medyadaki şarkıyla beraber dinlerseniz sevinirim.
Bruno Mars - count on me
-------------------- Teucer bugün bizde kalmıyor, değil mi? Evde tek kalmasın şimdi.
- Hayır anneannemlerde bugün.
Zhongli ile beraber yaşamaya başladığımızdan beri Teucer haftanın 3 günü bizimle, kalan günlerinde de anneannemlerde kalıyordu. Başta onun için endişelensem de bundan gayet memnun görünüyordu.
- Ajax, biz mezun olduk. Hala şaka gibi geliyor.
- Harika notlarım varken 4 yılda bitireceğim belliydi zaten ama senin için sürprizdiyse, orasını bilemem.
Dalgaya vurarak kurduğum cümle üzerine Zhongli, gülerek omzumu ittirdi hafifçe. Her ne kadar şaka yapsam da, ben de onun kadar şaşkındım. Üniversite bitene kadar bir olaya karışır arada kaynayıp ölürüm, falan diye düşünüyordum.
5 yıldır birlikteydik. 5 yıldı ve ben 5 yıldır yaşadığımı anca hissedebiliyordum. Yanındayken kendimmişim gibi hissediyordum. O varsa ben vardım. Ben varsam o vardı. O nereye, ben orayaydı.
Eskiyi özleyip özlemediğimden emin değildim. Eski Ajax kadar empati yoksunu değildim. Eski Ajax kadar açıklarımı ego ile kapatmıyordum. Eski Ajax kadar yalnız hissetmiyordum.
- Bugün fazla düşünmek yok. Daldın yine.
- Beynimi çalıştırıyorum sonuçta, ne engel oluyorsun?
- Of Ajax. Degişmiyorsun. Diğerleriyle mi takılmak istersin, birlikte mi?
- Sen neredeysen orada olabilirim, fark etmez.
- Bizimkilerle gidelim, oradan eve geçeriz olmadı o zaman.
- Olur.
Diğerlerinin peşine takılıp yürümeye başladık. Herkes gelecek planlarından bahsediyordu. Bunu lise mezuniyetinde yapmamız daha doğru olurdu gerçi.
Hepimizin bir şekilde üniversiteyi 4 yılda bitirmemiz takdire şayandı. Asla beklemezdim.
- Aynen, babamın yanında işe girerim belki.
Konuşulan konuyu bir yerden sonra takip edememeye başladım. Umrumda da sayılmazdı. İlgi alanımda değildi büyük ihtimalle.
Nereye gidiyorduk bilmiyordum. Kaeya yine bizi bir yerlere sürüklüyordu.
- Durun şimdi. Sizin için öğrenci halimle zahmetlere falan girdim bu kadar, bugün eğleneceksiniz tamam mı?
- Ne yaptın yine?
- Konsere götürüyorum sizi.
- Ne konseri?
- Gidince görürsünüz, onu da ben mi söyleyeyim.
Herkesin modu yükselmişti bir şekilde. Konser alanına varmamız çok uzun sürmemişti. Kaeya biletleri gösterirken ben de etrafı inceliyordum. Konserin kime ait olduğunu öğrenebilirim, diye. Gözüm afişe takıldı o sırada. Bruno Mars konserindeydik.
Ölsem aklımın ucundan geçmeyecek bir yerdeydim. Söylenenlere göre konserin başlamasına 10 dakikadan az vakit vardı ama yerimde duramıyordum.
- Yerinde mi dursan biraz.
Yanımdaki Zhongli'den gelen uyarıyla biraz daha sakin olmaya çalıştım.
- İşte, sahnede!
Hayran çığlıkları kulağımı doldururken gülümsemeden edemedim. Her ne kadar sürekli Kaeya'yla uğraşsam da bu davranışı güzeldi.
- Alın şunları bakayım.
Beidou, çantasından biraları çıkartırken hepimiz dehşete düşmüş bir şekilde onu izliyorduk. Alkol yasak değildi ama içeriye izinsiz alkol sokmanın yasak olduğunu düşünüyordum.
- Fark ettirmemeye çalışın.
Nasıl çalışacağımız da ayrı bir konuydu ama umursamadık. Herkes kendine bir tane aldıktan sonra şarkılara eşlik etmeye başladık.
Biramın yarısındaydım, Zhongli'nin bana seslendiğini duydum. Bir yeri işaret ediyordu ama onca ses ve kalabalığın içinde ne görebiliyor ne de duyabiliyordum. Neyse ki eğilip tekrar söyledi.
- Bir sürprizim var, gel.
Gerilsem de heyecanım ağır bastığından dolayı onunla birlikte hızlıca gideceğimiz yere doğru ilerledim. O durduğunda etrafıma baktım. Sahnenin dibindeydik. Sürprizi neydi ve burada ne yapıyorduk?
Her ne kadar itiraz etsem de bir şekilde güvenlikle konuşup sahneye çıktık. Hâlâ ne yaptığımızı anlamıyordum, delilik gibiydi.
Zhongli'ye mikrofon verildiğinde az önce söylenen şarkının nakaratını söylemeye başladı. "You can count on me like; 1,2,3. I'll be there."
Gözlerimi ondan alamıyordum. İlk defa sesini duyuyordum. İlk defa bana şarkı söylüyordu. Çok güzeldi. Çok güzeldi çünkü banaydı. Çok güzeldi çünkü benimdi.
"And I know when I need it, i can count on you like; 4,3,2. And you"ll be there."
Ağır hareketlerle diz çöktüğü sırada hâlâ ne olduğunu anlayamıyordum.
"Cause that's what husbands are supposed to do."
Bir önümdeki yüzüğe, bir de sevgilime bakıyordum. Şarkıyı söylerken bir kısmı değiştirmiş, dolaylı yoldan evlilik teklifi etmişti ve ben bunu çok sevmiştim.
"Ajax. Ben doğum günümü bilmiyorum. Önceden de dedim, durumumuz eskiden yoktu. Doğduğum gün o telaşla tarihe bakılmamış. Şimdiye kadar kendim de bilmediğim için kimseye söylemedim doğum günümü. İlk bilen sen ol Ajax. Bana bugün evet de ve tekrardan doğayım. Evet dersen her şeyimiz değişecek çünkü biz resmi olarak birbirimizin olacağız. Benim ruhum tekrardan doğacak bu neşe ve birliktelikle. Diğerleri bilmese ne olur artık, sen bildikten sonra. Şimdi Ajax, benimle evlenir misin?"
Umutla bakıyordu yüzüme. Konuşmasını beğenmiş olmamı diliyordu.
"Seninle her şeyi yaparım, her şey olurum. Her şeyin de olurum."
Alkışlar yükselirken Zhongli yüzüğü parmağıma geçirmiş ve sarılmıştı. Her şey hayal gibiydi hala. Nefes alışım zorlaşıyordu, kalbim daha da hızlı çarpıyordu. Üstümde yarattığı etki inanılmazdı.
Şarkının sesi tekrar yükselirken bu sefer birlikte söyledik.
"You can count on me like; 1,2,3. I'll be there."
"And I know when i need it, i can count on you like; 4,3,2. And you'll be there."
Durduk, soluklandık. Bu sefer kalabalık da bize eşlik etti.
"Cause that's what husbands are supposed to do."
***
sürprizimsi final.
ya saka gibi ama bitti😭
yaklaşık 8 aydır falan yazıyorum fic'i
o kadar duygusal oldum ki bölümü yazarken
yazım hatalarım umuyorum ki yoktur, eğer varsa da özür dilerim.
düşüncelerinizi yazarsanız çok sevinirim.özel bölüm gelecek büyük ihtimal ama ne zaman gelir bilmiyorum
1(?) smut ve bir de düğün bölümü kesin gelecek gibi.kendinize iyi bakın, yakın zamanda başka bir kitapta görüşmek üzere!!!
14.04.23.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you can count on me /zhongchi/
Fanfictiontartaglia: soyle kardesine salsin kardesimi zhongli: ne alaka? senin kardeşin rahatsız ediyor benim kardeşimi. tartaglia: kardesime yilisik mi diyorsun yani zhongli: diyorum amk. --- 08.09.22 - 14.04.23 28.09.22 - #childe etiketinde 1. 02.10.22 - #g...