baktı. "ben bunu çok yapamadım. sanki sen bana yaralarından bahsederken yetersiz kaldım." başını önüne eğip çizdiği yıldızlara baktı. "en azından bir sembol olsun istedim."

kızıl oğlanın cevap vermesini beklemeden en ortadaki yıldızı gösterdi. "bak, bu çok güzel değil mi? senin beni revire götürüşünü temsil ediyor... çünkü benim krizim sayesinde yakınlaşmıştık." omuzlarını indirdi. "krizim ilk defa bir işe yaradı."

23.59, ayber.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin