Gözlerim etrafta dolaşırken kalabalığın sesi buraya geliyordu net bir şekildi. Muhtemelen en mutsuz günümü yaşıyordum, şaka gibiydi ama ciddi ciddi evleniyordum. Hava kararmaya yakındı. Eğer planımız tutarsa buradan kaçabilirdim. Aynadan kendimi izlerken derin bir nefes verdim. Kendimi buna hiç hazır hissetmiyordum. Koskoca bir kır düğünü, ailem, akrabalarım ve müstakbel eşim olan Hyunjin beni bekliyordu şuan. Biraz kötü hissediyordum onu o masada öylece bırakacağım için, ancak şu güne kadar hep başkasını düşündüm ondan olmadı mı zaten bunlar? Bu sefer öncelik ben olmalıydım.
Düğünün konuşması başlayınca ceketimi koluma aldım ve yavaşça odadan ayrıldım. Arka kapıya yöneldim ve yavaşça çaktırmamaya çalışırken kendimi dışarı attım. Boş sokağı görünce arkadaşıma içimden bir küfür savurdum. Şuan beni alması gerekiyordu ama geri zekalı gelmemişti. Bekleyecek zamanım yoktu bu yüzden koştum ve gördüğüm ilk durakta bekledim. Takım elbise ile koştuğum için çoğu kişi bana garip bakışlar atıyordu. Havalimanına giden otobüs geldiğinde binip telefonumu çıkardım. Geri zekalı arkadaşımı aramam lazımdı. Kim Gyuvin.
Rehbere girip ismine tıkladım ve açmasını bekledim. "Efendim kanka? Hem nerdesin sen lan oturduk bütün salon seni bekliyoruz naz yapma hadi lan." Cidden bunu nasıl unutmuştu salak çıldırmak üzereydim. "Gyuvin hani ben kaçıcaktım sende beni alacaktın arabayla arkada bekliyordun." Söylediklerimle panikle ayağa kalktığını anlamıştım. Koşma sesleri gelirken soluk soluğa konuşuyordu. "Hanbin valla yemekleri çok güzel yaptırmışsınız dalmışım ben oğlum, nerdesin geleyim hemen." Dedikleri ile gözlerimi devirdim, hiç şaşırmamıştım yemek Gyuvin'in en hassas noktasıydı. "Otobüsteyim havalimanına geçeceğim Seul uçağını kaçırmayalım bir de hızlı ol." Anlaşıldığını söyleyen arkadaşımın yüzüne telefonu kapatıp cebime koydum. Havalimanının tarafında durakta inip hızlı adımlarla havalimanına yürümeye başladım.
Şuan Daegu'daydık ve en uzak olup mantıklı orası gelmişti aklıma. Kalabalıktı bulunamazdım muhtemelen yani umarım. Bir süre bekledikten sonra gelen Gyuvinin kafasına bir tane tokat geçirip önceden hazırladığımız biletleri çıkartmasını bekledim. "Özür dilerim ya ne vuruyon" Derin bir nefes verdim ve işlemleri hallettikten sonra hızlıca uçağa adımladık. "hala düğünümde beni unuttuğuna inanamıyorum Gyuvin cidden" dudaklarını büzen arkadaşıma sert bir bakış atmıştım. "yemekler acayip iyiydi ama Hanbin valla çok şey kaçırdın benden demesi." sabır dilercesine derin bir nefes aldım. O da bunu garip bir şekilde anlamıştı ki susmuştu.
Uçağa yerleştiğimizde derin bir iç çekip kafamı arkaya yaslamıştım. Umarım bu benim için daha kötü olmazdı..
________________
Hadi bakalımm umarım beğenirsiniz ağğ, saçma gelebilir kafama estiği gibi yazdım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tie tie-haobin
FanfictionKarşımda ki takım elbiseli çocuğu gördüğümde gülmeden duramamıştım. Aynı durumda mıydık..cidden mi?