Uzak gelecekte tek bir devlet altında birleşmiş insanlık dört ayrı türe evrilmiştir. Üç temel tür ve bir yardımcı tür. Nullalar, unuslar, dekalar ve diğerleri; artıklar.
Garen diğerlerinden biridir. NUD'un yurttaşları arasında en aşağı sınıfta yer...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
NUD SÖZLÜĞÜ
Serpens: Eril safkanlar
Esse : Dişil safkanlar
Kısım 5 : On yedi (VIXI)
Nereden başlayacağımı bilmiyordum. Dün geceyi kafamda tekrar tekrar canlandırırken bir rüyanın parçasıymış gibi geliyordu şimdi. Karşılaştığım tavır, işittiğim sözler ve benim tüm bunlara karşı ürettiğim dahiyane çözüm bir rüyadan ziyade kötü bir şakayı andırıyordu. Kendimi o şekilde, odadan kaçmadan evvel enseden yakalanmış hayal edince tarif etmesi zor bir duyguya kapılıyordum. Bir çok hissin karışımı da olsa temelde hüsran ve utanç var galiba.
Enrico'ya mesaj atmayı planlamıştım ancak eve ulaştığımı bildirdikten sonra yaşadığım kötü tanışmayı anlatmak için acele etmemeye karar verdim. Başarısızlık diye saydığımdan başka birine söylemeye dilim varmadı sanırım.
Saat dokuza beş vardı. Banyoda yüzümü yıkayıp, dişlerimi fırçaladım. Boynumda esans sürdüğüm noktaları parmaklarımla ovuşturarak kokunun keskinliğini kontrol ettim. Enrico kişisel eşyaların olduğu çantaya esselerin cildine uyumlu kozmetik ürünlerden eklemişti. Kullanmamı öğütlediği yağ, aromalı uçucu özlerden oluşan bir çeşit parfümdü. Bu spesifik esans benim tenimde tam da tahmin ettiğim gibi sudan farksızdı.
Saçımı kulağımın arkasına ittim. Aynada kazağımın yakalarını düzeltip, paçaları katlı bej kanvas pantolonumun ütüsüne alıcı gözle baktım. İdare ederdi. Bağ evinde yatak odası haricinde bir partner nasıl davranmalı üzerine araştırma yapmıştım ve çıkan sonuçlar genel hatlarıyla bakımlı ve şık görünmek üzerine odaklıydı. Garen'i geride bırakırken onun ne bulsa üzerine giyen savsaklığını da kapı dışarı etmem gerekiyordu. Levon'un eşya ve aksesuarları bu konudaki en büyük destekçim, bedenlerimizin hemen hemen aynı oluşu talihimdi.
Makosenler biraz sıkıyordu ama katlanılmayacak boyutta değildi.
Merdiven boşluğunda malikaneyi dinledim. Sessizlik hakimdi. Kuyunun dibinden gelir gibi bir uğultu vardı. Taş duvarları yalayarak yükselen rüzgar alnımdaki saç tellerini uçuştururken tuhaf bir hisle ürperdim.
Mutfak olduğunu düşündüğüm yerden gelen hoş kokular beni peşinden sürükledi.
"Günaydın." dediğimde kemer kapının altında beni gördüğüne şaşırmıştı Anni. "Kusura bakmayın çağırdıysanız sabah yoğunluğunda fark edememiş olmalıyım." Kolundaki elektronik saate baktı ama herhangi bir bildirim olmadığını görünce kafasını kaldırdı. "Zahmet etmek yerine odanızın girişindeki panel üzerinden arzu ettiğiniz şeyi talep edebilirsiniz, Levon Bey. Yoksa cihazı mı kullanamadınız?"