"Aren" diyip sıkıca sarıldı.
Deniz'in üzüntüsünü sarıldığı an tüm hücrelerinde, göz yaşlarını omzunda hissetmişti. Neler oluyordu? Deniz'i üzen durum neydi? Sanki bir bekleti içerisindeydi ve olamamıştı.
" Deniz ne oluyor? Senin bu kadar üzülmene sebep olan durum ne? "
"Aren, sebebi ne mi? Gizay !"
Aren hiç bir şey anlamamıştı. Ağlamasının kendisini ormanın içinde yalnızlığa sürüklemesinin Gizay ile ne ilgisi olabilirdi ki. Boş gözlerle Deniz'e baktı.
Aren'e göre sebepsiz bir şekilde Deniz, mahsun ve mahçup bir hale bürünmüştü. Kelimler aralıklı şekilde ağzından dökülmeye başladı. Kelimler döküldükçe göz yaşlarıda ona eşlik ediyordu.
"Aren senin olmadığın 3 günde bizim Gizay ile aramız da kontrol edemediğim bi yakınlaşma oldu. Her gün bir ertesi günden daha yakın hissetmeye başladım."
Aren şaşkındı. Kalbinde küçük bir kanama varmış gibi hissediyor ancak müdahale edemiyor ve bastıramıyordu. Zihnini toparlamaya çalışır bir halde kelimeleri dizmeye başladı.
"Deniz, Gizay'ın bir ilişkisi olduğunun farkındasın değil mi? "
"Evet ! Aren evet farkındayım. Bir boşluğa düştüm, yukarıya çıkamıyorum ve kendimi anlamsız bir şekilde kaptırdım. " Göz yaşları; göz pınarlarından, yanaklarına doğru durmaksızın süzülüyordu.
"Nasıl ya 3 gün sadece 3 gün bu olay örgüsü nasıl oluşabilir. İlişkisi olan bi insan sana bunu nasıl yapabilir. Amacı ne olabilir? Anlamıyorum, anlayamıyorum gerçekten."
Deniz cevapsız sadece göz yaşlarını siliyordu.
"Deniz! Peki neden şu an burdasın ve neyi bekliyorsun? "
"Benden haber bekle ilişkimde sorunlar yaşıyorum ve senin yanında hissettiğim gibi hiç bir zaman onun yanında hissetmedim. Bugün akşam üzeri bana döneceğini söyledi."
Aren: "Eeee... ne oldu sonuç ne peki?"
Deniz: "Az önce konuştum. Sevgilisini hastahaneye götürmüşler. Şu an benle ilgilenemeyeceğini söyledi."
Aren: "Ve sende hüngür hüngür bunun için ağlıyorsun. Hayatında birisi varken sana umut verip iki kişiyi birlikte idare etmeye çalışan kişiye ağlıyorsun öyle mi? Sen böyle bir durumun oluşmasına nasıl izin verirsin.Ben tanıyorum Gizay'ı nasıl bir karaktersizliğinin olduğunu biliyorum. Ama burda yalnız diye yanında olmamız gerektiğini düşündüm. Evet hata bende ben izin verdim hayatımıza bu kadar dahil olmasına. Hadi gidelim çok soğuk burda daha ne kadar bekleyebilirsin. Gece yarısı oldu."
"Aren beni anlamıyorsun. Üzüntümü, 3 gün bana neler hissettirdiğini, beklentilerimi... anlamıyorsun."
Aren, Denizin yüzüne baktı ve içinden "Asıl sen beni anlamıyorsun. kalbimde ki sessiz çığlığı duymuyorsun, duyamazsın. İçimde ki seni kaybetme korkusunun tüm benliğimi nasıl sardığını anlamıyorsun."
Deniz umutlu gözlerle, "Yarın benimle konuşacakmış. Bildirim geldi şimdi"
Aren: "Peki ! Hadi gidelim o zaman"
Copou'da ağır adımlarla yurda doğru ilerliyorlardı. Sessizlik içinde birbirini takip eden adımların yere her temasında küçük dal parçacıklarının ve yaprakların sesi yankılanıyordu, bir nebzede olsa o derin sessizliği kırıyordu. Aren'in içinde fırtınalar kopuyordu. İçinde bir çırpınış vardı, ne yapacağını bilememe vardı, kahroluş vardı, kalp ağrısı vardı, korku vardı...
Deniz için yarın bi umuttu, beklentiydi.. belkide heyecanın karşılığını alacaktı. Bugünki üzüntülerinin hepsini tek bir kelime iyileştircekti.
Aren ve Deniz farklı duygular ile aynı yolu birlikte yürüdüler..