Raporlu günlerimin acısını çıkarmak adına üç mesaisini haftanın ilk gününe koyan Hülya hanıma küfürler ede ede çıktım şirketten. Saatlerin akşam sekizi gösterdiği bir vakitte elim kolum yeni projelerle dolu vaziyette mahalleye girdiğim de karşılaştığım kalabalık beni şoka uğratmıştı.Tamam tüm mahalle olarak birbirimize oldukça bağlıydık, hatta birinin en ufak problemin de birlik olur o kişiye elimizden gelen tüm yardımı yapardık. Bu zaman da asla bulunmaz bir bağımız ve komşuluğumuz vardı ama bu kadar sosyalleşmekte bana kalırsa fazlaydı.
Ramazan ayların da, kandiller de, hatta milli tatiller de bile uzun caddeye masalar atılır herkesin evinden pişirip getirdiği yemeklerle ziyafet yapardık ama Baltepe mahallesine bu kadar kutlama yeterli gelmemiş olacak ki hiçbir önemi olmayan bir bahar akşamın da yine mahalleye plastik beyaz masalar atılmış yemekler yeniyordu.
"Ben nasıl arabayı park edeceğim" her yeri kapatmış plastik beyaz masalar, gidip bir arka mahalleye park etsem söylenecekler biliyorum da.
"Kız sarı papatya!" Zafer abim kolunun altına aldığı Beyza yengem ile bana el salladığın da keyifle tebessüm edip abime öpücük attım. Gelmişti başımın belası, ne yalan söyleyeyim çok özlemiştim kendisini.
"Züleyha istersen bizim evin garajına park et arabanı!" abimin arkasın da koluna girmiş Feride ile bana bakan Cesur abiye tebessüm edip hızla başımı salladım. Bu teklife asla hayır diyemezdim, malum akşam vakti park yeri bulmak samanlıkta iğne aramaktan daha zordu. Bazı sabahlar sırf bu sebeple kendi aracım yerine işe metro ile gitmeyi düşünüyordum.
"Hadi gel Züzü!" Feride eline aldığı garaj anahtarı ile bana mahallenin başında ki konağı gösterdiğin de hızla aracımı çalıştırıp onun önderliğin de arabamı park ettim.
"Yine elin kolun kağıt dolu!" arabanın arka koltuğundan aldığım yeni koleksiyona ait ilham kaynaklarımı üst üste koyup arabamı kitlediğim de Züzü eğilip yanağıma sert bir buse bırakmıştı.
"Ne edeyim balım, iki ay için de tam takım koleksiyon çıkarmalıyım" hoş koleksiyonum onaylanmazsa iki ayım çok rahat çöp olacak bu nedenle Aykut beyin asla reddedemeyeceği ürünler ortaya çıkarmalıyım.
"Valla iyi ki çevirmen olmuşum, tasarımcı işi bana göre değil hem home ofis dışın da artık bir iş yapamam ben" of ben de home ofis çalışmak istiyorum, hatta mümkünse çalışmamak istiyorum. Tamam takı tasarlamak bana pozitif anlam da enerji veriyor içim de bir şeyleri tatmin ediyor ama çalışma arkadaşlarım tüm bu güzellikleri dakikalar için de yok ediyor.
Hastalık öncesi Esat yavşağı ile aramız da geçen muhabbet işe geri döner dönmez tekrar gün yüzüne çıkmıştı. Ofise adım atar atmaz kapımı Esat çalmış ve bir daha onu çalışanlarının yanın da küçük duruma düşürmemem için tehditler yağdırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BALTEPE
RomanceGeçmişin sıcaklığını, aşkın ve dostluğun can bulduğu BALTEPE mahallesine hoşgeldiniz. ○●○●Toksik karakter ve dram barındırmayan tatlı bir mahalle kurgusu○●○●