Sınıfa girdiğimde birinci ders yeni bitmişti. Sırama geçtim. Kitaplarımı hazırlarken çantanın titreştiğini hissettim. Arayan Jack'ti. Tam açacaktım ki öğretmen içeri girdi. Ben de telefonu çantama koydum.
Allahım. O gün yaşadıklarım,düşündükçe deli oluyordum.
"Buna göre C üçgeninin alanı kaçtır Jane?"
"Hıh,aaa şey öğretmenim,yani,biliyordum,yani..."
"Dersi dinlemediğin buradan belli."
Hoca haklıydı. Cevap veremedim. Öğretmen tam yine bir şey demek için ağzını açmıştı ki zil çaldı. Bahçeye çıktım. Banka oturdum. Ve işte o lanet an! O geliyor! Jack geliyor!
Yüzüne bakmamaya çalışıyordum. Tam yerimden kalkacakken yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Kendimi hızla ve korkuyla geri çektim.
"Bu sefer olmaz. Ayrıca ben,çok pişmanım. Hem,seni de sevmiyorum. Dün olaylar birden bire gelişti. Ben sana karşı hiç bir şey hissetmediğimi fark ettim."
"Ne!" Bağırmamıştı. Sesi çok ince ve ağlamaklı çıkmıştı. Gözlerinden aktığı yaşı benden saklamaya çalışıyordu ama be görebiliyordum. Koşarak okuldan çıktı. Aslında,onu çok seviyordum. Sadece ben bir ilişki yaşamak istemiyordum. Bu hata olurdu. Onu kendimden uzaklaştırmak istiyordum ama bu bana acı veriyordu. Unutmaya çalışacaktım.