Hesaplaşma

22 4 5
                                    

Bu hikayede bahsi geçen tüm kişi, kurum ve kuruluşlar tamamen hayal ürünü olup hiçbir gerçekliği yansıtmamaktadır. Hikayenin tamamı bir kurgudan ibarettir.

Aslan nezarethanede hızlı adımlarla dolaşırken ben de karşısında sessizce oturuyordum. Aslanın yüzü öfke ve hayal kırıklığı ile doluydu. "Senin ne hakkın var?" diye bağırdı Aslan.
Olduğum yerde sıçradım."Eylül'e dokunmaya hakkın bile yokken, onu öpmene nasıl göz yumabilirim?"

Başımı kaldırdım ve göz teması kurdum. Ancak hiçbir şey söyleyemedim.

Aslan, odanın içinde gidip gelmeye devam ediyor, duvarları yumrukluyordu. "Yapman gereken bir açıklama var! Eylül'ün gözünde nasıl bu kadar düşebilirsin? Onun kalbini kırdın.."

Ben, kendi acımı ve pişmanlığımı bastırmaya çalışıyordum."Belki de kırılmadı. Belki bana karşılık verecekti ama sen esip gürleyince yapamadı..." derken kelimelerim boğazımda düğümlendi

Aslan'ın öfkesi daha da yükseldi.
"Ne? Ne diyorsun lan sen? Ne demek kırılmamıştır? Ne demek Açıkla bunu bana!"

Aslan yine Aslanlığını yapıyordu ancak Ben artık susmak istemedim
"Hatırla ulan Eylül'e ne yaptığını, ona nasıl acılar yaşattın!"

Aslan öfkeyle Hakanın yüzüne baktı. Ancak hiçbir şey söyleyemedi çünkü bu konuda en kabahatli oydu.
"Anlatsana lan neler yaptın. Bilmediğim şeyler var aranızda. Anlat. Bu kız neden aylarca acı çekti? Konuşsana lan"

Aslan derin bir nefes aldı ve ardından duygusal bir patlama yaşadı. "Ona yaşattığım şeyleri söyleyemem çünkü benim de canım yanıyor! Pişmanım, hem de çok pişmanım. Yaptıklarımın bedelini nasıl ödeyebilirim? Bana olan güvenini yok ettim, hak etmediği acılar yaşattım."

Aslan'ın öfkesi yavaş yavaş diniyor sesi kısık çıkıyordu. "Benim.. benim sana olan güvenim de sarsıldı, Hakan. Ama seni tanıyamıyorum, senin bu halini görmek... Ben ikinizi de kaybettim."

Aslanı böyle görünce ona acımaya başladım. Ancak yaşanan bunca şeyden sonra teselli veremezdim.

Onun için bütün denizleri yüzüp, onu bulabilecek birisini kaybetti.Yani Eylül'ü. Sadece sevdiği kadını kaybetmekle kalmamış onun her imdadına yetişebilecek,koruyup kollayacak, öz olmasa da bir kardeşini yani beni kaybetmişti.

Belki bir şeyleri halledebilir, kabullenebilirdik ama hiçbir zaman eski dostluğumuza sahip olamayacaktık.

Nezarethaneden çıkar çıkmaz, özgürlüğün tadını çıkardım. Sıcak havanın beni sarhoş ettiği anlarda, gökyüzünün mavisine bir tebessümüm eşlik etti. Arabamın Eylül'ün evinin yakınlarında kaldığını hatırlayınca bir küfür savurdum. Eylül'le karşılaşmaktan çekiniyordum. Dün olanlardan sonra konuşmaya pek cesaretim yoktu. Sadece arabamı almaya odaklanmaya karar verdim. Bir taksi çevirdim ve arabamın olduğu konumu tarif ettim.

20 dakikalık bir yolculuğun ardından arabamın önüne vardım. Hemen otele geçip odama çekildim, duş alarak gecenin yorgunluğunu üzerimden attım.

Giyinecekken telefonum çalınca,göz ucuyla telefona baktım. Yavuz arıyordu. Normalde her gün konuşur, birbirimize haber verirdik ama Ankara'dayken rahatsız edilmek istemediğimi söylemiştim. Böyle söylediğim zamanlarda gerçekten önemli bir durum olmadıkça aramazlardı. Daha fazla bekletmeden telefonu açtım.

"Abi şirkete gelmen lazım. Önemli şeyler oluyor." Sıkıntılı bir nefes verdim. Bugün teslim olacak gemiyle ilgili bir sorun olmamasını diledim.
"Konu neydi Yavuz?"
"Abi konteynerlerle ilgili gelişmeler var.

İşe gitmek istemiyordum. Dün gece yaşanan şeylerin etkisi hala üzerimdeydi.

"Tamam Yavuz. Kaldığım otele bir şoför yolla. Araba kullanabilecek durumda değilim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 04 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

NEMFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin