- Baba?
- Girmemize izin vermeyecek misin Ajax?
Yargılayıcı bakışları elbette hemen yerini almıştı. Sorun değildi, kafaya takmadan kapının önünden çekildim. İkisi de içeri geçerken gerilmemek elde değildi. Bir yanda kavgalı (?) olduğum sevgilim, bir yanda zerre anlaşamadığım babam vardı. Üstelik ikisinin nasıl anlaşacağından hiç emin değildim.
- Zhongli ile ikimizi beklettiğin süre içerisinde biraz sohbet etme şansım oldu. Öncesinde tanışmıştık zaten. Kendisi sevgili olduğunuzu söyledi Ajax? Bu konuyu konuşmanın vakti geldi. Halihazırda o da buradayken, bu konunun açıklığa kavuşturulması gerektiğini düşünüyorum.
- Neyini konuşacağız tam olarak?
- Seninle zaten bunu konuşmuştum. Seni, onu da kendin gibi yapmaman konusunda da uyarmıştım. Elbette dinlemedin, ama şimdi söylediğine göre aylardır çıkıyorsunuz. LGBT saçmalığı bir yana, iki erkek birbirini nasıl sevebilir ki, Allah aşkına! Benim oğlum olmasan anlamakta bu kadar zorlanmayacağım Ajax. Zeki bir çocuktun küçüklüğünde hep. Senin aklın buna nasıl erebiliyor, nasıl mantıklı geliyor?
- Bunu sana açıklayamam baba. En azından annemle olan ilişkinden bilmen gerekir, aşk 'geliyorum' demez. Kime olacağını seçemezsin, bırakamazsın. Onsuz olamazsın. Diğer yarın olur o kişi. Zhongli'yi seviyorum. Evet, hatta belki de aşığım. Onu tanımazken yaşamadığımı sonradan fark ettim. Mutlu olmayı bana o öğretti, baba. Tabii ki buna karşı çıkacaksın, ama artık umurunda değil. Senin oğlun olmadığımı söyleyeceksin hatta belki, bu da sorun değil. Yanımda Teucer ve Zhongli olduğu sürece dünya yansa umurumda olmaz.
Babamın sert ifadesi biraz olsun yumuşamış görünüyordu. Yine de buna aldanmamam gerektiğini biliyordum. Yumuşamış görünüp bir anda patlayabilirdi de.
- Ya sen, Zhongli?
- Efendim, Ajax haklı. Ben bunu saçmalık olarak görmüyorum. Aşkta mantık aranmaz. Duygularımı kontrol etmem bu noktada mümkün değil. Bunu istemiyorum da. Onunla mutluyum, mutluyuz. Eğer karşı çıkarsanız, üzülerek söylüyorum ki sizi kâle almayacağım.
Babamdan hala bir ses çıkmıyor oluşu gericiydi. Git gide sinirleniyor mu yoksa yatışıyor muydu, bilmek zordu. Üstelik Zhongli'ye hala kırgındım ve sözleri biraz da olsa içimi ısıtıyordu, sinirim geçiyordu.
- Belli ki fikrinizi değiştirebilecek gibi değilim. Hala sizin büyük bir destekçiniz olmasam da bu noktadan sonra bana bir şey demek pek düşmez. Ajax, akademik hayatına bunu yansıtmadığı sürece beni bağlamaz.
Babam ilk defa bu kadar anlayışlı bir tepki veriyordu. Duygulanmıştım. Biraz.
- Geçireyim mi seni kapıya kadar?
- Kendim giderim.
Babam evden çıkarken, bu sefer de aklıma Zhongli ile içinde olduğumuz durum gelmişti. Babamın yanında söyledikleri her ne kadar kalbe dokunan, güzel şeyler olsa da kırgın ve kızgındım hâlâ. Herhangi bir mazereti kabul edebilir miydim, bilmiyordum.
***
Ölmedim, yaşıyorum 🤩
yazmamak icin mazeretim yok, şu ara bir şeyler yazasım hiç yok. özür diliyorum bu konuda.bölüm fazlasıyla kısa oldu ama son bölümde işi öyle bir yere getirmişim ki, nasıl devam ettireceğimi bilemedim. umarım hoşunuza gitmiştir.
Görüşmek üzere!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
you can count on me /zhongchi/
Fanfictiontartaglia: soyle kardesine salsin kardesimi zhongli: ne alaka? senin kardeşin rahatsız ediyor benim kardeşimi. tartaglia: kardesime yilisik mi diyorsun yani zhongli: diyorum amk. --- 08.09.22 - 14.04.23 28.09.22 - #childe etiketinde 1. 02.10.22 - #g...