İhanet

38 8 2
                                    

Bu hikayede bahsi geçen tüm kişi, kurum ve kuruluşlar tamamen hayal ürünü olup hiçbir gerçekliği yansıtmamaktadır. Hikayenin tamamı bir kurgudan ibarettir.

Sanki dünya durmuş ve biz dünyayı tekrar döndürebilmek için hiçbir şey yapmıyorduk.
Ne kadar süre dudaklarımın Hakan'ın dudaklarıyla birleşip durduğumuzu bilmiyordum. Bildiğim tek şey nabız ve nefeslerimin eskiye nazaran daha az olmasıydı. Şu an ne yaşadığımın farkında olur olmaz geri çekildim. Ani bir refleks ile Hakana bir tokat attım. Canı yanmış olacak ki tokadı attığım yanağına dokundu ve başını aşağı eğdi. Çok üzülmüştüm.
Arkadan bir ses yükseldi.
"Napıyorsun lan sen!"
Bize mi söylediğini anlayabilmek için arkamı döndüm. Gelen Aslandı. Yüzünde öfkeden deliye dönmüş, aynı zamanda şaşkınlık ifadesi vardı. Adımlarını hızlandırmış ve Hakan'a kafa atmakla kalmayıp, Hakan'ın yere düşürüp tekmelemişti.
Yüzüme şaşkın bir ifade yerleştirdim. Aslan'ın Ankara'da ne işi vardı bilmiyordum. Ben ondan kaçıp, deniz olmayan bir şehir tercih etmişken, onun beni kolayca bulabilmesi çok ağrıma gitti. Yolun sonuna gelmişim gibi hissettim.

Hakan'ın yüzündeki şaşkınlık ve acı içinde yer alan ifade, beni derinden üzdü. Aslan'ın ani gelişiyle karmaşık duygular içindeydim.

Aslan, öfke ve şaşkınlıkla bakarken ben, elimi uzatıp onu durdurmaya çalıştım. "Aslan, dur! Hiçbir şey göründüğü gibi değil. " diye bağırdım, fakat o, duymazdan gelip beni itekledi. Ardından Hakan'a yönelerek, "Seni öldürürüm oğlum!" diye bağırdı.

Korku ve endişe içinde, kalbim hızla atmaya başladı. Kusma isteğim geldi.
Ancak kusma isteğimin üstüne gidip, Aslan'ı Hakan'ın üzerinden çekmeye çalıştım.
"Eylül! Sen bu işe karışma. Bu bizim aramızda."

Hakan yediği dayaklara dayanamayıp Aslan'ın gözüne bir yumruk geçirdi. Ve kavga etmeye devam ettiler. Uzaktan bir polis arabası göründü.
"Yeter! Polis geliyor toparlanın" ikisi de beni umursamadı. Polis kavgayı görünce acele geldi ve ikisini ayırdı.
Polislerden bir tanesi "Yürüyün karakola gidiyoruz derdinizi orada anlatırsınız" dedi. İkisine de kelepçe takıp kollarına girdiler. Hanımefendi sizin de bizimle beraber gelip ifade vermeniz gerekiyor. Hava zaten soğuktu bir de akşamın bu saatinde karakola gidip ifade verecek olmam canımı çok sıktı. Kesinlikle havayı bahane etmiyordum.
İfade vermemi söyleyen polise tamam deyip arabaya yöneldim.

"Kızım sen ortaya geç" diye talimat verdi Polislerden biri. Dediğini ikiletmeden yaptım. Arabaya oturduğumda soluma Hakan'ı sağıma ise Aslan'ı oturttular. Böyle bir karmaşanın içine düştüğüm için sinirden elim ayağım titremeye başlamıştı. Aslan nereden çıktı da geldi bizi gördü hâlâ anlayamadım. Önce solumda oturan Hakan'a baktım. Yüzünü aşağı eğmiş yaptığı şeylerden pişmanlık duyuyor gibiydi. Gözleri mosmor olmuş ve burnu kanıyordu. İçimden bir parça kopmuş gibi hissettim. "Ama oh olsun ikinize" diye geçirdim içimden. Daha sonra gözlerim sağa doğru kaydı ve Aslan'a doğru baktım. Gözlerini yoldan ayırmıyordu. Hala öfkeli olduğu kısacık bir bakışta anlaşılabiliyordu. Yolculuk epey sessiz geçtiği için canım sıkıldı. Bir an önce eve geçip, Mimiye sarılıp hiçbir şeyi düşünmeden uyumak istedim.

Karakola varınca ifade vermek üzere amirin önünde durduk. Amir kadındı. Böyle güzel bir kadının karakolda ne işi olduğunu merak ettim. Kesinlikle buraya ait değil, mankenlik sektörüne aitti. Yüzü çok tanıdık geliyor ancak şu an ciddi bir ortamda olduğumuz için soramayacaktım. Kaşlarını çatıp,sinirli bir şekilde bize baktı.
"Siz neden buradasınız anlatın bakalım derdinizi. Kimsiniz ve neden kavga ettiniz?" Hakan hemen söze girdi.
"Amirim ben Hakan Çınar. CABHA Lojistik'in Ceosuyum. Eylül'le yolda yürürken birden bu arkadaş geldi ve bana saldırdı. Neye uğradığımı şaşırdım. Bana defalarca vurup, tekme atınca ben de kendimi savunmak amaçlı yumruk attım. Sonra ekip gelip bizi aldı zaten. Ben bu kişiden şikayetçi değilim."
Hakan'ın şikayetçi olmayacağını tahmin ettim. Konuşma sırası Aslan'a geçti.
"Amirim ben Aslan Özer. Poseidon Tekne'nin sahibiyim. Yanımdaki kız eski sevgilim olur. Onu en yakın arkadaşımla olmayacak bir pozisyonda görünce dalmak istedim. Madem o şikayetçi değil, ben de şikayetçi değilim. Biz kendi aramızda hallederiz problemi. Daha fazlasına gerek yok bence.

NEMFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin