Acının Tatlı Tebessümü

113 12 134
                                    

Bu hikayede bahsi geçen tüm kişi, kurum ve kuruluşlar tamamen hayal ürünü olup hiçbir gerçekliği yansıtmamaktadır. Hikayenin tamamı bir kurgudan ibarettir.

Buraya başlangıç zamanınızı ekleyebilirsiniz.

Eğer olur da bir gün pes edecek gibi olursan, beni hatırla Aslan. Benim ne kadar güçlü olduğumu hatırla. Bu sana güç versin. Her gecenin bir sabahı elbet vardır. Umarım dara düşmezsin sevgilim.

Rüya veya halüsinasyon gördüm. Birkaç yıl önce Eylül'ün söylediği sözler, tokat gibi çarpmıştı suratıma. O esnada gözlerimi açmaya çalıştım ancak gözüme yediğim yumruklar acıtttığı için açamadım. En son hatırladığım tek şey nedenini anlayamadığım bir sebepten dolayı 3 iri yarı, siyah gömlekli adamlar çevremi sarmış, beni dövmüşlerdi. Sonrasını hatırlamakta güçlük çekiyordum.

Odaya göz atarken bir ses yankılanınca irkildim. Kulaklarım patlayacak gibiydi.
"Abi, beni affet. Söz veriyorum, bir daha bu mereti içmeyeceğim." Duvarda Can'ı gördüm. Projeksiyon ile Can'ın videosunu izletiyorlardı.
"Söz veriyorum, bir daha bu işlere bulaşmayacağım." Onun da dövüldüğü bariz belliydi. Kaşı patlamış, burnundan kanlar akıyordu. Afalladım. Daha yeni 18 yaşına girmiş bir çocuk nasıl oluyordu da bu işlere kalkışıp, uyuşturucu kullanabiliyordu? Abisi olarak kendimi sorgulamaya başladım. Evet, o baba bile diyemeyeceğim şerefsizin de geçmişi kabarıktı, bu yollardan o da geçti ancak böylesine büyük bir savaşın içine hiç düşmemişti. Can ne yapmıştı da Akgün Tekin'in damarına basmıştı diye düşünüp duruyor ancak bir sonuca varamıyordum.

"Senin gelmişini geçmişini sikeceğim Can!" diye bağırdım.
Can'ın yediği haltlardan dolayı bu hale düştüğüme inanamıyordum. Bir an önce buradan çıkış yolu bulmam gerekiyordu. Ortam hayvan cesetleri gibi kokuyor, midemi bulandırıyordu.

Bu düşünceler beynimde dolaşırken bir yandan her yerim ağrıyor, bir yandan da kulağımı patlatacak desibelde bir adamın sesini duyuyordum. Akgün Tekin'in sesiydi bu.

"Evet, Aslan Özer, mesaimizin sonuna geliyoruz. Sana bir teklif sunacağım. Hazır mısın?"

Başımı huzursuz, göz teması kurmadan evet anlamında salladım, korktuğumu belli etmemeye çalıştım.
"Güzel, o zaman başlıyoruz."

Ufak bir sessizlik olmuştu. Sanırım Akgün Tekin bir şeyler söylemeden önce söyleyeceklerini düşünüp tartıyordu. Yüzüne sinsi bir gülüş yerleştirdi.

"Sana 2 seçenekli bir teklif yapacağım. 3. seçenek yok, olmayacak da. Ya benim adamım olacaksın, ya da hayatına Can'sız devam edeceksin."

Hayatıma Can olmadan devam etmek iyi olabilirdi, ancak durumun ciddiyetini ve annemin üzüleceğini göz önünde bulundurunca bu dehşet vericiydi. Annemin üzülmemesi için her şeyi yapardım. Daha önce de annemin üzülmemesi için bazı kişileri karşıma almıştım. Yine olsa yine yapardım.

"T-tamam, kabul ediyorum, adamın olmayı." Aslında hiç istemiyordum. Can'ın ne hali varsa görmesini istiyordum. Ama abi vicdanı işte.

"Seni hemen adamım yapacağımı düşünmüyorsun herhalde Aslan? Bu kadar salak olamazsın."

"Salak değilim. Beni bazı testlere sokacağını biliyorum. Yolla gelsin."

"Öncelikle bana ihanet etmeyeceğine nasıl inanacağım?"

Gözlerimi Akgün Tekin'e dikip kararlı bir şekilde cevap verdim: "İhanet etmeyeceğim. Bunu kanıtlamak için her türlü testi geçmeye hazırım. Ama unutma, bir gün bu karanlık yoldan çıkacağım ve gerçek gücümü göstereceğim."

NEMFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin