12

256 27 74
                                    


YORUM YORUM YORUM :)) KEYİFLİ OKUMALAR.

Küçük çocuk bir mum dikti gecenin göğsüne. Ay yandı, gece parladı. Sonra bir ninni mırıldanmaya başladı annesi ona. Mum söndü, oda karardı.

Bir ninni söyledi annesi ona, yıldızlar yere döküldü, şeytanın asası çocuğun minik avuçlarına değdi. Bir ninni söyledi annesi ona, buram buram uçurum kokusu sindi küçük bedene.

Annesinin güzel sesi ölümü fısıldamaya başladı.

Avuç içlerine dolan kanı hissederken nefes nefese uyandı genç oğlan. Gecelerini ören kabuslar nefesini kesiyor, kalbini sıkıştırıyordu. Göğsünde bir kar fırtınası vardı sanki, serin rüzgarlar karın erimesine bir gün olsun izin vermiyor, Sehun her gün donuyordu.

Gecenin bir vaktinde aralanan gözleri boş odada dolanırken yataktan çıktı. Masanın üzerindeki sigara paketini alarak pencereyi açtı. Yağan karı gördüğünde derin bir soluk çekti içine. Soğuk hava genzini acıtmıştı. Dudaklarının arasına aldığı sigarayla dalgın gözlerini her biri farklı görünen kar tanelerine dikti. Elini uzatıp parmak uçlarına misafir etti onları. Boş bakışları eşsiz desenlerde gezinirken aklı gördüğü kabustaydı. Zamanında aldığı ilaçlarla bastırdığı boğucu rüyaları sanki zihninin karanlık mahzeninden fırlar gibi yeniden can bulmuştu gecelerinde.

Sabaha kadar bir daha uyku girmedi gözüne. Kararan göz altları ve solgun beyaz teninin tezatlığına aldırmadan kabanını alarak çıktı dışarı. Günlerdir Junmyeon'un şehir merkezinden uzak, küçük villasında kalıyordu bir başına. Hiçbir şeyini ondan esirgemezdi Junmyeon. Sehun da yardımını esirgemeyecekti onu ayakta tutan adamdan.

Aklını kurcalayıp duran avukat bozuntusu içini öyle huzursuz ediyordu ki ondan yayılan aura Sehun'un içinde yatan garip hisleri uyandırıyordu. Bu meseleyi çözecekti.

İşte bu yüzden şirket kapasındaydı şimdi. Haber vermesine gerek olmadığını bildiği odaya "Hyung, ben geldim!" diye dalarken karşılaştığı manzarayla sesi yarıda kesildi. Avukat olduğunu iddia eden piç kurusunun elleri masaya yaslıyken Junmyeon'un dibine girmişti. Üstelik onu görmesine rağmen hiçbir çekinme belirtisi göstermeden konumunu koruyordu. Hatta ve hatta o sinsi dudakların yukarı kıvrıldığına yemin edebilirdi Sehun.

"Detayları sonra konuşuruz Jongin, çıkabilirsin."

Junmyeon tatlı bir tebessümle avukatı odadan gönderirken Sehun kaşlarını çatarak baktı yanından geçen adama.

"Hoş geldin bebeğim, bugün nasılsın?"

Kendisine şefkatli gözlerle bakıp hatrını soran Junmyeon'u duymuyordu kulakları. "Bir işim çıktı Hyung." diye ağzının içinde mırıldanarak esmerin arkasından neredeyse koşar adımlarla çıktı. Terasa çıkmakta olan adamı kolundan kavrarken adamın suratındaki bilmiş ifadeden bir haberdi. Parmaklarını geçirircesine sıktığı kolu tutarak esmeri terasın cam korkuluklarına dayadı.

"Öldürürüm seni." diye tısladı elleri yakasına çıkarken. "Amacın ne senin piç!?"

Jongin beyaz gömleğinin yakasına tutunan ince parmaklara üstten bir bakış atıp dudaklarını yaladı. "Çok haşinsin." diye sırıttı azıcık dahi ters bir tepki vermeden. Onun bu gevşek tavrı genç olanı çıldırtıyordu.

Öfkesine hiçbir zaman hakim olan biri olmamıştı Sehun. Oyunlar oynayıp iz sürmek ona göre değildi. Evden çıkarkenki niyeti tam olarak bu olsa da onu Hyung'unun dibinde görünce yanmıştı devreleri. Kimse ama hiç kimse Junmyeon'a zarar veremezdi. Bu piç kurusunun hiç de iyi niyetlerle ona yaklaşmadığını gözlerinden anlayabiliyordu.

Storm CloudsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin