Kısım 4 : Ouroboros

68 10 23
                                    


merhaba cumartesi ve yeni bölüm. yorum ve oylarınızı eksik etmezseniz çok mutlu olurum. keyifli okumalar :)) 


NUD SÖZLÜĞÜ

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

NUD SÖZLÜĞÜ

Nulla: Cinsel kimliksiz tür

Centmedu: Ailelerin yaşadığı bölge

Serpens: Eril safkanlar

Esse : Dişil safkanlar

Ekzo ; Artıklar da denen, karma görünümlü, kısır tür

ÜKM : Üreme Kontrol Merkezi

Kısım 4 : Ouroboros

Yaklaşık yirmi dakikadır yoldaydık. Enrico'dan ayrılalı yarım saat olmuştu ve aklım hala ona verdiğim zarftaydı. Sıkıya sıkıya tembihlediğim halde zarfı açmasından falan korkmuyordum ki zaten açmadan da az çok içinde ne olduğunu tahmin etmiş gibi anlayışla kabul etmişti. Zarf Ray'e ulaşacaktı. İçerisinde bir not kağıdı ve onun hediyesi kolye vardı. Yazdıklarımı okuduğunda yüzünün alacağı şekli hayal etmek iyi hissettirmiyordu. Muhtemelen kaşları çatılacak, burun kanatlarını genişleyip solukları hızlanacak ve bana ulaşmak için telefonuna sarılacaktı. Eğer adresimi bilseydi evimin kapısına gider miydi diye düşündüm. Adresi öğrenmesi zor olmazdı aslında. Zaten hastane kayıtlarında personellere ait bilgilerin her detayı mevcuttu. Ama Ray'in böyle fevri bir harekette bulunacağını sanmıyordum. Notta sadece düşünmeye ihtiyacım var yazmıştım. Gayet bencilce yazılmış bu kısa satırın yeterince asap bozucu olduğunu kabul ediyordum ancak kafamın yoğunluğu yüzünden aklıma daha doğru ve derin ifadeler gelmemişti.

Aklımın isyankar bir köşesi yine usul usul ona kayıyordu. Şu an şu dakika Ray'in sert ama şefkatli kollarıyla sarmalanmayı, göğsüne yaslanıp kesif kokusunu burnuma doldurmayı dilemek eziyetti sadece. Göz sulandıran bir işkence. Onu düşünmemek üzerine yeminimi hatırlayıp yüzümü sıvazladım. Taze, derin nefesi ciğerlerime çektim açtığım camdan gelen serin esinti ile birlikte.

Kolyeye alışkın boynumdaki boşluğun verdiği huzursuzluk, stres ve sırtımın yaslı olduğu koltuğun sarsıntısı dolu olmayan midemin yakıcı asidini keskinleştiriyordu. Enrico'nun neden yemek yememde ısrarcı olduğunu bir kez daha anlamıştım. Valizin ön gözünde küçük deri çantadaki ilaçlardan midemi sakinleştirecek çiğneme tableti dilimin altına yerleştirdim.

Ensemi yaslayıp gözlerimi kapadım. Sakin kafayla düşünce Enrico'nun ay gibi karanlık bir tarafı olduğu belliydi. Kaza yerinde bayıldığım ve sonraki on dört saatte kendimde olmadığım için olayların nasıl geliştiğini ondan dinlemiştim. Levon'un ölümünü kayıtlara geçirmeden gizlemeyi başarmıştı. Kimliği, ehliyeti şuan benim cüzdanımda varlığını sürdürüyordu. Naaşının defnedilmesiyle devre dışı kalacak her hakkı benimle birlikte yaşamaya devam ediyordu. Bu bir fedakarlık mıydı? Birisi adına böylesine büyük bir suça teşebbüs etmek tabi ki öyleydi. Ama Enrico benim aksime hiçbir zaman tereddütlü görünmemişti. Kendinden gayet emin ve kararında kesindi.

NUDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin